eng

Sağlık Terimleri Sözlüğü (20)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Sağlık Terimleri Sözlüğü İçerisinde Arama

Sağlık Terimleri Sözlüğü (20. Sayfa)

inter :
Arasında.
İnterdijitasyon :
Bakınız: kenetlenme
İnterkostal Boşluk :
Kaburgalar arasındaki boşluk
İnterkotal :
Kaburgalar ara­sında kalan bölge.
İnterlabial :
Dudakların ara­sı.
İntermenstrüel :
Âdet dönem­leri arasındaki süre.
İntermittent :
Başlama ve durma fasıla.
İntermüral :
Bir yapının ci­darı arasında kalan.
İntermüsküler :
Kasların ara­sında bulunan.
interseks :
Cinsiyet ayrımıyla ilgili gelişim bozukluğu olan örneğin, hermafr ...
İntersellüler Doku :
Hücreler arasında kalan doku.
interstisyel :
Doku ve yapılar arasındaki boşluk ve alan­larla ilgili.
intertrigo :
Cilt kıvrımlarında enflamasyon.
İntervertebral :
Vertebralar arası.
İntestimim :
Bakınız: bağırsak
intima :
Kan damarı iç cidarı.
intra :
Bakınız: İç
İntra Abdominal :
Karın boş­luğu içi.
İntra Atrial :
Kalp karıncığı içi.
İntra Kranial Basınç :
Beyin ve beyne giden kan damarlarının kafa tası kemiklerine basın ...
intradermal :
Cildin dermal tabakasının içi.
İntrakapsüler :
Eklemi saran kapsülün içi.
İntrakranial :
Kafatası içi.
İntralüminar :
Boş bir yapı­nın içi.
İntranasal :
Burun içi.
İntraoküier Tansiyon :
Gözküresi içindeki sıvının ya­ratığı gerginlik.
İntraoküler Basınç :
Göz küresini içindeki gerilim
İntraoral :
Ağız içi.
İntraplevral :
Göğüs boşluğu içi.
intrasellüler :
Hücrelerin içinde bulunan.
İntraspinal :
Omuriliğin içi.
intrauterin :
Uterus (rahim) boşluğu içi.
İntussusepsiyon :
İki barsak halkasının içice girmesi.
İnutero :
Doğmamış uterus (rahim) içinde.
İpecac :
Salgıları artıran ve dolayısıyla flegm üretimini artıran bir ilaç ...
ipsilateral :
Vücudun aynı tarafında.
iridektomi :
Göz irisinin bir bölümünün ameliyatla alın­ması.
İridosiklit :
Gözde, iris ve silier cisim enflamasyonu.
iris :
Gözün renkli bölümü.
İritis :
İris enflamasyonu.
İrittle Hastalığı :
Bebeklerde beyin felci.
İrradiasyon :
Bir hastalığın radyasyonla tedavisi.
İrreversibil Şok :
İyileşmesi imkansız olacak kadar uzun süreli şok.
İrreversibl :
İyileşmesi im­kânsız örneğin, irreversibl şok.
irrigasyon :
Bakınız: yıkama
irritan :
Tahriş yaratmak amacıyla uygulanan bir madde örneğin, hardal ya­k ...
irritasyon :
Tahriş.
İsilik :
Çok sıcak havada ter­leme üzerine, ciltte beliren ufak pembe ve k ...
iskelet :
Vücudun kemik ça­tısı.
iskemi :
Bir organ ya da bö­lümü besleyen atardamar­da tıkanma yahut spazm ...
İskiopübik Kemikler :
Pübik ve iskial kemikLerin birleş­tiği kemik.
İskium :
Oturulduğu zaman, vücut ağırlığını taşıyan ke­mik.
iskorbüt :
C vitamini yeter­sizliğinin yol açtığı bir has­talık karakteristi ...
İsoniazid :
Bir antitüberküloz ilacı.
istmus :
Bir organ ya da ya­pının dar bölümü.
