Kur’an-ı Kerim’in yirmi dördüncü suresidir. Medine’de indirilmiştir. Altmış dört ayettir. Adını otuz beşinci ayette geçen
”nur” kelimesinden almıştır. Sureye, içerisindeki hükümlere uymanın zorunluluğunu bildiren ayetle başlanır. Fert ve toplum için zinanın çirkinliği, zina yapanlara verilecek ceza ve insanlara zina iftirasında bulunmanın yanlışlığı dile getirilir. Karı ve kocanın birbirlerini zina yapmakla suçladıklarında izlenecek hukuki yol üzerinde durulur.
Surede, Hz. Peygamber’in tertemiz eşinin namusuna iftira eden münafıkların ahlaksızlıkları sergilenir. Onların iftira kampanyasından etkilenen Müslümanlara uyarılarda bulunulur. Münafıkların, Hz. Peygamber’in ailesini yıpratarak dine yapacakları saldırılara karşı müminlerin dikkatli olmaları istenir. Resulullah’ın ailesinin şahsında namuslu kadınlara zina iftirası yapanlar, acıklı bir azapla tehdit edilirler.
Surede, evlilikte denkliğin önemi üzerinde durulur. Namuslu kadınların namuslu erkeklere, namuslu erkeklerin de namuslu kadınlara layık olduğu bildirilir. Zenginlerin fakir akrabalarına yardım etmeleri söylenir. Evlere girerken izin isteme dâhil bir kısım ahlaki öğütler verilir. Bu çerçevede erkeklerin ve kadınların harama bakmaktan sakınmaları, Müslüman kadınların, yabancı erkeklerin yanında örtünmeleri emredilir. Evlenmeye gücü yeten bekârlara da iffetlerini korumaları için evlenmeleri tavsiye olunur.
Surede, yer ve göklerin Allah’ın varlığı sayesinde ayakta durduğu, Allah’ın evrene değişmez yasalar koyduğu, peygamber ve kitap göndererek insanlara yardımda bulunduğu anlatılır. Müminlerin Allah’tan başka bir varlığa ibadet etmemeleri öğütlenirken İslam’ı güzel yaşarlarsa ahirette elde edecekleri mükâfattan bahsedilir. İnkârcılarla ilgili psikolojik değerlendirmeler yapılır. Küfür kavramı ile karanlık arasında ilgi kurularak insanlar, Allah’ın gönderdiği vahyin aydınlığına çağrılır. Allah’ın yaratmadaki eşsizliğine örnekler verilir. Allah’la beraber Peygambere de iman etmenin zorunluluğu vurgulanır. Hz. Peygamber’e karşı iki yüzlü tavırlar sergileyen, onun hükümlerini hiçe sayan münafıklar kınanır. Namaz ve zekâtın önemi hatırlatılır. Çocukların ahlaken iyi yetiştirilmesi istenir ve aile içerisinde uymaları gereken görgü kuralları ele alınır. Herkesin uyması gereken bir kural olarak selamlaşma, topluca veya ayrı ayrı ya da dostların birbirlerinin evlerinde yemek yemelerinin sınırları belirlenir. Surenin son bölümünde Hz. Muhammed’e iman, ona gönülden bağlılık ve emirlerine itaat etmenin önemi tekrar vurgulanır. Allah’ın her şeyi görüp denetlediğini ve ölümden sonra onun huzurunda toplanılacağını bildiren ayetle sure son bulur.