eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
DSİ Hidroloji Terimleri Sözlüğü: İngilizce Terimler (İ - 1)
Türkçe Terimler
İngilizce Terimler
Almanca Terimler
Fransızca Terimler
#
A
B
C
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
P
Q
R
S
T
U
V
W
X
Y
Z
DSİ Hidroloji Terimleri Sözlüğü İçerisinde Arama
DSİ Hidroloji Terimleri Sözlüğü (İ - 1. Sayfa)
ice
:
Suyun katı formu
ice age
:
Dünyanın birçok bölgesinin yoğun buz tabakaları (kıtasal buzullar
...
ice break-up
:
Bir buz örtüsünün ayrışması
ice cap
:
Genellikle yüksek bir alanı kaplayan kubbe şeklindeki buzul.
ice cover
:
Göl veya nehir gibi açık bir su yüzeyindeki buz.
ice drift
:
Göl ve rezervuarlardaki buzlanmış alanların veya buz kütlelerinin
...
ice forecast
:
Belirli bir dönem ve belirli bir yöre için buzlanmayla ilgili ola
...
ice jam
:
Bir nehirde belirli bir noktada su akımını kısıtlayan buz birikim
...
ice laying
:
Buz örtüsünün kalma süresi.
ice pellets
:
Küresel veya düzensiz şekilde, nadiren koni biçiminde olan, 5 mm
...
ice reef
:
Bir buz tabakasında basınçla oluşan sırt.
ice regime phase
:
Nehir, göl ve rezervuarlardaki buz rejiminin belirli bir durumu.
...
ice run
:
Buz veya suyla karışık buzun akarsu etkisiyle hareket etmesi.
iceberg
:
Bir buzuldan veya buz rafı formasyonundan kırılarak ayrılmış, den
...
image
:
Bir nesnenin optik, elektro-optik, optik-mekanik veya elektronik
...
image enhancement
:
Bazı görüntü özelliklerinin daha kolay seçilebilmesi için görüntü
...
imbibition
:
Gözenekli bir ortamda ıslatmayan bir sıvının yerini ıslatan bir s
...
impervious
:
Yüzeyaltı sularında bulunan statik basınç altındaki suyun gözle g
...
impervious boundary
:
Bir akım ortamında, büyük ölçüde azalan geçirimlilik nedeniyle ke
...
impoundment
:
Bir barajda olduğu gibi su toplanarak oluşturulmuş su kütlesi.
inbank capacity
:
Bir su yatağında banketleri aşmadan taşınan debi.
incised river
:
Yatağını vadi tabanı içerisinde oyarak açmış nehir.
inclined gauge; inclined gage (A)
:
Düşey yükseklikleri gösterecek şekilde işaretlenmiş eğimli eşel.
index of determination
:
Determinasyon katsayısının birden çıkarılmasıyla bulunan indeks.
induced recharge
:
Bir akarsuyun veya yüzeysel bir su kütlesinin yakınında bulunan b
...
infiltration
:
Suyun toprak yüzeyinden geçerek gözenekli bir ortama girmesi.
infiltration capacity
:
Belirli koşullar altında belirli bir toprağın birim alandan suyu
...
infiltration coefficient
:
İnfiltrasyonun yağışa oranı.
infiltration gallery
:
Bir aküferin içerisine kazılmış, cazibeyle gelen yeraltı suyunu t
...
infiltration index
:
Yağışın şiddet-süre ilişkisini gösteren bir grafikte üzerinde kal
...
infiltration routing
:
Doygun olmayan bir yatakta, ıslanma cephesinin adım adım hareketi
...
infiltration well
:
Doymamış bölgeye açılmış olan besleme kuyusu; bu özelliğiyle enje
...
infiltrometer
:
İnfiltrasyon hızını ölçen aygıt.
inflow
:
Suyun bir akarsu, göl, rezervuar, depolama yapısı, havza, aküfer
...
influent seepage
:
Yer üstünden yerçekimi etkisiyle suyun toprağın havalanma bölgesi
...
initial gradient
:
Toprakta akımın gerçekleşmeye başladığı minimum hidrolik eğim değ
...
initial rainfall
:
Bir sağnağın başlangıcında, yüzey (çöküntü) depolamaları tamamen
...
injection tank
:
Çözelti ile akım ölçülmesinde ana çözelti konsantrasyonundan sabi
...
