İng. Social security
Hastalık, işsizlik, yaşlılık ve ölüm gibi risklerin doğrudan bireyleri ya da mensubu oldukları hanehalkını geçici veya sürekli olarak kazançtan mahrum bırakması nedeniyle ortaya çıkabilecek fakirliğe karşı insanların korunmasına yönelik genel tedbirler sistemidir.
Bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal tehlikelerin ortaya çıkardığı zararlar karşısında güven içinde olmayı ve bu zararlardan kurtarılma garantisini ifade eder. Sosyal risklerin, bireylerin kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama arttırıcı etkilerini azaltmak ve kişilere sağlıklı ve asgari bir hayat standardını garanti edebilmektir. Hayatın akışı içerisinde kaza, hastalık, işsizlik, yaşlılık, ölüm gibi istenmeyen, üzücü, gelir azaltıcı sosyal riskler olabileceği gibi; evlenme ve doğum gibi mutlu olaylar ama harcama artırıcı sosyal riskler de olabilir.
Sanayileşme öncesi dönemde Ahilik Teşkilatı’nda “İhtiyat ve Teavün Sandığı” sosyal güvenlik uygulamalarının ilk örneklerini oluşturmaktadır (Bkz. Ahilik). Modern anlamda Sanayi Devrimi ve sonrasındaki sosyal koruma anlayışının bir yansıması olarak ortaya çıkan sosyal güvenlik ilk olarak Almanya’da Bismarck döneminde 1883 yılında hastalık ve iş kazaları sigorta kolları ile oluşturulmuştur.
Etkileri açısından uzun dönemli (malullük, yaşlılık ve ölüm) ve kısa dönemli riskler (hastalık, analık ile iş kazası ve meslek hastalığı) şeklinde sınıflandırılan sosyal riskler, ILO’nun 1952 tarihli 102 sayılı Sosyal Güvenliğin Asgari Standartları Sözleşmesinde, mesleki riskler (iş kazaları ve meslek hastalıkları), fizyolojik riskler (hastalık, analık, malulluk, yaşlılık ve ölüm), sosyoekonomik riskler (işsizlik ve evlenme ve çocuk yetiştirme gibi ailevi yükler) şeklinde 3 ana başlıkta 9 risk faktörü olarak sayılmıştır. Bkz. İş Sağlığı ve Güvenliği
Emeklilik fonları, sigorta, iş güvencesi yasası, işsizlik sigortası vb. gibi bireylerin yoksulluğa düşmelerini, ya da yaşlandıklarında aç kalmalarını önleyici koruyucu tedbirlerdir.