Aklın süzgecinden geçerek toplumda istikrar kazanan ve selim insan fıtratının kabulüne mazhar olan kurallar ve uygulamalardır. Âdet ve örf genelde aynı manada kullanılmaktadır. Örf ve âdetler özellikle muâmelât alanında şeri hukukun yorumunda veya keşfinde önemli rol oynar. İş ve ticaret hayatının birçok alanında şeri hükümlerin tespiti ve boşlukların doldurulmasında örf ve âdet devreye girer. Burada dikkate alınan örf, dini naslarla çelişmeyen sahih örftür. Bazı örfler genel olup birçok toplumda gözlemlenirken bazı örfler ise belirli bir bölge veya meslek grubuna ait olabilir. Birincisi var olduğu bütün toplumlar için ikincisi ise yalnızca bulunduğu bölge veya meslek grubu için bir delil olur. Özellikle iş ve ticaret hayatının parçası haline gelmiş bu ikinci türden örf ve âdetler iş ve ticaret hayatının düzenliliği ve sürekliliği açısından önem arz eder. Örneğin bir ülkede ülke içi ticaret genelde yerli para birimi üzerinden, yurt dışıyla ticaret ise genelde döviz üzerinden yapılır. Bu durum yerleşik bir örf haline geldiği için para cinsi belirlenmeden yalnız miktar belirlenen bir ticaret anlaşmasında ticaretin ülke içi olması durumunda yerli para, yurt dışı ile olması durumunda ise döviz olarak ödenmesi örfen gerekli hale gelir. Mecelle 45. maddede örfen yerleşik hâle gelmiş bir şeyin sözleşmede zikredilmese bile şart koşulmuş olarak kabul edileceğine işaret eder. Bkz. Âdet