injection well
:
Bir aküferin içerisine çakılmış olan ve suyun doğrudan aküfere en
...
inland ice sheet
:
Dikkate değer kalınlıkta olup geniş bir alanı kaplayan buz ve kar
...
inlet
:
1) İçerisinden su akabilen herhangi bir yapının memba ucu. 2) Kay
...
insolation
:
Birim yatay alan üzerine gelen dolaysız güneş radyasyonu miktarı.
instantaneous unit hydrograph
:
Sonsuz küçüklükte bir zaman süresi içerisinde bir drenaj havzasın
...
instream use
:
Akarsu yatağı içerisinde gerçekleşen su kullanımı. Nehir akışının
...
insulated stream
:
Tünemiş olan veya olmayan, yeraltı suyu açısından doymuş bölgedek
...
intake
:
Amacı membada tesis edilen bir giriş yapısının kullanılmasıyla su
...
intake area
:
Doğrudan doğruya veya bir yüzey akışının ardından oluşan infiltra
...
integration method
:
Bir aletin düşey bir hattın tüm derinliği boyunca sabit bir hızda
...
intensity-duration-frequency curve
:
Belirli bir yörede yağış sürelerine bağlı olarak yağış miktar ola
...
interception
:
1) Yağışın vejetasyon (bitki örtüsü ve artıkları) tarafından yaka
...
interflow
:
1) Yağışın, su tablasına erişmeden yüzeyaltı akışı şeklinde akars
...
intermediate belt of soil moisture
:
Doymamış toprak bölgesinin, kök bölgesi alt sınırından kapiler bö
...
intermittent spring
:
Sadece belirli dönemlerde su veren, diğer dönemlerde kuruyan kayn
...
intermittent stream
:
Sadece yağışın veya kuru bir kaynağın akmaya başlamasının hemen a
...
interrupted stream
:
Birbirini izleyen sürekli ve süreksiz bölümleri olan akarsu.
interstitial velocity
:
Suyun gözenekler içerisindeki ve bir gözenekli ortamdan diğer bir
...
intertropical convergence zone (ITCZ)
:
Kuzey ve güney yarıküreleri alize rüzgarlarının birbirleriyle kar
...
intrinsic permeability
:
Gözenekli bir ortamın, yerçekimi ve basıncın birlikte etkisi altı
...
intumescence
:
Bir akarsu veya gölde su yüzeyinde görülen geçici ve hareketli şi
...
invert
:
Bir kanal veya hidrolik yapı en kesitinin en düşük bölümü.
inverted capacity
:
Bir beslenme kuyusunun kendisine verilen suyu aşağı katmanlara bo
...
irrigation
:
Tarımsal amaçlarla arazilere yapay olarak su verilmesi.
irrigation requirement
:
Optimal bitkisel üretim için yağış dışında gerekli olan su miktar
...
isobath
:
Su tablası üzerindeki yeryüzeyine eşit uzaklıkta noktaları birleş
...
isochrone map
:
Üzerinde, bir zaman çizgisinden başlayarak, suyun sistemin çıkış
...
isogram
:
Bir harita veya kroki üzerinde hidrolojik veya meteorolojik bir e
...
isohaline
:
Yeraltı suyu veya yüzey su kütlelerinde tuzluluk içeriği eşit ola
...
isohyet
:
Belirli bir dönemde yağış miktarları aynı olan noktaları birleşti
...
isolated porosity
:
Birbirleriyle bağlantısı olmayan çatlakları bulunan kaya veya top
...
isonival
:
Eşit kar derinlikleri eğrisi.
isopach
:
1) Belirli bir jeolojik birimin eşit kalınlıkta olduğu noktaları
...
isopiestic line (or surface)
:
Eşit piyezometrik yüke sahip noktaları birleştiren çizgi (veya yü
...
isopleth
:
İki değişkenli bir fonksiyonun eşit değerlerini birleştiren çizgi
...
isopluvial
:
Belirli süre ve yinelenmeli bir yağışa ait isopletler.
isotherm
:
Eşit sıcaklıktaki noktaları birleştiren çizgi veya yüzey.
isotopic tracer
:
Suda mevcut elementlerden birinin izotopu olan yapay (suya eklenm
...
isotropy
:
Bütün yönlerde aynı özelliklere sahip bir ortamın durumu.
isovel
:
Bir su yolu en kesitinde eşit hızları gösteren noktaları birleşti
...