eng

DSİ Hidroloji Terimleri Sözlüğü: İngilizce Terimler (2)

A B C D E F G H I İ J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z
2. Sayfa
avulsion :
Bir akarsuyun banketlerini yarıp geçerek (1) yeni bir kanal veya ...
axisymmetric flow :
Akım çizgileri tek bir düz çizgiden (eksenden) geçen ve hepsi ayn ...
backwashing :
Su akışının basınç altında tersine çevrilmesi. Örneğin bir kuyuda ...
backwater curve :
Doğal veya yapay bir engelle su düzeyi yükseltilmiş olan bir akar ...
baffle :
Enerjinin kırılması veya hız dağılımının iyileştirilmesi amacıyla ...
bank (left, right) :
Bir nehrin sınırlarını oluşturan yüksek kara parçası; mansap tara ...
bank storage :
Bir akarsu, göl veya rezervuarın taban veya yamaçları tarafından ...
bankfull stage :
Bir akarsuyun kendi doğal banketlerinin üzerinden taşmaya başladı ...
Bar :
Bir akarsu yatağında veya ağzında birikmiş olan, akışa ve su yolu ...
barrage :
Membadaki su yüzeyi seviyesinin kontrol edilmesi, akımın düzenlen ...
Barrier :
Yüzey veya yeraltı suyu akışını engelleyen yapı.
base flow :
Yağış veya kar erimesi olmayan uzun dönemler boyunca özellikle ye ...
base level of erosion :
Bir arazi yüzeyinde akış halindeki suyun erozyon etkisinin başlad ...
base-width (of a flood hydrograph) :
Bir sağnak tarafından oluşturulan dolaysız yüzeysel akışın başlan ...
basin :
Bir akarsu, nehir veya gölün drenaj alanı.
basin response :
Bir havzanın meteorolojik bir olay veya olaylar dizisine reaksiyo ...
beach :
1) Su çizgisi boyunca uzanan ve pekişmemiş malzemeler, hareketli ...
beam width :
Yönlendirilmiş bir antenin güç konsantrasyon ölçüsü.
Beaufort scale :
İlk kez denizin durumunu göstermek üzere geliştirilmiş, rüzgar ku ...
bed load :
Esas olarak suda asılı halde bulunmayan ve akarsu tarafından yata ...
bed material :
Yatağı oluşturan sediment karışımı. Yatak malzeme parçacıkları he ...
bed profile :
Bir akarsu yatağının düşey bir düzlem üzerindeki şekli; boyuna ve ...
bed-load discharge :
Bir akarsu en kesitinden birim zamanda geçen sürüntü maddesi mikt ...
bed-load trap :
Bir akarsuyun yatağı üzerinde veya yatağı boyunca hareket eden se ...
bed-material load :
Taşınan toplam sedimentin yatak malzemesini oluşturan ve hareket ...
belt of fluctuation :
Litosferin, su tablasındaki dalgalanmalar nedeniyle bazen doymuş ...
bench-mark :
Kabul edilen bir referans noktasına göre yüksekliği bilinen doğal ...
bench-mark station :
Geçmişteki veya gelecekteki yapay değişikliklerden nispeten etkil ...
bend :
Bir akarsuyun yönündeki değişiklik.
benthon :
Bir su kütlesinde taban sedimentine yakın yerlerde yaşayan organi ...
bifurcation :
Bir akarsuyun iki kola ayrılması.
bifurcation ratio :
Bir nehir havzasında belirli bir kademedeki akarsu kolları sayısı ...
bio-assay :
Suyun toksik etkilerinin canlı organizmalar yardımıyla test edilm ...
biochemical oxygen demand (BOD) :
Sudaki biyokimyasal olarak bozulabilir madde içeriğini gösteren s ...
biomass :
Belirli bir su kütlesinde yaşayan materyalin toplam kütlesi.
blind drainage :
Yüzey akışı havzadaki diğer akarsulara yüzeysel kanallarla bağlan ...
Bog :
Üzerinde ağır bir cismi taşıyamayacak denli yumuşak ıslak süngeri ...
boil :
Yakında bulunan bir akarsuda meydana gelen su yükselmesi veya kaz ...
border spring :
Üstten sınırlayan bir yatak gibi bir bariyerin bir sınırında veya ...
bored well :
Bir el burgusu veya mekanik bir burgu ile açılan, kazı materyalin ...
bottom current :
Rezervuar veya nehirlerin tabanı boyunca oluşan su hareketi.
boundary conditions :
Diferansiyel bir denklemin çözümünün aranmakta olduğu bölge sınır ...
boundary of saturation :
Suya doymuş ve suya doymamış toprak arasındaki yüzey.
Boussinesq's approximation :
Dupuit yaklaşımının aküferlerdeki kararsız akım koşullarına uygul ...
