Kur'an-ı Kerim’in doksan beşinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Sekiz ayettir. Adını birinci ayette geçen ve ‘incir’ anlamına gelen
”Tin” kelimesinden almıştır. Sureye, Allah’ın insanlar için yarattığı bazı önemli nimetler sayılarak başlanır. İslam bilginleri, incir ve zeytinin surede anılmasından amacın bu bitkilerin yetiştiği yerler olduğunu söylemişlerdir. Bu İslam bilginleri, söz konusu yerlerin birçok peygamberin görev yaptığı Filistin ve Şam toprakları olduğunu da belirtmişlerdir. Ayrıca Hz. Musa’ya vahyin geldiği Tur Dağı ve insanlık için en güvenilir şehir olan Mekke’nin önemi de surenin girişinde vurgulanmıştır.
Surede, insanın fiziksel ve ruhi anlamda en güzel biçimde yaratılışına dikkat çekilir. İnsanın, elinin ve yüzünün güzelliği, ayakları üzerinde yürümesi ve fiziki yapısındaki mükemmelliğin hiçbir varlığa verilmediği belirtilir. En güzel biçimde yaratılan bu varlığa tertemiz bir ruh ve akıl bağışlandığı anlatılır. İnsan, aklını iyi kullanmaz, şeytanın ve tutkularının esiri olacak olursa insanlık konumundan uzaklaşacağına da surede dikkat çekilir. Yüce Allah, insanoğluna onur ve şerefini kaybetmemesi için Allah’a iman ve bu imanın gereği olarak ibadetlerini aksatmadan yerine getirme gibi iki önemli tavsiyede bulunur. Şekil güzelliği, ruh temizliği ve akıl verilen insanın, dini ve ahiret hayatını yalanlamasının yanlışlığı vurgulanır. Allah’ın insanlık için göndermiş olduğu ilahî kurallara iman edip teslim olmanın önemine işaret eden ayetle sure son bulur.