Kur’an-ı Kerim’in altmış dokuzuncu suresidir. Mekke’de inmiştir. Elli iki ayettir. Adını, birinci ayetteki; ‘hak, hukuk, hesap ve her şeyin ortaya çıkacağı gün’ anlamına gelen
”hâkka” kelimesinden almıştır. Kur'an-ı Kerim’in edebî üstünlüğünü en üst seviyede ifade eden Hâkka suresi, Mekke döneminin ilk yıllarında inmiştir. Sure iki bölümden meydana gelir. Birinci bölümde; Semud, Âd, Firavun ve Lut kavimlerinin peygamberlerine karşı gelip Allah’ın vahyini yalan saymaları yüzünden helak edildikleri haber verilir. İnkârcıların çekecekleri büyük cezanın ahiretteki azap olduğu vurgulanır. Allah’ın huzurunda herkesin hesaba çekileceği, o günde insanların amelleriyle başbaşa kalacağı anlatılır. Hesabını kolay bir şekilde verenlerin cennetlik olacakları belirtilirken Allah’a inanmayanların ve yoksullara yardım elini uzatmayanların o günde yardımsız kalacakları bildirilir. Surenin ikinci bölümünde, müşriklerin Kur'an-ı Kerim’e yaptıkları iftiralara cevaplar verilir. Görülen ve görülmeyen ilahî kuvvetlere yeminle başlayan bu bölümde, Kur'an-ı Kerim’in bir şairin ve sihirbazın sözü olmadığı üzerinde durulur. Onun şerefli bir elçiyle gelen vahiy olduğu vurgulanır.
Surede, Kur'an-ı Kerim’in temiz kalplere bir öğüt, kâfirlere bir uyarı olduğu belirtilir. Allah’ı yüceltmeyi emreden ayetlerle sure son bulur.