eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
Deyimler Sözlüğü (K - 9)
#
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
Deyimler Sözlüğü (K - 9. Sayfa)
kilise direği gibi
:
(Şaka) çok kalın (ense).
kilit altına almak
:
kilitlemek.
kilit gibi olmak
:
birbirine çok bağlı ve dayanışmalı olmak.
kilit kürek altına almak
:
bir şeyi kilitli yere koyarak saklamak:
kilit kürek olmak
:
bir yeri korumak, o yerin güvenilir, sağlam adamı olmak:
kilit vurmak
:
kilitlemek.
kilo almak
:
beslenerek vücudun ağırlığı artmak, şişmanlamak.
kilo vermek
:
vücudun ağırlığı azalmak, zayıflamak.
kilometre yapmak
:
yol almak.
kim bilir
:
1) belirsizlik, bilinmezlik bildiren bir söz: 2) olabilirlik bild
...
kim kime dum duma
:
kimsenin kimseyle ilgilenmediği, kimseye önem verilmediği, çok ka
...
kim oluyor?
:
kendini ne sanıyor, ne hakkı var?' anlamında kullanılan bir söz:
kim vurduya gitmek
:
bir kalabalık arasında öldürülen veya vurulan kimsenin kimin tara
...
kime ne
:
başkasını ilgilendirmez' anlamında kullanılan bir söz.
kimi kimsesi olmamak
:
yakını, koruyucusu bulunmamak.
kimin nesi?
:
kimin yakını' anlamında kullanılan bir söz.
kimya olmak
:
bulunmaz olmak:
kin bağlamak
:
birine karşı öç alma duygusu duymak:
kin beslemek (tutmak)
:
birine karşı öç alma duygusunu sürdürmek:
kin duymak
:
birine karşı öç alma duygusunu yaşatmak veya bu duyguyu hissetmek
...
kin gütmek
:
öcünü alıncaya kadar kininden vazgeçmemek.
kinin gibi
:
çok acı.
kip gelmek
:
(Halk Dili) tıpatıp, uygun gelmek.
kirada olmak
:
kira karşılığında verilmiş olmak.
kirada oturmak
:
kira ile tutulmuş bir yerde yaşamak:
kiraya vermek
:
kira karşılığında vermek, icara vermek:
kireç söndürmek
:
kireci kullanmadan önce üzerine bolca su dökerek kalsiyum hidroks
...
kiri kabarmak
:
nem, ısı vb. sebeplerle kir, üzerinde bulunduğu yüzeyden ayrılabi
...
kirişi kırmak
:
(Argo) bulunduğu yerden ayrılmak, kaçıp gitmek:
kirliye atmak
:
yıkanmak için bir kenara koymak, bir yerde biriktirmek.
kirpiği kirpiğine değmemek
:
hiç uyuyamamak.
kisveye bürünmek
:
1) herhangi bir kılığa girmek; 2) herhangi bir niteliğe, biçime g
...
kişilik kazanmak
:
bir kişinin öz yapısı, kişiliği belirginleşmek.
kitaba el basmak
:
kutsal kitap üzerine elini koyarak ant içmek.
kitabı kapamak
:
herhangi bir konu ile ilgiyi kesmek.
kitabında yer almamak
:
aklına ve mantığına aykırı düşmek.
kitap (kitaplar) devirmek (devretmek)
:
bir veya birden çok kitabı başından sonuna kadar okuyup bitirmek:
kitapta yeri olmak
:
din veya yasa kitaplarında bulunmak, konusu geçmek.
koca bulmak
:
kız veya kadın kendisi ile evlenecek bir erkek bulmak:
kocakarılığı tutmak
:
geçimsiz, inatçı, şirret yaşlı bir kadın gibi davranmak:
kocaya gitmek
:
evlenmek:
kocaya kaçmak
:
kız ailesinin izni olmadan ve nikâhlanmadan bir erkekle kaçmak:
kocaya varmak
:
kız, kadın evlenmek:
kocaya vermek
:
kız veya kadını evlendirmek.
koçan bağlamak
:
mısırda koçan oluşmak.
kodese tıkmak
:
cezaevine sokmak:
kodesi boylamak
:
cezaevine girmek.
kof çıkmak
:
bir kimsenin bilgisiz, değersiz, işe yaramaz biri olduğu anlaşılm
...
