eng

Atasözleri Sözlüğü (T)

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
T - 1. Sayfa
tabak sevdiği deriyi taştan taşa (yerden yere) çalar :
birinin yakınlarına gösterdiği sert davranış onun iyiliği içindir ...
takke düştü, kel göründü :
bir ayıbı örten şey ortadan kalktığı zaman gerçek ortaya çıkar.
talihsiz hacıyı Araf'ta yılan sokar :
amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ...
talihsiz hacıyı deve üstünde yılan sokar :
amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ...
tamah olmasa, müflis acından ölmez :
elinde avucunda bir şey bulunmamakla birlikte küçük kazançları be ...
tamah varken müflis acından ölür :
elinde avucunda bir şey bulunmamakla birlikte küçük kazançları be ...
tan yeri ağarınca hırsızın gözü kararır :
kirli işler yaparak çıkar sağlayan kişi, buna elverişli olan duru ...
tarlada çayırda, bağ bayırda :
her şey kendisi için en elverişli ortamda gelişir, verimli duruma ...
tarlada izi olmayanın harmanda sözü (yüzü) olmaz :
kendini işe vermeyenden, bir iş üretmeyenden hayır gelmez.
tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın :
çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; ...
tarlanın taşlısı, karının (kadının) saçlısı :
kadının saçlı olanı ile tarlanın taşlı olanı makbuldür.
tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün (ineğin) başlısı :
kadının saçlı olanı ile tarlanın taşlı olanı makbuldür.
tarlayı düz al, kadını kız al :
tarla alacak kimse bayırdan, engebeli yerden değil düz yerden alm ...
tarlayı koçan zapt etmez, saban zapt eder :
elinizde tarlanın tapusunun olması o tarlaya sahip olduğunuzu gös ...
tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden :
tarlanın taşlı olanı, evlenilecek kızın kardeşli olanı halk arası ...
tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı :
tarlanın taşlı olanı, evlenilecek kızın kardeşli olanı halk arası ...
taş altında olmasın da dağ ardında olsun :
uzakta olan sevdiklerimize günün birinde kavuşabiliriz yeter ki y ...
taş düştüğü yerde ağırdır (kalır) :
kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır.
taş ne kadar ıslanırsa, deli o kadar uslanır :
her nesnenin, her kişinin değiştirilemeyen bir özelliği vardır.
taş taş üstünde olur, ev ev üstünde olmaz :
aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar ...
taş yerinde ağırdır :
kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır.
taşa çıkan keçinin ağaca çıkan oğlağı olur :
çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.
taşıma su ile değirmen dönmez :
işi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küç ...
Tatar'ın kılavuza ihtiyacı yok (-tur) :
yolunu, ne yapacağını bilen kimseye başkasının yardımı gerekmez.
tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır :
gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
tatlı söz can azığı, acı söz baş kazığı :
gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
tatlı söz dinletir, tatsız söz esnetir :
güzel bir konuşmayı dinlemeyi herkes sever, sıkıcı bir konuşma di ...
tatlı tatlı yemenin acı acı geğirmesi olur :
sonunu düşünmeden hoşlandığı şeyleri yapan kişi bir süre sonra bu ...
tatsız aşa su neylesin, akılsız başa söz neylesin :
işe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş oldu ...
tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış :
önemsiz kişi, önemli kişiye küsse önemli kişinin umurunda bile ol ...
tavuk kaza bakarsa kıçı yırtılır :
başkalarından geri kalmamak için gücünü aşan işlere girişenler bü ...
tavuk kaza bakmış da kıçını yırtmış :
başkalarından geri kalmamak için gücünü aşan işlere girişenler bü ...
tay yetişmedikçe ata paha biçilmez :
iş gören bir şeyin yerine yenisi alınmadığı sürece eskisinin değe ...
tayfanın akıllısı, geminin dümeninden uzak durur :
akıllı işçi, beceremeyeceği yönetim işine el atmaz.
taze bardağın suyu soğuk olur :
hayatına giren yeni şeyler, yeni dostlar kişiye hoş görünür.
tazı o tazı ama çulu değişmiş :
1) tanıdığımız sıradan kişi işbaşına geçmiş; 2) giyim kuşamını dü ...
tebdilimekânda ferahlık vardır :
sağlık veya görev değişikliği nedeniyle bir yerden başka bir yere ...
tek elin nesi var, iki elin sesi var :
başarıya ulaşmak için birlik olmak gerek.
tek kanatla kuş uçmaz :
gereken koşullarla donanıp güçlenmeyen kişi amacına ulaşamaz.
tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur :
sonucu kötü çıktıktan sonra bir davranış üzerine akıl öğreten çok ...
tekkeyi bekleyen çorbayı içer :
bir şeyi elde etmek için bazı sıkıntılara katlanmak gerekir.
