eng

Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
1. Sayfa
abartılı oynamak :
Bir rolü, gerektiğinden aşırı ses ve hareketle oynamak.
acem :
Türk gölge oyunu ile ortaoyunu'nda izlenen Azerbaycan'dan ya da İ ...
acı çekme oyunu :
Ortaçağ'da ortaya çıkmış, insanın yaratılışından «son yargı»ya de ...
acıklı :
1. Dar anlamıyla tiyatroda, tragedyanın belirleyici yanı, temel ö ...
acıklı güldürü :
Tragedya ile komedya özelliklerinin bireşiminden ortaya çıkmış oy ...
acıklı opera :
Konusu acıklı, sonu kötü biten opera türü.
acıklı oyun :
1. Eski konumuyla içinde müzikli geçişleri olan, konuşma örgüsü e ...
acıma ve korku :
Aristoteles'in Poetika'sında, tragedya kahramanının başına gelenl ...
açık dağıtıcı ışıldak :
Merceksiz, içinde birden fazla ampul bulunan ve geniş bir alanı a ...
açık duruş :
Klasik balede dansçının sağ ayak önde, sol omuz öne doğru ve kafa ...
açık sahne :
Bazı klasik oyunlardaki ve baletteki kalabalıkları sahne üzerinde ...
açıkhava tiyatrosu :
Üstü ve çevresi kapalı olmayan tiyatro yapısı. Yaz aylarında ya d ...
Açıklama :
Meddahın öyküsüne başlamadan önce uyaklı ya da düzyazı olarak öyk ...
açılır-kapanır yer ışıkları :
Çerçeve sahnenin önünde, kullanılmadıkları zaman taban içine kaya ...
açılmak :
Oyuncunun (gövdesini seyirciye doğru döndürmesi.
ad spectatores :
Rol dışı seyirciye yöneliş. Flautus'un komedyalarında gülünçlüğü ...
adım :
Dans adımı.
adım kaydırma :
Genellikle sıçrama ve atlamalardan önce beşinci duruşla başlar. B ...
adımlı atlama :
Ağırlığın bir ayaktan öbürüne geçirilerek yapılan atlama. Bu atla ...
agon :
1. Antik Yunan komedyasında düşünceleri birbirine karşıt olan iki ...
ağaçlık :
(Dekorun üst kesimi ağaç dalları ve yeşillik kaplı olduğunda kull ...
ağırlık :
Dekorları tutan askıları istenilen yükseklikte tutmaya yarayan ne ...
ağırlık rayı :
Askıları gerekli yükseklikte tutmaya yarayan karşıtdenge ağırlıkl ...
ağırlıklar :
Bir sirkte zorlu kişilerin kaldırdıkları çeşitli büyüklükte ve bi ...
ağız değneği :
Dişlerle tutulacak ve ağız üzerine konulacak yeri bulunan özel ol ...
ağız mızıkası :
Soytarıların kullandığı daha çok pan flütüne benzeyen bir mızıka.
ahırcıbaşı :
Hayvanların bakımından sorumlu baş kişi.
ak arap :
Türk gölge ve ortaoyununda Orta Doğu ülkelerine Mezopotamya bölge ...
ak bale :
Klasik biçimde oynanan, dansçıların ak, kısa etekler giydiği dans ...
akım :
Elektriğin bir yöne akışı.
akım açık :
1. Elektrik akanının geçmekte olduğunu belirtir deyim. 2. Elektri ...
akım kesici :
Elektriğin özdenetimli olarak kesilmesini sağlayan düzen.
akım kesmek :
Elektrik akımını kesmek.
akım vermek :
Elektrik akımını açmak.
akımı kapama :
Elektrik akımını kapama.
akış çalışması :
Bir oyunun seyirci önüne çıkarılmadan önceki son evresini kapsaya ...
akkor ışık :
Madensel bir tel parçasının ışık saçacak aklığa gelinceye dek ısı ...
akkor ışıtaç :
Yaklaşık olarak 1800 santigrat derecelerde ışık saçacak aklığa de ...
akrobat :
Önceleri cambaz için kullanılırken, sonradan gövdesel esnekliğe v ...
akrobatik atlama :
Yapılması zor olan bir atlama biçimi.
akrobatik soytarı :
Akrobasi hareketlerindeki ustalığını gösterirken seyirciyi güldür ...
aksak adım :
Dansçının beşinci duruşla başlayıp bir bacağını kaydırarak kırk b ...
aksama aydınlatması :
Olağan ışık çevriminde bir aksama olduğunda kendiliğinden çalışan ...
akyüzlü soytarı :
Suratını ak boyayan klasik soytarı tipi. Giysisi altın pulludur.
alan çiti :
Yırtıcı hayvanlarla yapılan gösteriler sırasında, gösteri alanı i ...
alan girişi :
Sanatçıların girdiği ve hazırlıkların yapıldığı, oyun alanına gir ...
alan görevlisi :
Alanın temizliğini yapan ve alanı düzenleyen kişi.
alan perdesi :
Gerekli olduğu yerlerde kullanılan gösteri perdesi.
alan sorumlusu :
Gösteri alanının düzeninden ve temizliğinden sorumlu kişi.
alan tiyatrosu :
Açık havada, bir alan üzerine kurulmuş tiyatro.
