(Lat. humonus = insanca, insana özgü, insana ilişkin): İnsanlığa, insana yaraşır bir yaşam ve düşünmeye ulaşmak için çabalamak. Bu bağlamda: 1. (Genellikle) Kavramın en geniş anlamında, insanın değer ve saygınlığına, insan olmaya, insanlığa olan us inancı.
2. Batı kültürünün ve eğitiminin Eski Yunan kültürüne dayanmasından yola çıkarak bu kültür kalıtının bilimsel olarak yeniden canlandırılması düşünüşü. // Roma'da Yunan kültürü bir eğitim kaynağı olmuştur (Cicero). Ortaçağ'da da Yunan ve Romalı yazarların çalışmalarını yenileme çabaları sona ermedi, bu çabalar Doğuşçağında (Renaissance) büyük ölçüde geliştirildi. Böylece bilim ve eğitim skolastikten ve kilisenin yetkesinden kurtularak yeni bir kültür ülküsü gerçekleşmeye başladı. (Bu ülkü Erasmus'la doruğuna erişti) XVIII. yüzyıl sonu ve XIX. yüzyıl başında insancılık yeni bir biçim kazandı, özellikle Herder, Winckelmann. W. von Humboldt ve Goethe'nin temsil ettikleri bu evreye "yeni insancılık" adı verilir. Birinci Dünya Savaşından sonra Werner Jeager'in yönetiminde, Antikçağa olan ilişkileri yeniden belirleme çabalarına da "üçüncü insancılık" denir. 3-(Yukarıdaki görüşlerle hiç bir bağlantısı olmadan) Yararcılığın belirli -özellikle ingiliz filozofu F. S. Schiller'in canlandırdığı- biçimi için kullanılan özel felsefe terimi: Protagoras'ın "İnsan her şeyin ölçüsüdür." formülünü çıkış noktası olarak alan insanda, insanın gereksinme ve ereklerinde, bilginin ve doğruluğun ölçeğini bulan anlayış.
1. XIV., XV. ve XVI. yüzyıllarda ortaçağın skolastik düşünce düzenine bir tepki olarak doğan, Yunan-Roma uygarlıklarının diline, yazınsal ve tarihsel yapıtların incelenmesine ağırlık veren eğitim felsefesi.
2. İnsan varlığını her şeyin ölçüsü olarak kabul
1. Eski Yunan ve Roma kültürünü en yüksek kültür örneği diye alan ve ortaçağın skolastik düşünüşüne karşı XIV. yüzyılda doğan felsefe bilim ve sanat görüşü.
2. İnsanlık sevgisini en yüce amaç ve olgunluk sayan anlayış.
İnsan onuruna saygıyı sağlamak, onun gönencini ve bütün yönleriyle gelişmesini gerçekleştirmek, bu amaçla toplumsal yaşamda gereken elverişli koşulları yaratmak ülküsü.