tembele dediler 'kapını ört', dedi 'yel eser örter' :
tembel, kapısının örtülmesini bile rüzgârdan bekler.
tembele iş buyur, sana akıl öğretsin :
tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ...
temiz iş altı ayda çıkar :
doğru dürüst yapılması istenen iş uzun zaman ister.
temsilde hata olmaz :
yeri geldiği zaman çirkin, kaba bir benzetme ile anlatıma daha et ...
tencere demiş 'dibim altın', kaşık (kepçe) demiş 'ben neredeyim?' :
içyüzünü iyi bilen kimseye karşı, kusurlarını gizlemeye çalışan v ...
tencere dibin kara, seninki benden kara :
kötülük, kusur yönünden sen, benden daha betersin.
tencere tava, herkeste bir hava :
herkes kendi bildiği gibi davranıyor, ortada düşünce birliği kalm ...
tencere tencereye 'yüzün kara' demiş, çömlek utancından yere geçmiş :
kötülük, kusur yönünden sen, benden daha betersin.
tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş :
hoşa gitmeyen herhangi bir nitelik yönünden birbiriyle benzeşen i ...
terazi tartıyla, her şey vaktiyle :
her şeyin bir ölçüsü ve zamanı vardır.
terazi var, tartı var, her şeyin bir vakti var :
her şeyin bir ölçüsü ve zamanı vardır.
terlemeden para kazanılmaz, solumadan can verilmez :
hiçbir emek harcanmadan para kazanılması mümkün değildir.
terzi kendi söküğünü dikemez :
insanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine yapamazlar ...
terzinin işi kötü, ayıbını örten ütü :
kişi, olumsuz yanlarını gizlemeyi bilir.
terziye 'dinlen' demişler, ayağa kalkmış :
rahat görünen öyle işler vardır ki onunla uğraşanların dinlenmesi ...
terziye 'göç' demişler, 'iğnem başımda' (yanımda) demiş :
kendisine gerekli olan şeyler kolay taşınır olan kimsenin bir yer ...
testi kırılsa da kulpu elde kalır :
zarar da etse varlıklı bir kimse büsbütün yoksul kalmaz.
testiyi kıran da bir, suyu getiren de :
görevini iyi yapanla kötüye kullanan arasında bir fark gözetilmem ...
teşbihte hata olmaz (olmasın) :
yeri geldiği zaman çirkin, kaba bir benzetme ile anlatıma daha et ...
tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez) :
gereken tedbirleri aldıktan sonra daha fazla titizlik göstermeyip ...
teyze, ana yarısıdır :
teyze, bir kimseye annesi gibi sevgi, şefkat gösterir, onunla yak ...
tıngır elek tıngır saç, elim hamur karnım aç :
çalışmalarımla başkalarına yarar sağlıyorum ancak bundan kendim y ...
tırnağın varsa başını kaşı :
hiç kimse başkasından yardım beklememeli; kendisinin olanakları v ...
tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider :
bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz.
tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır :
bir kişi ne kadar farklı yerlerde yaşarsa yaşasın, ne kadar farkl ...
tilkiye 'tavuk kebabı yer misin?' demişler, 'adamın güleceğini getiriyorsunuz' demiş :
bir kimseye çok özlediği hâlde elde edemediği bir şeyi 'ister mis ...
tok açın hâlinden bilmez :
varlıklı olan, yoksulun ne denli sıkıntı içinde bulunduğunu bilme ...
tok ağırlaması (ağırlamak) güçtür (güç olur) :
karnı tok olanlara yemek beğendirmek kolay değildir.
tok iken yemek yiyen, mezarını dişiyle kazar :
tok karnına yemek yemek, sağlık için çok zararlıdır.
top otu beylikten olunca, güllesi Bağdat'a gider :
yararlandığı gereci bedava elde eden ve bol bol kullananla yarışı ...
topalla gezen, aksamak öğrenir :
kötü insanlarla düşüp kalkanlar, onlardan kötü huy kaparlar.
toprağı işleyen, ekmeği dişler :
işini yapması gerektiği biçimde yapan kişi, çalışmasının verimler ...
turpun sıkısından seyreği iyidir :
görüşmeyi, konuşmayı sıklaştırmamak doğrudur.
tutulmayan hırsız beyden büyüktür :
suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, böyle bir suç iş ...
tutulmayan uğru, beyden doğru :
suçu ispatlanamayan, yakayı ele vermeyen hırsız, böyle bir suç iş ...
tuz ekmek hakkını bilmeyen kör olur :
iyiliğini gördüğü, ekmeğini yediği kimseye karşı saygısızlık ve h ...
tüccar züğürtleyince eski defterleri karıştırır :
1) tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diy ...
tüccar züğürtleyince geçmiş defterleri yoklar :
1) tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diy ...
Türk karır, kılıcı karımaz :
Türk ihtiyarlığında bile genç gibi kılıç kullanır.