eng

doğruluk nedir? accuracy ne demek?

doğruluk

Haritacılık Terimleri Sözlüğü

İngilizce: accuracy

1.bir standarda uygunluk derecesi veya bir ölçümdeki mükemmellik derecesi. 2.ölçülen büyüklüklerin gerçek değerine ölçülerden elde edilen en iyi tahmin değerinin yakınlığı.

Haritacılık Terimleri Sözlüğü

doğruluk

İngilizce: accuracy

Yazılım ürününün doğru veya kabul edilen sonuçları ya da etkilerini istenen hassasiyet derecesinde sağlayabilme yeteneği. [ISO 9126]. Ayrıca fonksiyonalite.

doğruluk

İngilizce: accuracy

Öngörülen veya ölçülen değer ile gerçek değer arasındaki uygunluk derecesi.

doğruluk

İngilizce: accuracy

Hesaplama, tahmin ve ölçümlerin tam veya gerçek değerlere yakınlığı.

doğruluk

Doğru olanın söyleme ve davranışa dönüştürüldüğü değeri ifade eder. Doğruluk, insanoğlunun tarih sahnesine çıktığı ilk andan itibaren bir erdem olarak nitelendirilmiştir. Yalanın, yanlış olanın, tutarsızlığın, güvensizliğin zıddı olarak nitelendirilir. Bireyin, söylem ve eyleminde doğruluğu bir erdem olarak benimsemesi ve buna göre yaşam sürmesi beklenir ve telkin edilir. Doğruluk kavramı ile dürüstlük kavramının birbirinin yerine kullanıldığı da vâkidir. Hakikaten de iki kavram birbirine özdeş kabul edilmekle birlikte doğruluk daha çok doğru sözlü olmayı, dürüstlük ise samimiyeti ve doğru sözün davranışa da dönüşmesini karşılamaktadır. Her iki kavram da bir değer, bir erdem olarak nesillere kazandırılmak üzere eğitim programlarında ve müfredatta yerini almıştır. Ekonomik sahada değerlendirilecek olursa doğruluk; tartıda hile yapmamayı, müşteriyi yanıltmamayı, alacak-vereceğe sadık kalmayı, işçi-işveren ilişkisinde birbirinin menfaatini üstün tutmayı ve sözünün arkasında durmayı ifade etmektedir.

doğruluk

1. Doğru olma hâli, dürüstlük.
”Saadette yükselmek için insana doğruluk lazımdır; insanlık doğruluğun adıdır, inan.” (Yusuf Has Hacip)
2. Sıdk, sadakat.
”Doğruluk, hayâ ve iyi hareket bu üçü kimde birleşirse, o insan mesut olur.” (Yusuf Has Hacip)
3. Söz, iş ve davranışlarında gerçeği gözetme.
”Allah buyurdu: ‘Bu, sadıklara doğruluklarının fayda sağlayacağı bir gündür. Onlar için içinden ırmaklar akan ve ebedi kalacakları cennetler vardır.’ Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte en büyük ödül budur.” (Kur’an-ı Kerim 5/119)
4. Allah’ın emirlerine ve yasaklarına uygun bir yol izleme, insanların haklarını gözetme.
”Doğruluk insanı iyiliğe yöneltir. İyilik ise kişiyi cennete götürür...” (Hadis)

doğruluk

(Yun. alétheia = açık olma, kendini açık olarak ortaya koyma durumu) : 1. Düşüncenin gerçekle uyuşması. Yargı ve önermelerin gerçeğe uygun olması, verilmiş bir olguyla uyuşması (içeriksel doğruluk).
2. Düşüncenin kendi kendisiyle uyum içinde olması, çelişik olmaması (biçimsel doğruluk-biçimsel mantıkta-). //Leibniz doğruları ikiye ayırır: Olgu doğruları (vérités de fait): Deneye dayanan doğrular. Bunlar zamana bağlıdır, belirli koşullar altında, belirli bir zaman noktasında gerçekleşmiş olmakla içerik kazanırlar (deneysel doğruluk). Us doğruları (vérités de raison): Doğruluk nedeni yalnızca usta bulunan, zamana bağlı olmayan, zamandışı olan, her zaman her yerde geçerli olan doğrular (mantıksal doğruluk). Olgu ve us doğruları kavramlarını ilkin Leibniz kullanmıştır.

doğruluk

1. Kendilerine test uygulanan kimselerin sayısı ile doğru olarak yanıtlanan test maddeleri sayısı arasındaki oran.
2. Test puanlarında yanlış bulunmaması durumu.

doğruluk

Tümdengelimci bir dizgede yapılan çıkarımların, ulaşılan vargıların önsayıtlara uygunluğu ya da öncüllere indirgenebilir olması.

doğruluk

bir ölçümün gerçek veya kabul edilmiş bir değere yakınlığı.