İnsanın saygınlık ve haysiyetinin dayanağı ve temeli. İslam’a göre insan Allah’ın bir lütfu olarak doğuştan şeref ve onur sahibi olarak dünyaya gelir. İnsan Allah tarafından “mükerrem” (şerefli) bir varlık olarak yaratılmıştır (İsrâ Sûresi, 17:70). İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin birinci maddesinde bütün insanların hür, hak ve haysiyet bakımından eşit doğduğuna vurgu yapar. İnsan yalnızca insan olmak bakımından yaradılıştan sahip olduğu onuru aynı zamanda devam ettirmekle yükümlüdür. İnsan ancak iyi, doğru, dürüst, adil ve hakkaniyet sahibi olmakla var olan haysiyet ve onurunu devam ettirebilir. Bu değerleri ihlal etmek insan onurunu zedeler. Kişinin hak ve adaletten sapması, doğruluk ve dürüstlükten ayrılması gibi davranışlar insan onuruna zarar verir. Toplumdaki zayıf ve kırılgan konumları itibariyle çocuk, yetim, genç, yaşlı, engelli gibi grupların insanlık onurunu korumaları ve onurlu yaşam sürdürebilmeleri önem arz ederken bu tür grupların onurunu korumak ve korunmasına yardımcı olmak bütün toplumun bir yükümlülüğü olarak ortaya çıkar. İş ve ticaret hayatında onurlu insanın ayrı bir yeri vardır. Kişi gerek iş yaptığı paydaşlarının gerek ürün aldığı ve sattığı kişilerin onurlu ve haysiyetli olmasını ve işlemlerini bu çerçevede gerçekleştirmesini bekler.