eng

UDH Denizcilik Terimleri Sözlüğü: İngilizce Terimler (3)

A B C D E F G H I İ J K L M N O P Q R S T U V WX Y Z
3. Sayfa
deck :
Gemilerde ve teknelerde baştan kıça kadar döşenmiş tahta veya mad ...
deck line :
Güvertenin bordadaki izdüşümü.
deck officer :
Ticaret gemilerinde kaptandan son ra gelen 2. Kaptan (1. Zabit), ...
deck planking :
Güvertenin kaplanması için kullanılan tahta veya levha kaplamalar ...
deck under upper deck :
Üst güvertenin altında bulunan güverte.
deep draftvessel :
En büyük su çekimi 15 metre ve daha büyük olan gemiler.
delivery order :
Kaptana yükün verilmesi, teslim edilmesi için verilen ordino, bel ...
delta :
Denizle nehrin birleştiği alanlarda oluşan üçgen biçimindeki kara ...
demurrage :
Geminin yükleme ya da boşaltılması için anlaşılmış olan günlerin ...
dewater :
Suyunu boşaltıp kurutmak.
diagonal build :
Ahşap diagonal (çapraz) kaplama.
dingy :
Yaklaşık olarak 12 kadem boyunda, çifte kürekli, bir veya iki yel ...
dipper, water dipper :
Filika ve sandalların sintinelerinde, farş tahtalarının altlarınd ...
dipping lug, lug sail :
Rüzgârın durumuna göre bir taraftan diğer tarafa serliri ile birl ...
direct passing cancelled vessel :
Uğraksız geçiş yaparken, kaptanı tarafından uğraksız geçişten vaz ...
direct passing interrupted vessel :
Türk Boğazları'nda çatma, karaya oturma, başka bir deniz kazasına ...
direct passing vessel :
Seyri Türk Boğazları'nda bir liman, iskele ya da bir yere uğramam ...
direct pulling :
Römorkörün çeki yaptığı sırada halata doğrudan güç uygulaması.
disabled and drift :
Geminin kontrol dışı sürüklenmesi.
dispatch :
Navlun mukavelelerine göre yükleme ya da boşaltmada starya süresi ...
dispatch money :
Navlun mukavelelerine göre tahsis edilen süre içerisinde yüklenme ...
displacement :
Deplasman, belirli bir durumda yüzen bir geminin taşırdığı suyun ...
diver :
Özel koruma sağlayan elbisesi ve deniz dibinde hava almasını sağl ...
dock :
Gemilerin inşası, tamiri veya sökümü için yapılan rıhtımlarla çev ...
docking survey :
Geminin havuza alınması suretiyle, yetkililer tarafından su altın ...
dolphin striker :
Gemi karinasında oluşan yosun, deniz kabukları, midye vb.
donkeyman :
Makine bölümünde makinistlerden sonra gelen ve makine tayfasının ...
double bottom :
Teknenin iç ve dış kaplamaları arasında kalan, genellikle gemi bo ...
double up :
Bir halatın iki çımasının gemide kalmak üzere bordadaki veya sahi ...
down from aloft, haul down, get down :
Serenlerin, yelkenin, sancağın aşağıya indirilmesi.
drain hole, plug hole :
Bir teknenin içindeki suyu askıya alıp boşaltmak için açılmış del ...
draught :
Geminin su altında kalan yüksekliği.
draught marks :
Gemilerin çektikleri su derinliğini göstermek için baş ve kıç dik ...
draught survey :
Yük veya yolcu taşıyan ticaret gemilerinin her iki bordası üzerin ...
dredger :
Limanları ve geçitleri derinleştirmek için kepçeli olarak yapılmı ...
dredging :
Deniz, nehir ağzı, liman vb. yerlerin diplerinden katı maddelerin ...
dressing flags :
Resmî günlerde ve törenlerde gemilerin direkleri ile sancak gönde ...
drill ship :
Mevcut sahayı sondaj yapma yeteneğine sahip gemi.
drop keel :
Salma omurga da denir Ana omurga bedenine açılan bir yarıktan aşa ...
DSC dahil olmak üzere :
Seyire yardımcı cihazları kullanan kişi.
dummy barge, landing barge :
Sığ sularda ağır yükleri taşımak için kullanılan, altı düz bir çe ...
elbow :
Zincirin demire ya da iki demir zincirinin biribirine dolaşması.
emergency response vessel :
Denizde oluşabilecek her türlü kurtarma, yardım, müdahale işleri ...
engine room :
Gemilerde ana makine ve yardımcı makinelerin bulunduğu yer. Motor ...
engine room telegraph :
Gemi ana makinesinin köprüüstünün isteğine uygun olarak istenildi ...
