eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
DSİ Hidroloji Terimleri Sözlüğü: İngilizce Terimler (7)
Türkçe Terimler
İngilizce Terimler
Almanca Terimler
Fransızca Terimler
#
A
B
C
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
P
Q
R
S
T
U
V
W
X
Y
Z
DSİ Hidroloji Terimleri Sözlüğü İçerisinde Arama
DSİ Hidroloji Terimleri Sözlüğü (7. Sayfa)
hydrogen-ion concentration
:
Bir litrelik bir çözeltideki miliekivalan cinsinden hidrojen iyon
...
hydrogeochemistry
:
Doğal suların kimyasal bileşimi, geçirdikleri değişiklikler ve bu
...
hydrogeological boundary
:
Jeolojik materyallerde, bir aküferin geçirimli materyalinden beli
...
hydrogeology
:
Jeolojinin yeraltı suyu ve özellikle yeraltı suyunun oluşumu ile
...
hydrograph
:
Su seviyesi, debi, hız, sediment yükü vb gibi bazı hidrolojik ver
...
hydrographical degradation
:
Bir su toplama havzasının düz kısımlarında bulunan hidrolojik bir
...
hydrographical network
:
Belirli bir alanda yer alan nehirler, sürekli veya geçici diğer s
...
hydrography
:
Okyanuslar, denizler, akarsular, nehirler, göller, rezervuarlar v
...
hydrological advisory
:
Tehlikeli olarak nitelendirilen ve olması beklenen hidrolojik bir
...
hydrological cycle
:
Suyun atmosferden geçerek yere ulaşması ve yerden atmosfere geri
...
hydrological drought
:
Su yetersizliğine neden olacak düzeyde uzun süreli, normal akarsu
...
hydrological element
:
Su seviyesi (seviye), boşalım veya yağış gibi bazı hidrolojik olg
...
hydrological forecast
:
Belirli bir dönem ve belirli bir yöre için beklenen hidrolojik ko
...
hydrological forecasting
:
Hidrolojik karakteristiklerin zaman ve mekan içinde tahmini.
hydrological network
:
Hidrolojik rejimin incelenmesi için bilgi sağlayacak şekilde herh
...
hydrological observation
:
Su seviyesi, sarfiyat, su sıcaklığı vb gibi bir veya daha fazla h
...
hydrological observing station
:
Hidrolojik gözlemlerin veya hidrolojik amaçlarla yapılan klimatol
...
hydrological regime
:
Bir su kütlesinin karakteristikleri ve durumunda zaman ve mekan i
...
hydrological station for specific purposes
:
Hidrolojik olguların incelenmesi amacıyla özel bir elemanın veya
...
hydrological warning
:
Olması beklenen ve tehlikeli olarak nitelendirilen hidrolojik bir
...
hydrological year
:
Depolamadaki meydana gelen toplam değişim ve buna bağlı olarak de
...
hydrology
:
1) Yerkürede toprak yüzeylerinin altında ve üstünde bulunan sular
...
hydrolysis
:
Suyun bir reaktant olarak katıldığı ve elementler arasındaki bağı
...
hydrometeor
:
Atmosferden geçerek düşen veya atmosferde asılı olarak bulunan sı
...
hydrometeorology
:
Hidrolojik çevrimin atmosfer ve yeryüzü aşamalarının bu iki aşama
...
hydrometric station
:
Nehirler, göller veya rezervuarlardaki sularla ilgili olarak aşağ
...
hydrometry
:
Hidrolojide kullanılan yöntemler, teknikler ve aletleri de kapsay
...
hydrophyte
:
Normal olarak suda gelişen veya çok yüksek miktarda suya gereksin
...
Hydrosphere
:
Yeryüzünün su ve buzla kaplı kısmı.
hydrostatic pressure
:
1) Durgun haldeki su tarafından uygulanan izotropik basınç 2) Top
...
hyetograph
:
1) Yağışın zamana veya alana bağlı dağılımını gösteren harita vey
...
hygrometer
:
Çiğ noktasının belirlenmesi amacıyla atmosferdeki nispi nem mikta
...
hygroscopic coefficient
:
Belirli bir sıcaklıkta, su buharıyla doygun halde bulunan ve atmo
...
hygroscopic moisture
:
1) Atmosferik su buharıyla denge durumundaki toprakta havalanma b
...
hygroscopicity
:
Gözenekli bir ortamın atmosferik nemi absorbe etme kapasitesi.
hypolimnion
:
Tabakalı bir su kütlesinde termoklinin altındaki su. Yüzey etkile
...
hysteresis (in stage-discharge relation)
:
Bir akım gözlem istasyonunda su yüzeyi eğiminde oluşan değişiklik
...
International Hydrological Decade (IHD)
:
UNESCO tarafından Diğer BM örgütleriyle işbirliği içerisinde başl
...
ice
:
Suyun katı formu
ice age
:
Dünyanın birçok bölgesinin yoğun buz tabakaları (kıtasal buzullar
...
ice break-up
:
Bir buz örtüsünün ayrışması
ice cap
:
Genellikle yüksek bir alanı kaplayan kubbe şeklindeki buzul.
ice cover
:
Göl veya nehir gibi açık bir su yüzeyindeki buz.
ice drift
:
Göl ve rezervuarlardaki buzlanmış alanların veya buz kütlelerinin
...
ice forecast
:
Belirli bir dönem ve belirli bir yöre için buzlanmayla ilgili ola
...
ice jam
:
Bir nehirde belirli bir noktada su akımını kısıtlayan buz birikim
...
ice laying
:
Buz örtüsünün kalma süresi.
ice pellets
:
Küresel veya düzensiz şekilde, nadiren koni biçiminde olan, 5 mm
...
ice reef
:
Bir buz tabakasında basınçla oluşan sırt.
ice regime phase
:
Nehir, göl ve rezervuarlardaki buz rejiminin belirli bir durumu.
