Hak ve batıl şeklinde kullanıldığında hak doğru düşünce ve inancı, batıl da bunun zıddı olarak yanlış düşünce ve inancı ifade eder. Örneğin tevhid inancı hak iken şirk bunun mukabilinde batıl bir inanç ve düşünce olarak kabul edilir. Batılın bir de fıkıh literatüründe özel bir anlamı vardır. Fıkhi anlamda batıl, bir ibadet veya hukuki işlemin temel şartlarındaki eksiklik sebebiyle hükümsüz olmasını ifade eder. İbadetlerde kendine has rükün ve şartlar bulunmadığında o ibadet geçerlilik kazanmaz ve batıl sayılır. Kıraat ya da rükû bulunmadan kılınan bir namazın batıl olması gibi. Günlük hayattaki hukuki işlemler de belirli unsur ve şartların bulunmasını gerekli kılar. Her bir hukuki işlemin tarafları, konusu ve tarafların iradesini birbirine bağlayan icap ve kabul gibi unsurları vardır. Aynı zamanda bu unsurlara dair olmazsa olmaz kuruluş şartlarının bulunması gerekir. Mesela tarafların akıl ve temyiz sahibi olması ya da hukuki işlemin konusunun hukuka uygun olması gibi. Bir hukuki işlemin unsur veya kuruluş şartlarına dair bir eksiklik bu işlemin ortaya çıkmasını engeller ve işlemin batıl/hükümsüz olmasını gerekli kılar.