Kur'an-ı Kerim’in seksen dokuzuncu suresidir. Mekke’de inmiştir. Otuz ayettir. Adını üçüncü ayette geçen ve
”tan yerinin ağarması” anlamına gelen
”fecr” kelimesinden almıştır. Surenin ilk dört ayetinde; fecre, on geceye, çift ve tek olana ve her şeyi örten geceye yemin edilir. Fecrin, Kurban Bayramı sabahı veya Kadir Gecesi’nin sabahı; on gecenin de zilhicce ayının ilk on gecesi veya Hz. Peygamber’e ilk vahyin geldiği Ramazan ayının son on gecesi olduğu söylenir.
”Tek” olandan kastedilen Allah’ın tek ve eşsiz oluşu;
”çift” olandan kastedilenin ise insanın ve diğer canlıların birbirine benzer şekilde yaratılmış olmalarıdır. Sonraki ayetlerde küfrün ve zulmün sonunun yaklaşmakta olduğuna dikkat çekilir. Ad ve Semud kavimlerinin ve Firavun’un, inananlara yaptıkları zulümler sebebiyle yok oluşları anlatılır. İnkârcıların uğradıkları felaketler birer ibret tablosu biçiminde gözler önüne serilir. Verilen bu örnekler Mekke müşriklerine bir uyarıdır. Allah’ın bu uyarısı kendisinin her şeyi görüp gözetlediğini belirten ayetle pekiştirilir.
Surede, insanın bencilliğinden, kendisine bol rızık verildiği zaman sevinmesinden ve az rızık verildiğinde de sızlanmasından söz edilir. Sızlanmak yerine kazancı bol olduğunda fakirleri ve yetimleri kollayıp gözetmesi tavsiye edilir. İnsanın mala karşı düşkünlüğü, helal haram demeden biriktirme arzusu anlatılır. Geçici olan dünya malına karşı dengeli bir tutum içinde olmak tavsiye edilir ve kıyamet gününün dehşeti dile getirilir. O gün herkesin Allah’ın huzurunda hesaba çekileceği, cehennemin bütün dehşetiyle ortaya çıkacağı ve inkârcıların pişman olacağı fakat son pişmanlığın fayda vermeyeceği belirtilir.Hırslarına engel olup teslimiyetle Allah’ın emirlerine itaat edenlerin cennete gireceklerini müjdeleyen ayetlerle sure son bulur.