Bowen ratio :
Bir su yüzeyinde hissedilebilir ısı olarak yukarı doğru hareket e ...
brackish water :
Belirgin şekilde deniz suyundan az tuz konsantrasyonuna sahip su. ...
braided river :
Akımın, birbirinden küçük set veya eşiklerle ayrılmış birbirini k ...
breakthrough curve :
Yeraltı suyu akımı içindeki bir enjeksiyon noktasının mansabında ...
brightness :
Bir alanın daha az veya daha fazla ışık yaymasıyla bağlantılı gör ...
brine :
Genellikle deniz suyunun donması veya buharlaşması ile meydana ge ...
broad-crested weir :
Akım yönündeki eşik genişliği eşik üzerinde kritik akım oluşturac ...
brook :
Çoğu zaman sürekli ve bir dereceye kadar türbülanslı akıma sahip ...
bubble gauge; bubble gage (A) :
Su seviyesini ölçmek için gazlı bir sistem kullanan eşel.
bulk density of soil :
Fırın kurusu bir toprak kütlesinin birim brüt hacminin (gözenek b ...
buoyancy :
Kısmen veya tamamen suya batmış bir cisim üzerine su tarafından u ...
buried streambed :
Volkanik veya alüvyal tortuların altında gömülü bulunan akarsu ya ...
bypass channel :
Su akımının, bir bölgenin membaındaki bir noktadan mansaptaki bir ...
cableway :
Bir akarsuyun üzerinden geçen ve akarsuyun iki sahili arasında ge ...
calibration :
Ölçümü yapılacak nicelik ile bu niceliğin ölçümünü yapan alet, ay ...
calibration tank :
Durgun su içeren ve içerisinde bilinen bir hızla hareket ettirile ...
calving :
Bir buz duvarı, buz cephesi veya buzuldan bir buz kütlesinin kırı ...
canal :
Genellikle düzgün bir en kesiti bulunan insan yapımı açık su yata ...
canyon :
Genel olarak tabanında bir akarsu bulunan dik eğimli derin vadi.
capacity :
1) Bir rezervuarın alabileceği maksimum su hacmi. 2) Herhangi bir ...
capillarity :
Özellikle gaz, sıvı ve katı arayüzlerinin karşı karşıya geldiği k ...
capillary action :
Kılcallıktan kaynaklanan etki, örneğin yerçekimine rağmen toprakt ...
capillary conductivity :
Geçirgen bir ortamın birim kılcal potansiyel farkı altında gkılca ...
capillary diffusion (of water) :
Gözenekli bir ortamda suyun kılcallık yoluyla hareket etmesi.
capillary fringe :
Su tablasının hemen üzerinde yeralan ve bütün boşlukları suyla do ...
capillary hysteresis :
Toprağın ıslanma ve kuruma eğrilerinin farklı olması olgusu.
capillary interstice :
Suyu yerçekimine rağmen bir su tablasının üzerinde tutmaya yetece ...
capillary potential :
Serbest su yüzeyindeki birim ağırlıktaki su kütlesini serbest su ...
capillary pressure :
Kıvrımlı bir hava/su arayüzü üzerinde oluşan basınç farkı.
capillary rise :
1) Bir sıvı içerisine daldırılmış kılcal bir borudaki sıvının bor ...
capillary suction :
Atmosferik basınçtan düşük bir basınç altındaki bir sıvının emile ...
capillary water :
Toprakta su tablasının üzerinde kılcallık yoluyla tutulan su; hig ...
capillary-tube model :
Paralel olarak yerleştirilmiş bir grup tüp yardımıyla suyun topra ...
capture :
Genellikle bir akarsuyun membaında kısmında yer alan su akımının ...
carbonate hardness :
Çözünmüş kalsiyum ve magnezyum bikarbonatların varlığından kaynak ...
carryover storage :
Kurak yıllarda ortaya çıkan açığı kapamak üzere yağışlı yıllarda ...
cascade :
Küçük şelale veya küçük düşülerden oluşan bir dizinin elemanı.
catabolism :
Canlı maddenin ayrışması.
cataract :
Büyük şelale
celerity :
Bir dalganın yayılma hızı.
channel :
Nehir yatağının, içerisinde esas akımın yer aldığı en derin kısmı ...
channel detention :
Taşkın dönemleri boyunca akarsu yataklarında geçici olarak depola ...
channel flow :
Doğal veya yapay bir kanalda (su yolunda) serbest yüzeyli su akım ...
channel precipitation :
Bir akarsu yatağı içerisindeki suyun yüzeyine düşen yağış.
channel scour :
Bir akarsu yatağının aşınması.
channel storage :
Bir akarsu yatağında depolanan su hacmi.
chemical oxygen demand (COD) :
Bir su örneği belirli koşullar altında belirli bir oksidantla mua ...
climate :
Belirli bir alanda, o alanın meteorolojik unsurlarının uzun dönem ...
climatic change :
Bir bölgenin ikliminde ele alınan iki dönem arasında gözlenen bel ...
climatic region :
Özel kriterlere göre nispeten uniform bir iklime sahip bölge.
climatic year :
Meteorolojik verilerin daha anlamlı bir şekilde karşılaştırılmala ...
climatological station :
Klimatolojik verilerin elde edildiği istasyon.
climatological station for hydrological purposes :
Hidrolojik gereksinimleri karşılamak için mevcut klimatolojik ist ...
clogging :
Yüzeyde veya geçirimli gözenekli bir ortamın (örneğin toprağın) g ...
closed lake :
Genellikle arid bir bölgede bulunan ve suyunu sadece buharlaşma v ...
cloud seeding :
Bulutun yapısının değiştirilmesi, dağılma veya yağışa neden olmas ...