Kur’an-ı Kerim’in altmış ikinci suresidir. Medine’de inmiştir. On bir ayettir. Adını, Müslümanların, cuma ezanı okununca, her türlü işlerini bırakıp camilere gitmelerini bildiren dokuzuncu ayetten almıştır. Sureye, Allah’ı her türlü eksiklikten kutsamayı ifade eden ayetle başlanır. Hz. Peygamber’in Kur’an-ı Kerim’i okumak, insanlara öğretmek ve insanların gönüllerini kötülüklerden arındırmak gibi birtakım görevlerle donatıldığı haber verilir. Onun peygamberliğinin kıyamete kadar gelecek olan bütün insanlığı kapsadığı vurgulanır.
Surede, Yahudilerin iki yüzlülükleri üzerinde durulur ve öğrenmiş oldukları vahiy bilgisini Allah yolunda kullanmayıp bu bilgilerle amel etmedikleri için kınanmaları anlatılır. Kendilerini Allah’ın dostu olarak tanımlamalarının Allah katında geçerli olmadığı haber verilir. Surenin son bölümünde, cuma günü ezan okunduğunda müminlerin alışverişi bırakıp namaza ve hutbeye yetişmeleri emredilir. Namazdan sonra geçimlerini temin etmek için ticaret yapmalarında bir sakınca olmadığı belirtilir. Bütün bunlara rağmen Allah’ın katındaki nimetlerin ve rızıkların daha hayırlı olduğunu haber veren ayetle sure son bulur.