1. Bağlı olmama dışardan etkilenmemiş olma engellenmemiş olma zorlanmamış olma.
2. Her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi istencine, kendi yasasına, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi (seçme özgürlüğü).
3. İnsanın kendi istemesi, kendi istenci ile eylemde bulunabilme olanağı insanın dıştan engellenmeden etki yapabilmesi. İstenç özgürlüğü: İnsanın istemelerini kendisinden başka bir şeyin engellememiş olması, ya da başka bir şeyce kendisinin dışında bir istemeye zorlanmamış olmasıdır. İnsan istenci özgürdür demek, insanın istemesinin nedeni insanın kendisindedir, demektir. İnsan, istemelerinde özerk ise özgürdür. İstemenin kendisi engellenmişse ya da insan bir başkasınca, bilerek ya da bilmeyerek, herhangi bir istemeye zorlanmışsa, insanda istenç özgürlüğü eksik demektir. (Ör. Uyutum yoluyla uyuşturulmuş insanda, istemenin kendisi engellenmiş ya da kötürümleştirilmiştir. Ayrıca istemeleri insana ailesince, çevresince, toplumca aşılanmış olabilir. Kişisel özgürlük: İstenç özgürlüğü ile bağlantılı. Bir insan isteme, düşünme ve eylemlerinde bir başkasınca engellenmiyor ya da bir şeye zorlanmıyorsa, kendi istemesi içinde hareket ediyorsa, o insanın kişiliği özgür olarak gelişmiş demektir. Öyleyse özgürlük, insanın kişiliğinin, kendi özünün ve kendi davranış biçiminin etkili olmasıdır. Bu anlamda istenç özgürlüğü de kişiliğin istemeye temel olmasından başka bir şey değildir. Düşünme özgürlüğü: İnsanın dış etkilerden kurtularak düşünme özerkliği kazanabilmesi. Her türlü baskıdan, özellikle dinsel inançlardan bağımsız olarak düşünebilme. Ancak, düşünme özgürlüğünden anlaşılan yalnızca bağımsız düşünebilme yeteneği değildir, (düşünmenin kendisi baskı altına alınamaz) düşündüğünü başkaları karşısında dile getirebilmektir aynı zamanda. Düşünme özgürlüğü, öyleyse, yazma ve söyleme ile birlikte gider. Düşünme özgürlüğü, en kesin anlamıyle basın özgürlüğünde gerçekleşir. Törel bilinç özgürlüğü: Bir insanın kendi törel bilincine göre davranabilmesi özellikle dinsel inançlarında özgür olması. Herhangi bir dine bağlı olma ya da olmamada özgür olması. Eylem özgürlüğü: (Zorunluluğun değil, baskının karşıtı olarak) Dış baskılardan, özellikle başka birinin baskısından bağımsız olarak kendi isteğine göre davranabilmek hak ve gücü. Başlıca biçimleri: 1. Fizik özgürlük: Her türlü dış baskıdan bağımsız olarak hareket edebilme yetisi. (Ör. Hapiste yatanın fizik özgürlüğü kısıtlanmıştır.)
2. Ruhbilimsel özgürlük: Dış güçlerce belirlenmeden, insanın kendi doğasının eğilimlerine göre hareket edebilmesi durumu.
3. Ahlaksal özgürlük: Kendi kendini belirleyebilme yetisi. İnsanın ahlak eylemlerini başkasının zoru ile değil, kendi istenci ile gerçekleştirmesi. İnsanın eylemlerinden sorumlu olabilmesi için özgürlük, ahlakın önkoşuludur. Bu bakımdan bir sorumluluğun olabilmesi için, ahlaksal özgürlüğün temelinin kişisel özgürlük olması gerekir. Bu özgürlük baskıyı dışarda bırakır, ama yükümlülüğü değil.
4. Toplumsal özgürlük: Yasaların koruyuculuğu altında ve yasaların sınırları içinde başkalarının özgürlüğünü kısıtlamadan hareket edebilme. Toplumsal özgürlüğün temeli de kişisel özgürlüktür. J.J. Rousseau toplumsal özgürlüğü, insanın kendi yasalarını kendisinin koymasında görür. Kant da Rousseau'nun bu ilkesinden kalkarak özgürlüğü usun -> özerk oluşuna bağlamıştır. Marksçı görüşte özgürlük toplumsal zorunlukla özdeşleştirilmiştir. "Doğaya boyun eğerek (doğa yasalarına uyarak) ona egemen olunabilir." (Bacon) düşüncesinden kalkan Marksçıların görüşüne göre doğada zorunluk geçerlikte olduğu gibi, toplum yasalarını yürüten de zorunluluktur. Gerçekte özgürlük diye bir şey yoktur. Ancak bu zorunluluğu gören özgür olabilir. Doğal özgürlük: İnsanın çevresini değiştirebilmesi yeteneği. Hayvan çevresine uyar, insansa çevresini değiştirip ona biçim verebilir.
1. Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın du¨şu¨nme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama durumu, serbestî.
2. Her tu¨rlu¨ dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi du¨şu¨ncesine dayanarak karar vermesi durumu, hu¨rriyet.
1. İnsanların doğa ve toplumun nesnel yasalarını bilinçli olarak kullanabilmeleri, böylece toplumsal gelişmeyi amaçlı olarak gerçekleştirebilmeleri, toplumun da, bireyin de gelişimi için zorunlu olan bütün özdeksel ve tinsel ön koşulları yaratabilmeleri.