EPIRB emission :
EPIRB cihazından yapılan gönderim.
epoxy :
Özellikle su altında meydana gelen yarık ve çatlakları yapıştırma ...
equitable lien :
Deniz ödüncündeki sözleşmeden kaynaklanan rehin dışında gemi alac ...
escort :
Koruma veya şereflendirme amaçlı diğer veya diğerlerine eşlik ede ...
escort vessel :
Koruma amacıyla başka bir gemi ya da konvoyla beraber seyreden ge ...
euphere, euvro :
Hamakları yatılabilir duruma getirmek için baş ve ayak tarafların ...
evaporator :
Deniz suyundan tatlı su elde etmeye yarayan aygıt.
eye, spliced loop of a rope. :
Halatların çımalarına açılmayacak şekilde yuvarlak şekilde yapıla ...
eyebolt :
Güverteye ya da başka bir yere kaynak edilmiş oynamaz sabit halka ...
fag end :
Halat kollarının, liflerinin açılması, dağılması.
fairlead :
İçinde halat geçmesi için güverte üzerinde baş ve kıç omuzlukları ...
fall away :
Teknenin rüzgâr etkisi ile rüzgâr altına hareket etmesi, kaçması, ...
fall of tide :
Can sallarını denize indirmek için makaralarda kullanılan halat.
feeder :
Konteynerlerde 500 TEU'dan az kapasiteye sahip gemi tipi.
feeder container ship :
Büyük konteyner gemilerinin yanaşamadığı veya yeterli miktarda yü ...
feedermax :
Konteynerlerde 500-999 TEU arası kapasiteye sahip gemi tipi.
fender, buffer :
Birbirinin üzerine veya rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının g ...
ferryboat :
Araba vapuru; arabaları, tren vagonlarını taşıyan gemi.
filotilla :
Dörtten fazla sayıda muhrip ya da daha küçük savaş gemileri veya ...
fire explosion :
Gemide yangın veya patlama çıkması.
firefighting :
Yanan bir gemiye söndürme gemileri ile dışarıdan müdahale edilmes ...
first oarsman :
Kürekli teknelerde serdümene en yakın kürekçi.
first refusal :
Yük bağlantılarının bazı durumlarında donatanların, gemi işletici ...
fish pond :
Balıkçı teknesinde balıkların taze kalması için alt tarafı denizl ...
fishery :
1) Kıyıya yakın olan ve sığ bölgelerde balıkların geçtiği alanlar ...
fjord, fiord :
Özellikle Norveç ve Kuzey deniz ülkelerinde denizlerin kara içler ...
flag :
Bayrak, bandıra.
flag of convenience states :
Tescil kolaylığı, vergi muafiyetleri, istihdamla ilgili sınırlama ...
flag staff :
Geminin başında, kıçında ya da civadra üzerinda bulunan, üzerine ...
flag staff, jack staff :
Kıç tarafa güverteden sancak çekmek için dikilmiş gönder.
flag, colors :
Gemilerin milliyetini gösteren millî sancakları.
flap valve, flep valve :
Bir yüzü kösele ile kaplı olabilen, geri döndürmez özelliği olan, ...
flare :
Geminin pruvası ile birleştiren ve geminin kuruluğunu yükselten d ...
flase keel :
Ana omurganın aşınmaması için altına konan şerit halindeki parça.
flaying jib boom, studding sail boom :
Ana civadranın üzerinden ileriye doğru uzatılmış olan cunda yelke ...
fleet :
1) Toplu olarak aynı hizmet için görevlendirilen ve bir kumanda a ...
float :
Çarmıhların gerilmesi için kullanılan sistem.
floating crane :
90-120 ton kapasiteli, deniz tarafında yükleme-boşaltma yapan mot ...
floor :
Geminin en alt kısmında, teknenin alabandalarındaki postaları bir ...
floor boards :
Ağaç bir teknenin sintine üzerindeki aralıklı tahtaları.
flush deck hatches :
Etrafını çevreleyen güverte ile aynı seviyede bulunan aşağı ambar ...
flush deck ship :
Üst güvertesi tüm gemi boyunca devam eden, kasaraları veya üst ya ...
fly bridge :
Gemilerde köprü üstünün üstünde bulunan, miyar pusulanın olduğu g ...
fog bell :
Demirde veya şamandırada yatan gemilerin siste mevkilerini belirt ...
fog gun :
Siste seyir halindeki gemilerin birbirlerine durumlarını belirtme ...
foot of a sail :
Bkz. Altaboşo yakası.
foot of a sail, lower part :
1) Bir yelkenin alt yakası. 2) Alt ve aşağı anlamında kullanılan ...
foot outhaul :
Randa yelkeninin altabaşo yakasını açma ve toplamada kullanılan s ...
foot rope :
Seren ya da bastonların altlarında bulunan doblin halatlar (gemic ...
fore and aft rigged :
Direklerinde seren yelkenleri olmayıp sadece yan yelkenleri bulun ...
fore and aft sail :
Yarım serenler ve gizler üzerine açılan yelkenler ile flok ve val ...