Bir şeyi olması gerektiği yere koymak, hak sahibine hakkını vermek, eşyanın hakikatini idrak etmek gibi çeşitli anlamlarda kullanılan hikmet kavramı özü itibariyle geniş bir anlama sahiptir. Allah’a nispet edildiği gibi insanlara da nispet edilir. Allah açısından hikmet, eşyayı en iyi şekilde bilmesi ve kusursuz bir şekilde yaratmasıdır. Bu anlamda “Hakîm” Allah’ın sıfatlarındandır. İnsan açısından ise eşyanın hakikatini idrak etmektir. Yalnızca idrak değil aynı zamanda bu idrake göre amel etmek de hikmetin bir parçası kabul edilir. Bu anlamda hikmet aslı dikkate alınarak bilgi, sonucu dikkate alınarak da amel olarak değerlendirilebilir. Kuran-ı Kerim’de Allah’ın hikmeti dilediğine verdiği ve kendisine hikmet verilenin çokça hayra nail olduğundan bahsedilir (Bakara Suresi, 2:269). Hikmet kavramının yorumuyla ilgili bu ayet kapsamında tefsirlerde birçok bilgi ve yoruma yer verilmektedir. Bunlar arasından müfessir Taberi (ö. 923) buradaki hikmeti söz ve fiilde isabet olarak yorumlamaktadır. Bkz. Ehliyet ve Liyakat