Kur'an-ı Kerim’in yetmiş dokuzuncu suresidir. Mekke’de indirilmiştir. Kırk altı ayettir. Adını birinci ayette geçen ve ‘meleklerin insanların ruhlarını bedenlerinden çekip alması’ anlamına gelen
”naziat” kelimesinden almıştır. Sureye, inkârcıların canlarının bedenlerinden zor bir şekilde çıkması, müminlerin ise ruhlarını kolay bir biçimde Allah’a teslim etmelerini anlatan ayetlerle başlanır. Kıyamet gününün ve ölümden sonraki hayatın varlığı ile ilgili ayetlere sıkça yer verilir. Ölümden sonraki hayatı inkâr edenlere ahiret hayatının mutlaka gerçekleşeceği anlatılır. Allah’ın birliğini ve ahiret hayatını inkâr ederek Hz. Muhammed’e karşı çıkan Mekke müşriklerine Hz. Musa ile Firavun arasında geçen olaylar hatırlatılarak Hz. Peygamber teselli edilir. Allahuteala, Hz. Musa’yı mucizelerle donatarak Firavun’a göndermiş fakat o ve kavmi Hz. Musa’ya inanmamıştır. Hakikate sırtını dönmüş ve ilahlığını iddia edecek kadar ileri gitmiştir. Allah da onu ve sapkın kavmini helak etmiştir. Bu olayın anlatılmasında
”Hz. Peygamber’e karşı çıkarsanız siz de helak olursunuz.” mesajı vardır.
Surede, Allah’ın gücünün büyüklüğünden bahsedilir. Bu çerçevede Allah’ın; yeri, göğü, denizleri, ırmakları ve dağları yaratması anlatılır. Bu büyük varlıkların yaratılmasının yanında insanın yaratılışının daha kolay olduğu vurgulanır. Surenin sonunda çok canlı kıyamet tasvirleri yapılır. Kıyamet gününün bilinemeyeceği belirtildikten sonra iyilerin cennete kötülerin de cehenneme gideceği bir defa daha hatırlatılır. Kıyametle beraber inkârcıların duymuş olduğu pişmanlığın kendilerine hiçbir yarar sağlamayacağını bildirilen ayetlerle sure son bulur.