Hz. Peygamber’in,
”Veda Haccı”nda yüz binden fazla Müslümana yaptığı konuşma.
Hz. Peygamber bu hutbesinde;
”can, mal, din, akıl ve namusun dokunulmazlığı”, İslam esaslarının korunup eski şirk inancına asla dönülmemesi gerektiği, emanetlerin ehline verilmesi, faizin, kan davasının yasaklığı, kadın hakları, Kur’an ve sünnete sıkıca tutunmanın önemi, insanlar arasında ırk ve renk üstünlüğünün olmadığı, Allah’a şirk koşmanın, zina etmenin, haksız yere adam öldürmenin, hırsızlık yapmanın haramlığı üzerinde durmuştur.
Hz. Peygamber’in Veda Hutbesi şöyledir:
”Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedî olarak bir daha buluşamayacağım. Ey insanlar! Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öyle mukaddestir; her türlü saldırıdan korunmuştur. Ashabım! Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hâl ve hareketinizden sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski dalaletlere dönüp birbirinizin boynunu vurmayın. Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilen kimse burada bulunup da işitenden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur. Ey Ashabım! Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır; ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını vermek gerekir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız. Allah’ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdülmuttalip’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir. Ashabım! Cahiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen ortadan kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım kan davası da Abdülmuttalip’in torunu (yeğenim) Rabia’nın kan davasıdır. Ey insanlar! Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden nüfuz ve saltanat gücünü ebedî surette kaybetmiştir. Fakat bu kaldırdığım şeyler haricinde küçük gördüğünüz işlerde de ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan sakınınız. Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz, kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namuslarını ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların sizin aile şerefinizi korumaları ve evlerinizi sizin hoşlanmadığınız hiç kimseye açmamaları, çiğnetmemeleridir. Eğer onlar razı olmadığınız herhangi bir kimseyi evinize alırsa onları hafif bir şekilde azarlayabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, örfe göre her türlü giyim ve yiyeceklerini temin etmenizdir. Ey müminler! Size bir emanet bırakıyorum ki siz ona sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız. O emanet, Allah’ın kitabı Kur’an’dır. Ey müminler! Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi muhafaza ediniz. Müslüman müslümanın kardeşidir ve bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Ancak gönül hoşluğu ile verilen başka. Ashabım! Kendinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır. Ey insanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermiştir. Vâris için vasiyete gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zinakâr için mahrumiyet cezası vardır. Babasından başkasına nesep iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına uymaya kalkan nankör, Allah’ın gazabına,meleklerinvebütünMüslümanların lanetine uğrasın. Cenab-ı Hak, bu insanların ne tövbelerini ne de şehadetlerini kabul eder.” Hz. Peygamber, sözlerini tamamladıktan sonra dinleyenlere sordu:
”Ey insanlar! Yarın beni sizden soracaklar. Ne dersiniz?” Sahabeler hep birden cevap verdiler:
”Allah’ın risaletini tebliğ ettin. Risalet görevini yerine getirdin. Bize vasiyet ve nasihatte bulundun diye şehadet ederiz!” Hz. Muhammed şehadet parmağını göğe kaldırıp üç kez
”Şahit ol ya Rab!”
”Şahit ol ya Rab!”
”Şahit ol ya Rab!” buyurarak Arafat’taki konuşmasını bitirmiştir.