İşaret Parmağı :
İndeks par­mağı.
İtegumentum :
Bakınız: Cilt
iyontoforez :
Lokal bir has­talığı tedavi amacıyla, mu­koza veya ciltten elektr ...
izoimmünizasyon :
Aynı tür­den alman antijenlerle ba­ğışıklık sağlamak.
izolasyon :
Bir hastanın baş­kalarından tecridi.
İzolet :
Prematüre doğan bir bebeğin koyulduğu ısıtılmıg bir enkübatör.
İzotonik Çözelti :
Vücut doku­larıyla uyuşan çözelti.
İzotop :
Atom sayısı başka bir maddeyle aynı, fakat atom ağırlığı farklı o ...
Jackson Nöbeti :
Konvülsiyonların (ihtilâçların) vü­cudun yalnızca bir tarafını et ...
Jackson Zarı :
Bazı insanlar­da bulunan, appendiks ile kalın barsağın ilk bölümü ...
Jejunum :
İnce barsağın, duodenum ile ileum arasındaki, yaklaşık 2.5 metre ...
jenerasyon :
Bir çocuğun do­ğumu ile, onun çocuğunun doğumu arasında geçen sü­ ...
Jerminasyon :
Bir hücre ya da tohumdan, olgun bir bi­çime doğru gelişme.
Jiantizm :
Aşırı iri cüsseli olma.
Jiantysm :
Aşırı iri cüsseli ol­ma.
Jigantizm :
Aşırı iri cüsseli ol­ma.
Jinekolog :
Kadın organları üzerinde uzmanlaşmış he­kim.
Jinekomasti :
Erkekte, genel­likle göğüs dokusunun aşırı büyümesinden dolayı, g ...
Jinjiva :
Diş etleri dişleri çevreleyen doku.
Jinjivit :
Diş etleri enflamasyonu.
Jpiyelit :
Omurilik enflamasyonu.
Jtast :
İdrarda görüldüğü za­man, böbrek hastalığına işaret eden anormal ...
Kaba Etler :
Vücudun kalça kemikleri arkasında kalan,üzerine oturulan bölüm.
Kaba Madde :
Bağırsak yolun­dan emilmeyen madde ihti­va eden yiyecek.
Kabakulak :
Epidemik parotit çene dipierindeki paro-tis bezlerinin şişmesine ...
kabarcık :
Cildin yüzeysel ta­bakalarının altında kan ya­hut serum toplanmas ...
kabartı :
Bazı allerjik du­rumlarda vücut yüzeyinde görülen ürtiker.
Kabuk Düşmesi :
Ölen doku­nun yaradan ayrılması.
Kabuklanmak :
Kabuk oluşu­mu.
kaburga kemeri :
Vücudun ön tarafında kaburgaların oluşturduğu kemer.
kaburga kıkırdağı :
Uzun ka­burgaları göğüs kemiğine bağlayan kıkırdaklar.
Kaburgaların Boncuklanma­sı :
Raşitizmde, kaburgalar­da duyulan bir his.
Kabus :
Ajitasyon ve korku­nun eşlik ettiği korkunç rü­ya.
kadavra :
ölü vücut, ceset.
Kadınlaştırıcı Tümör :
Kadın­sı cinsel karakteristiklerin artmasına yol açan över tü­mör ...
Kafa Spinal Siniri :
Boyun kaslarını sinirleyen, onbirinci kafa çifti.
kafatası :
İçinde beyni taşı­yan kemik yapısı.
Kahn Testi :
Frengi mevcu­diyetini belirleyen bir kan testi.
Kalamin Losyonu :
Cilt bozuk­luklarında lokal olarak kul­lanılan bir ilaç.
Kalbin İletim Sistemi :
Kasıl­ma impulslarmı (haberleri­ni) kalb kaslarına ileten mekaniz ...
kalça :
Baldır kemiği ve pelvis kemikleri uçlarının bir­leştiği eklem.
kalemi :
Kanda potasyum bu­lunması.
kalıtım :
Vücut karakteristikleri veya hastalığın ebe­veynden çocuklarına g ...
kalıtsal :
Grenetik iletim yo­luyla ebeveynden geçen.