eng

Deyimler Sözlüğü (K - 12)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama

Deyimler Sözlüğü (K - 12. Sayfa)

kuş uçurmamak :
hiçbir şeyin veya kimsenin kaçmasına, geçmesine imkân vermemek:
kuşa benzemek (dönmek) :
bir şey düzeltilmek istenirken komik veya biçimsiz bir duruma gel ...
kuşku beslemek (duymak) :
kuşkulanmak.
kuşku uyanmak :
kuşku oluşmak:
kuşku yok :
başka türlü olamaz.
kuşkusu kalmamak :
bir konuda her şeyi bilmek, şüphe duymamak:
kuşkuya düşmek :
kuşkulanmak.
kuşsütü ile beslemek :
eksiksiz, özenle beslemek.
kuşun kanadıyla haber salmak :
en hızlı bir biçimde haber vermek:
kutu gibi :
küçük fakat kullanışlı ve şirin:
kuvvet almak :
herhangi bir yardımla gücü artmak, kuvvetlenmek:
kuvvet bulamamak :
cesaret edememek.
kuvvetini toplamak :
gücünü artırmak, kuvvetlenmek.
kuvvetle muhtemel :
büyük olasılıkla.
kuvvetten düşmek :
gücü azalmak.
kuyruğa girmek :
ayakta arka arkaya durulan diziye girmek:
kuyruğu dikmek :
1) hayvan koşmaya, başlamak; 2) insan bulunduğu yerden uzaklaşmay ...
kuyruğu kapana kısılmak (sıkışmak) :
çok zor duruma düşmek.
kuyruğu titretmek :
(Argo) ölmek:
kuyruğunu kısmak :
korkup sinmek.
kuyruğunu tava sapına çevirmek :
haddini bildirmek, gereken dersi vermek:
kuyruk çekmek :
gözün çevresine kalem veya sürme ile çizgi çekmek:
kuyruk olmak :
arka arkaya dizilmek, sıralanmak.
kuyruk sallamak :
yaltaklanmak:
kuyruk yapmak :
uzun ve peş peşe bir sıra oluşturmak:
kuyu gibi :
1) çok derin (yer); 2) basık ve karanlık (yer)
kuyudan adam çıkarmak :
1) olumsuz, uygunsuz veya yasal olmayan bir duruma son vererek bi ...
kuzgun gibi :
çok kara, çok koyu.
kuzu çevirmek :
kuzunun gövdesini şişe geçirip ateş korunun üzerinde çevirerek pi ...
kuzu gibi :
çok uysal.
kuzu gibi olmak :
uslanmak, sessizleşmek, sakinleşmek.
kuzu kesilmek :
uysallaşmak, sessizleşmek, sakin bir durum almak:
kuzu postuna bürünmek :
karşısındakini aldatmak için gerçek kişiliğini saklamak, kendini ...
küçük abdesti gelmek :
idrar yapma ihtiyacı duymak.
küçük dağları ben yarattım demek :
çok böbürlenmek, kibirlenmek:
küçük dilini yutmak :
şaşırmak, donakalmak:
küçük düşmek :
değeri veya onuru sarsılmak:
küçük düşürmek :
değerini veya şerefini sarsmak:
küçük görmek :
değer, önem vermemek:
küçük köyün büyük ağası :
büyüklük taslayanlar için söylenen bir söz.
küçük oynamak :
kumarda az para ile oynamak.
küçükle küçük, büyükle büyük olmak :
1) her yaştaki kişilere karşı dostça, arkadaşça davranmak; 2) her ...
küf bağlamak (tutmak) :
1) küflenmek; 2) (Mecaz) unutulmak; 3) (Mecaz) bitmek, kalmamak:
küfelik olmak :
çok sarhoş olmak.
küfrü basmak :
küfretmek.
küfür savurmak :
küfretmek:
küfür yemek :
kendisine küfredilmek:
kül bağlamak :
1) ateş sönmek; 2) (Mecaz) gücünü, etkisini yitirmek
kül etmek :
1) yakmak, kavurmak; 2) (Mecaz) birinin varını yoğunu yok etmek
kül gibi :
soluk, renksiz (bet beniz).
kül olmak :
1) bütünüyle yanmak: 2) (Mecaz) varını yoğunu yitirmek
kül ufak olmak :
çok küçük parçalara ayrılmak.
kül yemek (yutmak) :
(Argo) kurnazca yapılan bir oyuna düşmek, aldatılmak.
külah kapmak :
düzen, dalavere ile bir işin başına geçmek:
külah peşinde olmak :
yalan ve dolanla bir işin başına geçmeye çalışmak.
külah takmak :
hile ile, oyunla kandırıp parasını almak:
külahıma anlat! :
söylediklerine inanamıyorum, beni kandıramazsın' anlamında kullan ...
külahını havaya atmak :
pek çok sevinmek.
külahları değiştirmek (değişmek) :
tehdit ederek bozuşmak:
külçe gibi oturmak :
yorgun veya bitkin bir durumda çöküvermek.
külçe kesilmek :
dermansız, güçsüz kalıp olduğu yere yığılmak:
külfete katlanmak :
sıkıntıya, zorluğa önem vermemek:
külünü savurmak :
bir şeyi bütünüyle bitirip yok etmek.
kümeden düşmek :
takımlar sonraki sezonda bir alt kümeye inmek, ligden düşmek.
kümeye çıkmak :
takımlar sonraki sezonda bir üst kümeye yükselmek, lige çıkmak.
kündeden atmak :
1) güreşçi, rakibini belinden kavrayıp kendi üzerinden aşırarak a ...
kündeye almak (getirmek) :
1) güreşçi, rakibini altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan ...
kündeye gelmek :
aldanmak, tuzağa düşmek:
kündeye getirilmek :
aldatılmak, tuzağa düşürülmek:
künyesi gelmek :
savaşta bir askerin ölüm haberi kendi evine bildirilmek:
küp gibi :
1) şişman; 2) sarhoş
küpe dönmek :
çok şişmanlamak:
küplere binmek :
çok öfkelenmek:
küpünü doldurmak :
eline fırsat geçmişken çokça para biriktirmek:
kürdan gibi :
çok zayıf, incecik, çelimsiz.
kürek kadar dili olmak :
pabuç kadar dili olmak.
kürünü kırmak :
(Halk Dili) hevesini almak.
kürünü öldürmek :
(Halk Dili) gururunu kırmak, güçsüzlüğünü kabul etmek.
küt diye :
ansızın:
kütüğe geçirmek :
ana deftere yazmak.
kütük gibi :
1) çok şişmiş; 2) çok sarhoş