1870’lerde Amerika’da ortaya çıkan ve William James, John Dewey ve Richard Rorty gibi isimlerin çalışmaları ile popülerleşen bir felsefi akımdır. Diğer felsefi yaklaşımların aksine ortaya doğru ve yanlışa dair ideal ve nihai prensipler ortaya koymaz. Bu anlamda evrensel doğrulardan ziyade eldeki sorunlara çözümler bulmayı önceler ve eylemi teoriden daha önemli bulur. Pragmatizme göre fikirler anlamlarını sonuçlarından, doğruluğunu ise getirdikleri çözümlerin işe yarayıp yaramadığından alır. İş dünyasında pragmatist sıfatı olumlu bir anlamda bir işi başaran kişileri ifade etmek için kullanılırken, aynı sıfat kötü anlamda bir işin ahlaki yönünü hesaba katmadan sadece amaca odaklanan kişiler için de kullanılmaktadır. Felsefe olarak ise ideal olandan ziyade uygulanabilir olana ve müzakereye odaklanan bir yaklaşımdır. İş hayatında çeşitli konulardaki çatışmalarda pratik çözümler sunması ve tarafların müzakerede buluşmasını sağlaması açısından önemli bir perspektiftir.