aleksandrin dizesi :
Ortaçağ'da Büyük İskender'le ilgili koşukla yazılan destanların ö ...
alevyiyen :
Ağzındaki özel bir karışım yoluyla alev çıkaran ya da alev alev y ...
alınlık :
Sahne çerçevesinin üst parçası.
alıştırma :
Bale sanatçılarının gerekli düzeyi elde edebilmek için sürekli ol ...
alkış :
İnsanın yaşamı yararına yapılmış olan olumlu bir işi, eylemi ya d ...
alkışçı :
Bazı tecimsel tiyatrolarda, oynanan oyunu seyirciye onaylatmakta ...
allegro :
1. Doğaçlama tiyatrosundaki müzikte çabuk hareketler. 2. Müzikte ...
alman perdesi :
Yukan doğru yükselerek açılan tiyatro perdesine verilen ad.
alt ışık dizgesi :
Sahne tabanını ön kesimde boydan boya kaplayan, bir kutu içinde t ...
alt ızgara :
Sahne makaralarının ve mekanik düzenin bulunduğu sahne tavanındak ...
alt özel bölme :
Tiyatronun taban katında seyir yerlerinin biraz üstünde kalan loc ...
alt sahne :
Asıl sahnenin altında bulunan ve çoğu kez çalışmalarda kullanılan ...
alt sahne aygıtları :
Büyük tiyatrolarda, sahne altında bulunan ve iner-çıkarlı, döner, ...
altı karış :
Türk gölge oyunu'nda cücelere verilen ad. Bunların uzun bir soyta ...
altın çağ :
Doruğunu Aydınlanma Çağı'nda bulan ön altıncı yüzyıl ortalarından ...
altında :
Sahnenin seyirciye yakın kesimi. bk. sahne aşağısı.
alto :
Pes uzamda kalın kadın sesi.
alttan ışıklama :
Özel etki yaratmada kullanılan ve aşağıdan yukarıya doğru verilen ...
alttan yönetilen kukla :
Sahnenin altından yönetilen kukla türü. Örnek : El kuklası.
ana akım kesici :
Tüm akımların toplandığı ve gönderildiği konsol.
ana çadır :
Seyircilerin bulunduğu ve gösterilerin düzenlendiği büyük çadır.
ana çevirgeç :
Tiyatro sahnesindeki uzaktan denetimli tüm aygıtları ve tüm ışıkl ...
ana dağıtım odası :
Kent elektriğinin girdiği ve tiyatro yapısının tüm elektrik çevri ...
ana giriş :
Seyir yerine büyük giriş kapısı.
ana kablo :
Tiyatro sahnesinin ve seyir yerinin tüm ışıklarını besleyen, yüks ...
ana makara :
Sahnede askı halatlarının toplandığı ana makara.
ana olay dizisi :
Oyunun asal dokusunu kuran ana olayın gelişimi.
ana perde :
Sahneyi salona açan ve kapayan büyük perde.
ana priz :
Sahnede bulunan, yüksek dirençli büyük priz.
ana sahne :
Gösterinin düzenlendiği sahne.
anahtar vermek :
(Doğaçlama) Türk doğaçlama tiyatrosunda komiğe nükte yapması içi ...
anaparacı :
Bir tiyatronun çalışması ya da oynanacak oyun için para koyan kiş ...
anapiyesmata :
Antik Yunan tiyatrosunda ruhları yeryüzüne getiren, elle hareket ...
anlam karşıtlığı :
Karşıt anlamlı sözcüklerin bilerek bir araya getirilmesi
anlamsızlık tiyatrosu :
İnsanın doğaya ve yaşama olan giderek artan uymusuzluğunu, doğada ...
anlatı :
Anlatılacak şey.
anlatıcı :
1. Ortaçağ'da oyun sırasında az da olsa anlatan, özet ve yorum ya ...
anlatım aracı :
Bir şeyi anlatmada kullanılan simge niteliğinde bir nesne.
anlatım dansı :
Bir konuyu ya da ilişkiyi gösteren dans.
anma türküsü :
Âşık gösterisinin başlangıç bölümünün son türküsüdür âşık, burada ...
antik komedya :
İ Ö 486 yılında başlayan ve aşağı yukarı İ Ö 200 yılına kadar sür ...
antik tiyatro :
Eski Yunan ve Latin tiyatroları için kullanılan terim.
antik tragedya :
İÖ VI. yüzyılda Yunanlı Thespis ile başlıyan ve İS I. yüzyılda La ...
antik yunan tiyatrosu :
İÖ VI. yüzyıldan, İÖ II. yüzyıla dek uzanan bir süreç içindeki es ...
antitiyatro :
Kabul edilmiş ve bilinen tiyatro kurallarının her yönden dışına ç ...
apar :
1. Oyuncunun rol gereği seyircilerin duyacağı biçimde, ama öbür o ...
apollon :
Yunan mitologyasında ışığın ve usun Tanrısı. Diyonizos coşkuyu, A ...
Aptal :
Türk kukla oyununda dalkavuk tipi.
Ara :
Tiyatro gösterisi sırasında seyircilerin dinlenmesi için verilen ...
ara dansı :
Bir büyük oyunun bölüm aralarında sunulan kısa bir skeç ya da dan ...