İng. Dust
0.07 mm'den küçük boyutta (silt) olan ve genellikle silisten oluşan parçacık. Rüzgarla kaldırılan toz havada asılı olarak taşınır. Toz kaynakları, ince glasyal depolar, çöl ve yarı çöllerdeki kumul depoları, topraklar ile fosil yakıtların yanması sırasında çıkan partiküllerdir. Tozlu havada görüş mesafesi 1 km'nin altına düşer.
İng. Dust
Duman yada sisi oluşturan zerrelerden daha büyük, havada asılı durabilen katı parçacıklar.
(Yun. hypostasis, hypokeimenon = altta bulunan) : (Yunanca'da ousia = öz de aynı anlamda kullanılır.) Değişen durumlar ve niteliklere karşı kalıcı olan bir başka şeyle ya da bir başka şeyde değil, kendi kendisiyle, kendikendisinde var olan. Öznede değil, kendinde var olan. Bağımsızca kendi içinde var olan. Spinoza'nın tanımı ile"Varoluşu için başka bir şeye gereksinme duymayan şey." Bağlılaşık kavramı -> ilinek. Modern doğa bilimleri için töz, görüngülerin taşıyıcısı anlamında biçimsel bir kavramdan başka bir şey değildir.
0.07 mm’den küçük boyutta (silt) olan ve genellikle silisten oluşan parçacık. Rüzgarla kaldırılan toz havada asılı olarak taşınır. Toz kaynakları, ince glasyal depolar, çöl ve yarı çöllerdeki kumul depoları, topraklar ile fosil yakıtların yanması sırasında çıkan partiküller.
1. Hayvansal, bitkisel ve madensel kökenli maddelerden elde edilen, organik ve inorganik yapılı, kuru ve birbiriyle bağlantısı olmayan ilaç biçimi, powder, pudra, pulvis.
2. Genellikle tanelerin temizlenmeleri veya öğütülmeleri sırasında meydana gelen inc
Asalak öldürücü olarak kullanılan katı bitkisel ya da madensel maddelerin öğütülmüşü. (Ya etkilerine ya da yapılarına göre adlandırılırlar: Böcek tozu, kene tozu, solucan tozu, pelin tozu, eğrelti tozu gibi.)
madencilik, metalbilim: 1. Öğelerin doğada katışık olarak bulunan kütlesi. 2. Ocaktan çıkarılan işlenmemiş ham maden.
Katıların fiziksel etkilerle ufalanması sonucu oluşan, tane irilikleri yaklaşık bir mikron büyüklüğünde parçacıklar.
Düşünbilimde evreni oluşturduğu ve altöğelere ayrılamayacağı varsayılan temel öğelerden her biri.