Kur’an-ı Kerim’in ellinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Kırk beş ayettir. Adını, surenin başındaki mukatta harfi olan
”kaf” harfinden almıştır.
Surede, Allah’ın birliği, peygamberlik ve öldükten sonra dirilme gibi İslam’ın inanç esasları ele alınır. Fakat surenin önem verdiği asıl konu
”öldükten sonra dirilme, haşr ve hesap verme”dir. Surenin girişinde, müşriklerin kendilerine gönderilen peygamberi ve ölümden sonraki hayatı yalanlamalarına dikkat çekilir. Allah’ın, insanları öldükten sonra diriltmesi ile tabiatta meydana getirdiği olaylar arasında ilgi kurulur. Bu çerçevede, gökyüzüne, gökten inen yağmura, dağlara, hurma ağaçlarına ve diğer bitkilere insanın dikkati çekilir. Böylece insanlar bunların yaratılışındaki amacı kavramaya ve düşünmeye teşvik edilir. Tüm bunları yaratan Allah’ın, öldükten sonra da insanları kolayca dirilteceği bildirilir. Bu çerçevede peygamberlerini yalanlayan eski kavimlerin tarih sahnesinden yok edilişleri üzerinde durulur. Böyle bir kötü sonla karşılaşmamaları için Mekkeli müşrikler uyarılırlar. Daha önceki peygamberlerin de kavimleri tarafından yalanlandığı haber verilerek Hz. Muhammed teselli edilir.
Surede, insanı yaratan Allah’ın onunla ilgili her şeyi bildiği vurgulanır. Bu çerçevede insanın ahiret hayatına yoğunlaşması tavsiye edilir. Ahirette müminlere verilecek nimetlerden bahsedilir.
”Biz insana şah damarından daha yakınız.” ayetiyle kişinin tüm eylemlerinde Allah’ın hoşnutluğunu gözetmesi ve buna uygun davranışlar sergilemesi gerektiği hatırlatılır. Surenin son bölümünde, Hz. Peygamber’in müşriklerin söz ve eylemlerine karşı sabırlı olması öğütlenir. Allah’a olan saygıda ve övgüde yoğunlaşması istenir. Kıyamet ve mahşer sahneleri etkili bir şekilde tasvir edilir. Hz. Peygamber’in, Kur’an-ı Kerim’in hakikatleri ile insanları uyarmasını bildiren ayetle sure son bulur.