...
ice run
:
Buz veya suyla karışık buzun akarsu etkisiyle hareket etmesi.
iceberg
:
Bir buzuldan veya buz rafı formasyonundan kırılarak ayrılmış, den
...
image
:
Bir nesnenin optik, elektro-optik, optik-mekanik veya elektronik
...
image enhancement
:
Bazı görüntü özelliklerinin daha kolay seçilebilmesi için görüntü
...
imbibition
:
Gözenekli bir ortamda ıslatmayan bir sıvının yerini ıslatan bir s
...
impervious
:
Yüzeyaltı sularında bulunan statik basınç altındaki suyun gözle g
...
impervious boundary
:
Bir akım ortamında, büyük ölçüde azalan geçirimlilik nedeniyle ke
...
impoundment
:
Bir barajda olduğu gibi su toplanarak oluşturulmuş su kütlesi.
inbank capacity
:
Bir su yatağında banketleri aşmadan taşınan debi.
incised river
:
Yatağını vadi tabanı içerisinde oyarak açmış nehir.
inclined gauge; inclined gage (A)
:
Düşey yükseklikleri gösterecek şekilde işaretlenmiş eğimli eşel.
index of determination
:
Determinasyon katsayısının birden çıkarılmasıyla bulunan indeks.
induced recharge
:
Bir akarsuyun veya yüzeysel bir su kütlesinin yakınında bulunan b
...
infiltration
:
Suyun toprak yüzeyinden geçerek gözenekli bir ortama girmesi.
infiltration capacity
:
Belirli koşullar altında belirli bir toprağın birim alandan suyu
...
infiltration coefficient
:
İnfiltrasyonun yağışa oranı.
infiltration gallery
:
Bir aküferin içerisine kazılmış, cazibeyle gelen yeraltı suyunu t
...
infiltration index
:
Yağışın şiddet-süre ilişkisini gösteren bir grafikte üzerinde kal
...
infiltration routing
:
Doygun olmayan bir yatakta, ıslanma cephesinin adım adım hareketi
...
infiltration well
:
Doymamış bölgeye açılmış olan besleme kuyusu; bu özelliğiyle enje
...
infiltrometer
:
İnfiltrasyon hızını ölçen aygıt.
inflow
:
Suyun bir akarsu, göl, rezervuar, depolama yapısı, havza, aküfer
...
influent seepage
:
Yer üstünden yerçekimi etkisiyle suyun toprağın havalanma bölgesi
...
initial gradient
:
Toprakta akımın gerçekleşmeye başladığı minimum hidrolik eğim değ
...
initial rainfall
:
Bir sağnağın başlangıcında, yüzey (çöküntü) depolamaları tamamen
...
injection tank
:
Çözelti ile akım ölçülmesinde ana çözelti konsantrasyonundan sabi
...
injection well
:
Bir aküferin içerisine çakılmış olan ve suyun doğrudan aküfere en
...
inland ice sheet
:
Dikkate değer kalınlıkta olup geniş bir alanı kaplayan buz ve kar
...
inlet
:
1) İçerisinden su akabilen herhangi bir yapının memba ucu. 2) Kay
...
insolation
:
Birim yatay alan üzerine gelen dolaysız güneş radyasyonu miktarı.
instantaneous unit hydrograph
:
Sonsuz küçüklükte bir zaman süresi içerisinde bir drenaj havzasın
...
instream use
:
Akarsu yatağı içerisinde gerçekleşen su kullanımı. Nehir akışının
...
insulated stream
:
Tünemiş olan veya olmayan, yeraltı suyu açısından doymuş bölgedek
...
intake
:
Amacı membada tesis edilen bir giriş yapısının kullanılmasıyla su
...
intake area
:
Doğrudan doğruya veya bir yüzey akışının ardından oluşan infiltra
...
integration method
:
Bir aletin düşey bir hattın tüm derinliği boyunca sabit bir hızda
...
intensity-duration-frequency curve
:
Belirli bir yörede yağış sürelerine bağlı olarak yağış miktar ola
...
interception
:
1) Yağışın vejetasyon (bitki örtüsü ve artıkları) tarafından yaka
...
interflow
:
1) Yağışın, su tablasına erişmeden yüzeyaltı akışı şeklinde akars
...
intermediate belt of soil moisture
:
Doymamış toprak bölgesinin, kök bölgesi alt sınırından kapiler bö
...
intermittent spring
:
Sadece belirli dönemlerde su veren, diğer dönemlerde kuruyan kayn
...
intermittent stream
:
Sadece yağışın veya kuru bir kaynağın akmaya başlamasının hemen a
...
interrupted stream
:
Birbirini izleyen sürekli ve süreksiz bölümleri olan akarsu.
interstitial velocity
:
Suyun gözenekler içerisindeki ve bir gözenekli ortamdan diğer bir
...
intertropical convergence zone (ITCZ)
:
Kuzey ve güney yarıküreleri alize rüzgarlarının birbirleriyle kar
...
intrinsic permeability
:
Gözenekli bir ortamın, yerçekimi ve basıncın birlikte etkisi altı
...
intumescence
:
Bir akarsu veya gölde su yüzeyinde görülen geçici ve hareketli şi
...
invert
:
Bir kanal veya hidrolik yapı en kesitinin en düşük bölümü.
inverted capacity
:
Bir beslenme kuyusunun kendisine verilen suyu aşağı katmanlara bo
...
irrigation
:
Tarımsal amaçlarla arazilere yapay olarak su verilmesi.