Bir kamu görevlisine, kanunen yapması ya da yapmaması gereken bir işte yasa dışı bir kolaylık sağlaması için verilen para veya sağlanan menfaat. Bu anlamda rüşvet haksız bir menfaatin elde edilebilmesi için alınıp verilebileceği gibi haklı bir menfaatin daha hızlı ele geçirilebilmesi gibi sebeplerle de alınıp verilebilir. Kısacası rüşvette bir görev ve yetkinin kötüye kullanılarak gayri meşru bir kazanç elde edilmesi söz konusudur. Rüşvet dinen yasaklanmış olup hadislerde rüşvet alana da verene de lanet edildiği bildirilmiştir (Tirmizi, “Ahkâm”, 9). Rüşvet geçmişte olduğu gibi günümüz hukuki düzeninde de bir suç olarak tanımlanmış ve bu suçu işleyene günümüz mevzuatında hapis cezası öngörülmüştür. Çünkü rüşvet yalnızca kişisel haksız bir kazanç yolu değil aynı zamanda toplumdaki hak ve adalet düzenini temelden sarsan bir haksızlıktır. Bundan ötürü rüşvet her türlü kamu görevlisi için kötü olmakla birlikte özellikle hak ve adaletin temsilcisi konumundaki hâkimlerin ve mahkeme çalışanlarının rüşvete bulaşması daha vahim bir hadise olarak değerlendirilir. Bundan ötürü örneğin Roma hukukunda rüşvet alan hâkim için ölüm cezası öngörülmüştür. Rüşvetin önlenmesi için ahlaki eğitimin yanında hukuki sistemin tutarlı bir şekilde yerleştirilmesi ve sosyal adaletin bir toplumda mümkün olduğu kadar gerçekleştirilmesi gerekir.