eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
Çevre Terimleri Sözlüğü : İngilizce Terimler (D - 1)
Türkçe Terimler
İngilizce Terimler
Kısaltmalar
#
A
B
C
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
P
Q
R
S
T
U
V
W
X
Y
Z
Çevre Terimleri Sözlüğü İçerisinde Arama
Çevre Terimleri Sözlüğü (D - 1. Sayfa)
Daily cover
:
Dökülen katı atığı örtmek üzere bir günde serpilmesi gereken topr
...
Dam
:
Suyun doğal akışına engel oluşturarak bir nehrin ya da akarsuyun
...
Dangerous ultraviolet
:
Tehlikeli ultraviyole [morötesi].
data
:
Analizlerde yada yorumlarda kullanılan, sonuç çıkarmaya yarayan b
...
DDT
:
Son derece kuvvetli bir böcek öldürücü. Kalıntıları yaklaşık 15 y
...
Death rate
:
Yıl ortasındaki beher 1000 bireylik nüfus itibariyle belli bir yı
...
debris
:
Herhangi bir yapının tahribi sonucunda ortaya çıkan kayaların, ke
...
Decibel
:
Sesin şiddetinin ölçülmesinde kullanılan uluslararası birim. Kısa
...
Decomposers
:
Biyolojik bozulma yaratan, bakteriler ve mantarlar gibi ayrıştırı
...
Defoliants
:
Bitkilerin ve ağaçların vaktinden önce yapraklarını dökmelerine y
...
deforestation
:
Ağaçların ve çalılıkların ekilebilinir toprak kazanmak yada keres
...
degradation
:
Büyük organik moleküllerin daha küçük moleküllere ayrışmasına ve
...
Deleterious
:
Bakınız: Zararlı
Demographic transition
:
Genellikle ekonomik ve toplumsal gelişmeye bağlı olarak, belli bi
...
Demography
:
Genellikle istatistik teknikler kullanılarak nüfusun incelenmesi.
Denitrification
:
Nitrattaki azotu indirgemek yoluyla ortamdan uzaklaştırmak.
DENKLEMİ
:
Bir hedefe yönelik zarar riskiyle, o hedefin maruz kaldığı hava k
...
density
:
Bir yerin nüfusunun, yerleşim birimlerinin yâda taban alanının, t
...
Density-dependent factor
:
Tam anlamıyla etkili olabilmesi nüfus yoğunluğuna bağlı çevre etk
...
Density-independent factor
:
Nüfus yoğunluğuna bağlı olmadan etkisini gösteren çevre etkeni.
Deodorization
:
Uygun olmayan kokuların ve gazların giderilmesi yada önlenmesi.
Depletion
:
Doğal kaynakların azalması, tükenmesi, kuruması, özellikle tük
...
Deposition of sediment
:
Akan suyun enerjisinin çökelmemiş tortunun yükünü kaldıramaması d
...
Depressed area
:
Ekonomik ve fiziksel gerileme gösteren bölge.
Derelict land
:
Terk edilmiş, kullanılmayan arazi; boş kalan arazi [nadas arazisi
...
Desalination
:
İnsanların yada hayvanların tüketmesine elverişli hale getirmek i
...
desertification
:
Genellikle aşırı otlatma, yaygın ormansızlaştırma ya da aykırı ta
...
Desulfurization
:
Fosil yakıtların kükürt içeriğinin tasfiye edilmesi yâda azaltılm
...
Detection limit
:
Bir maddenin saptanabilir hale geldiği sınır.
detention basin
:
Taşkını önlemek için sel suyunu denetimli biçimde tutup bırakmaya
...
Detention period
:
Birim hacimdeki bir sıvı ya da gazın akış sürecinde bir tank ya d
...
Detergents
:
Yaygın olarak kullanılan, yüzey aktif temizleme maddesi. Bakteril
...
Detritus
:
Göllerin yâda ormanların dibini tabanını zenginleştiren ayrışmış
...
Dewatered sludge
:
Yanmaya yada gübre olarak kullanılmaya elverişli bir kıvama getir
...
DEZENFEKSİYON
:
Hastalık yapıcı organizmaların sözgelimi klorlama yoluyla yok edi
...
Dialysis
:
Atık su arıtımında kullanılan, büyük organik parçacıkları küçükle
...
Dieldrin
:
Oktaloks diye de bilinen, klorlu hidrokarbonlar sınıfından beyaz
...
Diffuser
:
Gaz veya sıvıyı karıştırıldığı ortama daha iyi dağıtmak amacı ile
...
Digestion
:
Enzimlerin etkisiyle organik dönüşmesini ifade etmekte kullanılan
...
Dioxin
:
Bitki öldürücülerde bulunan, son derece zehirli maddeler kümesi.
Discharge
:
Çevreye bırakılan bütün kirleticiler için kullanılan terim. Gaz b
...
Dispersion
:
Sözgelimi, bir doğal kaynaktaki yoğunlaşmış kirleticinin yayılma
...
Disposable
:
Bir kez kullandıktan sonra atmaya yönelik.
Disposal
:
Bir maddenin tasfiyesi yada işleme uğratılması süreci. Atık tasfi
...
Dissolved inorganic carbon
:
Çözünmüş inorganik karbon.
Dissolved inorganic phosphorus
:
Çözünmüş inorganik fosfor.
Dissolved organic matter
:
Çözünmüş organik madde.
Dissolved oxyge
:
Su veya atık su içinde çözünmüş halde bulunan oksijen miktarı.
Dissolved oxygen
:
Bakınız: Çözünmüş Oksijen
Distillation plants
:
Tuzlu suyu içme suyuna dönüştüren büyük ölçekli tesisler.
distriet heatin
:
Belirli bir sayıdaki konut yâda işyerine ısıtma sağlamak üzere, m
...
Diversion dam
:
Suyun bütününün yada bir bölümünün akışını saptırmak için bir aka
...
DMS
:
Oksitlendiğinde asit tortulanmasına katkıda bulunan, kirlilik ko
...
Dobson unit
:
Ozon ölçümünde kullanılır; bir dobson birimi, milimetrenin yüzde
...
DOĞAL
:
Kendini doğal biçimde yenileyen yada insan müdahalesiyle yenilene
...
Domestic sewage
:
Evlerin ve işyerlerinin oluşturduğu ve fabrikaların endüstriyel n
...
DRENAJ HAVZASI
:
Yağış sularının belirli bir çıkışa doğru sürekli olarak akmasını
...
Dry matter
:
Bakınız: kuru madde
Drying bed
:
Birincil işlemden sonra, suyun süzülüp buharlaştırılması için lağ
...
Dump site
:
Çöp gibi katı atıkların boşaltılıp üstü açık bırakıldığı atık tas
...
Dust
:
Duman yada sisi oluşturan zerrelerden daha büyük, havada asılı du
...
Dystrophic lakes
:
Çok düşük kireç içeriğine ve yoğun humusa sahip bundan dolayı da
...