Bir toplulukta geçmişten günümüze aktarılan inançları, fikirleri, adetleri, alışkanlıkları, töre ve davranışları ifade eden bir kavramdır. Gelenek meşruiyetini geçmişten alır ve toplumda çok büyük değişimler olmadığı sürece varlığı sorgulanmaz. Gelenek her ne kadar inovasyonun zıttıymış gibi görünse de bugün literatürdeki yaygın kanı kuşaktan kuşağa aktarımda geleneğin yeniden yorumlandığıdır. Aydınlanma döneminde birçok gelenek, ilerlemenin önünde engel olarak görülmüş ve eleştirilmiştir. Buna karşın Aydınlanma karşıtı düşünürler ise toplumun irrasyonel yönünü savunmuş ve buna ayrıca pozitif bir anlam yüklemişlerdir. Toplumu bireylerin bir araya gelmesinin ötesinde bir varlık olarak gören bu düşünürlere göre toplumdaki her parça birbirine bağlıdır ve bazıları ile oynamak tüm sistemi yıkmaya yol açabilir. Değişimi sadece topluma karşı bir tehdit olarak görmemişler, bunun bireye yönelik bir tehdit olduğunu da iddia etmişlerdir. Gelenekler birer ihtiyaca binaen ortaya çıktıklarından o toplumun işleyişi üzerinde önemli bir etkiye sahip olmaktadır. Bu nedenle bir toplumun gelenekleri o toplumdaki iş ahlakını da etkilemektedir. Firmaların kurum kültürü oluşturma çabaları veya çeşitli etkinlikleri devamlı yaparak onları bir gelenek haline getirme istekleri, geleneğin düzen yaratıcı gücünden faydalanmak istemelerinden dolayıdır. Bkz. Âdet, Örf