kokusu çıkmak
:
gizli tutulan bir iş anlaşılmak:
kokusunu (koku) almak (duymak)
:
1) bir nesnenin kokusunu algılamak: 2) (Mecaz) gizli tutulan bir
...
kol atmak
:
1) bitkinin gövdesinden ayrılan bir dal bir yöne uzanmak; 2) (Mec
...
kol gezmek
:
1) güvenlik amacıyla dolaşmak: 2) dolaşmak
kol uzatmak
:
yayılmak, ulaşmak.
kol vermek
:
destek olmak.
kol vurmak
:
dolaşmak.
kola çıkmak
:
hırsız, polis vb. faaliyete geçmek, işe başlamak:
kolaçan etmek
:
1) çevrede olup biteni anlamak amacıyla dolaşmak: 2) bir şeye öğr
...
kolayı var
:
çaresi var.
kolayını bulmak
:
kolay bir biçimde yapma yolunu bulmak:
kolları kopmak
:
ağır bir şey taşımaktan veya çok iş yapmaktan yorulmak.
kolları sıvamak
:
bir iş yapmaya güçlü bir biçimde, istekle hazırlanmak:
kollarını sallaya sallaya gelmek
:
hiçbir şey getirmeden gelmek.
kollarının arasına almak
:
kucaklamak:
kolpoya düşmek (gelmek)
:
oyuna gelmek.
koltuğa girmek
:
evlenmek:
koltuğu doldurmak
:
aldığı görevi tam olarak başarabilecek yetenekte bulunmak:
koltuğuna girmek
:
koltuğunun altına sığınmak.
koltuğunun altına sığınmak
:
birinin koruyuculuğuna sığınmak:
koltuk çıkmak
:
desteklemek.
koltuk değneği olmak
:
birine, yaptığı uygunsuz işlerde destek sağlamak.
koltukları kabarmak
:
kendine veya yakınlarına yapılan övgüden kıvanç duymak:
koltukta olmak
:
(Şaka) başkasının konuğu olup kendi masraf etmemek.
kolu kanadı kırılmak
:
bir şey yapamayacak duruma gelmek, çaresiz kalmak:
koluna kuvvet
:
iş yapan bir kimseye, isteklendirmek, coşturmak için söylenen bir
...
komadan çıkmak
:
komaya giren hasta bu durumdan kurtulmak, ölümden dönmek.
komalık olmak
:
yediği dayaktan sonra kıpırdayamayacak duruma gelmek:
komaya girmek
:
1) duyma, anlama ve hareket yeteneklerini yitirerek yarı ölü duru
...
komiğine gitmek
:
gülünç bulmak:
komik bulmak
:
gülünç saymak.
komplekse kapılmak
:
aşağılık duygusu hissetmek:
komplo kurbanı olmak
:
komploya kurban gitmek.
komploya kurban gitmek
:
komplo yoluyla zarar görmek.
konak gibi
:
büyük ve gösterişli (ev).
konferans çekmek
:
karşısındakini bıktıracak bir biçimde uzun veya öğüt verircesine
...
konferans vermek
:
herhangi bir konuda bilgi verecek biçimde konuşma yapmak:
konsantre olmak
:
1) düşünceyi, duyguyu, gücü bir noktada toplamak; 2) (Mecaz) bile
...
konser vermek
:
dinleyicilere, müzik eserlerini çalmak veya söylemek.
kont gibi
:
şık giyinmiş (adam).
kont gibi yaşamak
:
bolluk içinde yaşamak.
kontak atmak
:
1) elektrik donanımında karşı uçların birbirine dokunmasıyla elek
...
kontak kapatmak (kapamak)
:
1) bir taşıtın çalışan motorunu durdurmak için kontak anahtarını
...
kontak kurmak
:
biriyle veya bir olayla bağlantı sağlamak.
kontra gitmek
:
birine zıt gitmek.
kontrol altına almak
:
bir olayı denetim altına almak.
kontrol altında olmak
:
denetlenmek.
kontrol altında tutmak
:
denetlemek:
kontrpiyede kalmak
:
1)(Spor) futbolda kaleci ters tarafa gitmek veya hamle yapmak; 2)
...
konuk etmek
:
birini evinde bir süre ağırlamak.
konuk gelmek
:
bir yere veya birinin evine kısa bir süre kalmak için gelmek.
konuk olmak
:
bir yerde kısa bir süre ağırlanmak.