İnsanlar tarafından tekrarlanarak toplumda yerleşik hale gelmiş ve selim tabiata sahip kimselerce onaylanan uygulamalardır. Genelde örf ile aynı manada kullanılmaktadır. Örf ve âdetler özellikle muâmelât alanında şeri hukukun yorumunda veya keşfinde önemli rol oynar. Mecelle’nin 36. maddesi bu bağlamda şeri hükmün ispatında örf ve âdetin hakem kılınacağını belirtir. Müslümanların iyi gördüğünün Allah katında da iyi, kötü gördüğünün Allah katında da kötü olduğunu belirten bir sahabi sözü toplumdaki örf ve adetlerin dikkate alınması gerektiğine işaret eder. Mecelle’nin 37. maddesinde ifade edildiği gibi insanların teamül ve âdetleri amel edilmesi gereken bir delil olarak kabul edilir. Bkz. Örf
1. Alışılmış şey, herkes tarafından uyulan yol, töre, gelenek, görenek, usul, alışkanlık, huy.
2. Akıl ve sağduyu sahibi kişilerin benimseyip tekrarladıkları alışkanlıklar.
3. Akla ve düşünceye dayanmaksızın tekrar edilegelen olay, durum ve davranış.
”Cahiliye devrinden kalma tüm (kötü) âdetler ayağımın altındadır (kaldırılmıştır). Bütün kan davaları kaldırılmıştır...” (Hadis)