Kur’an-ı Kerim’in yetmiş beşinci suresidir. Mekke’de indirilmiştir. Kırk ayettir. Adını kıyamet gününün mutlaka gerçekleşeceğini haber veren birinci ayetteki
”kıyamet” kelimesinden almıştır. Sureye, kıyamet gününe ve yapmış olduğu kötülüklerden pişmanlık duyan nefse yeminle başlanır. Ölümden sonra kemiklerin bir araya getirilemeyeceğini iddia eden müşriklere cevap verilir. Bu çerçevede Allah’ın, parmak uçlarını bile bir araya getirmeye gücünün yeteceği gerçeği vurgulanır.
Surede, kıyamet gününde insanın yaşayacağı güçlüklere ve evrende meydana gelecek olan kozmik değişikliklere değinilir.
Surede, kendisine vahiy gelen Hz. Muhammed’in vahyi okuma şekli ve koruması üzerinde de durulur. Vahyi koruyacak olanın Allah olduğu vurgusu yapılır. Bundan dolayı Hz. Peygamber’e bu konularda herhangi bir endişe duymaması tavsiye edilir.
Surede, Allah’ın rızasını elde eden müminlerin cennette kavuşacakları nimetlerden de bahsedilir. En büyük nimet olarak da müminlerin Allah’ı görebilecekleri haber verilir. Surenin son bölümünde müşriklerin Hz. Peygamber’i yalanlamalarından, ona karşı kibirlenmelerinden ve namaz kılmamalarından dolayı ölümlerinin korkunç bir tasviri yapılır. İnsanın başıboş bırakılmadığı belirtilir. Çeşitli aşamalardan geçirerek insanı yaratan Allah’ın, ölümden sonra da onu diriltmeye kadir olduğunu bildiren ayetlerle sure son bulur.