Marksist bir ahlak anlayışından söz etmek ilginç olabilir. Çünkü Marksizmin bir ahlak anlayışı olduğunu düşünmek zordur. Marksizm, felsefe ve dolayısıyla da ahlaka karşıdır. Bunlar burjuvazinin savunduğu niteliklerdir ve doğası gereği spekülatiftir. Marksizm açısından ahlakı da içeren spekülatif felsefe aşılması gereken bir idealizm kategorisidir. Bu bakış, Marksizmin bilimsellik vurgusundan gelir. Marksizme göre bilim ve tarihsel materyalizm ahlakı ve de felsefeyi gereksiz kılmıştır. Bu bakımdan Marksist ahlak anlayışından söz etmek mümkün değildir. En iyi ihtimalle Marksist ahlak, üretim sürecine katılan işçilerin üretim sonucunda oluşan gelirden adil bir şekilde pay almalarını ifade eder. Bu da Marksizmin iktisadi adalet hedefini gösterir. Dolayısıyla Marksizmin ahlak ve adalet anlayışı, şayet böyle bir şey varsa, politik ve ekonomik görüşlerle iç içedir. Karl Marx, ahlakı kapitalizmin ideolojik aparatı olarak kavrar ve kapitalizmi eleştirirken onu kullanmaz. Buna göre kapitalizmi ahlak açısından eleştirmek Marksizm için anlamsızdır. Marx, Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı adlı eserinde “İnsanların varlığını belirleyen şey, bilinçleri değildir. Aksine onların bilincini etkileyen şey toplumsal varlıklarıdır.” derken ekonomik ilişkileri maddi alt yapı olarak nitelendirip hukuki, dini, politik ve felsefi biçimleri üst yapı kurumları görür. Bu görüş, Marksist ahlakın olmayacağını ve tam tersine Marksist açıdan böyle bir hedefin gereksizliğini gösteren veciz bir ifadedir. Bkz. Liberal Ahlak