Bir işletmenin ahlaki davranış ve duruşunu ilgili işletmenin insan haklarına saygı gösterip göstermemesiyle ölçen yaklaşımdır. Haklar yaklaşımı temel olarak bütün bireylerin yaşam hakkına sahip olduğundan hareketle onlara gereken en yüksek saygı ve haysiyetle muamele edilmesi gerektiği fikrine dayanır. Buna göre sadece hakların verilmesi ya da var olması tek başına yeterli olmayıp o hakların kullanılabileceği ortam ve şartların da mevcut olması gerekmektedir. Yine söz konusu hakların sadece yasalar tarafından belirlenmiş haklar olması gibi bir zorunluluk yoktur. Yasal hakların yanı sıra ahlaki haklara da riayet edilmesi işletmenin ahlakiliği için önemlidir. Bu noktada haklar yaklaşımı bireylere imtiyazlar, dokunulmazlıklar, hakedişler ve yetkiler olmak üzere dört temel hak kategorisi tanımlanmıştır. İmtiyazlar ve yetkiler kişilere hareket otonomisi sağladığından aktif haklar, dokunulmazlık ve hakedişler de başkalarının birey üzerindeki gücünü kısıtladığı için pasif haklar olarak adlandırılmaktadır. Haklar yaklaşımı bir işletmenin yönetiminin yanı sıra, çalışanlar, paydaşlar ve müşterileri için de kapsayıcılığa sahiptir. Dolayısıyla bir işletmeyle ilgili tüm aktörlerin karşılıklı olarak birbirlerinin haklarını tanıması, saygı duyması ve haklarını kullanabileceği ortamın oluşması haklar yaklaşımı için elzemdir. Haklar yaklaşımında tartışmalı konuların başında kişilerin haklarının nerede başlayıp nerede bittiği gelmektedir. Buna göre bireysel haklarla diğer bireylerin hakları ve toplumun ahlaki normları arasında nasıl bir denge kurulması gerektiği konusu tartışmalıdır. Bireysel haklarla toplumsal kurallar arasında bir denge kurulması gerektiğini savunan yaklaşıma karşı bireyin haklarının herhangi bir şekilde sınırlandırılmaması gerektiğini savunan yaklaşım da vardır. Bkz. Kurum Kültürü