Kayıt Sayısı: 6618 (67 Sayfa)
İnsanın uyku halinde gördüğü düşler de, mevcut bilimsel verilerle açıklanması kolay
olmayan, dinler ve çeşitli kültürler tarafından değişik açıklama ve ilgilere konu
olan bir muammadır.
Sebebi ve kaynağı nasıl açıklanırsa açıklansın tarihin hemen her devrinde insanların
rüya ile ilgilendiği, onları yorumlayarak mânalar çıkarmaya çalıştığı görülür. Her
varlık ve olay rüyada bir sembol ile ifade edildiğinden, rüyaların yorumu da bu
sembollere göre yapılmaktadır. Bu işe de rüyada görülen olayların yorumlanması anlamında
rüya tabiri denilir. Zamanla rüya tabiri özel bir uğraşı alanı olmuş, bunu konu
alan ve “tabirnâme” denilen kitaplar telif edilmiştir.
Rüya, özellikle onu gören şahsı ilgilendiren bir hadisedir. Bu sebeple gördüğü rüyanın
yorumunu en iyi yapabilecek olan da o şahsın kendisi olmalıdır. Başkasının gördüğü
bir rüyayı tabir etmek de kolay değildir. Tabircinin, uyku esnasında görülen sembolleri
ve işaretleri ayırt edip, bir karîne ile onlarla o şahsın gerçek dünyası arasında
ilgi kurması ve onlardan bu yönde bir anlam çıkarması gerekmektedir. Öte yandan
her bir rüyanın ve sembolün, rüyayı gören şahsın konumuyla sıkı ilişkisi bulunduğundan
bu konuda kategorik ve genellemeci yorumlar da isabetli olmaz. Bu itibarla, günümüzde
“rüya tabirleri” adıyla yayımlanan kitapların içeriğinin, rüyanın gerçek mânasıyla
pek ilgisi yoktur. Bu sebeple rüyanın tabiri, bir bakıma tahmin ve temenni niteliğindedir.