eng

DSİ Hidroloji Terimleri Sözlüğü: İngilizce Terimler (F)

A B C D E F G H I İ J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z
F Harfi 1. Sayfa
fall :
(4) Bir akarsu üzerindeki bir noktada belirli bir sürede su seviy ...
fall velocity :
Su, hava veya havadaki yağmur damlaları içerisindeki düşen katı p ...
falling limb :
Bir hidrografta debinin pik noktadan aşağıya düşmekte olduğu kısı ...
fallout :
Özellikle radyoaktif malzemenin atmosferden gelerek birikmesi.
fall-stage-discharge relation :
Açık bir kanalda değişik kabarma eğrileri etkisi altında su yüzey ...
false colour picture; false color picture (A) :
Belirli nesne ve materyallerin daha iyi seçilebilmesi için renkle ...
fast ice :
kalınlığa erişebilen deniz buzu.
fault spring :
Derinde bulunan ve bir çatlaktan yükselen yeraltı suyu ile beslen ...
fetch :
İçinde rüzgar tarafından okyanus, göl ve rezervuar dalgaları oluş ...
field :
İçerisindeki her noktanın bir skalar(örneğin basınç), vektör(örne ...
field capacity :
Yerçekimi suyu uzaklaştıktan sonra toprakta kalan su miktarı.
Filtration :
Bir sıvının, içerisinde bulunan askı maddeleri veya kolloidal mad ...
Fines :
Bir kaya veya topraktaki kil ve silt parçaları
fingering :
Akım dengesizliği nedeniyle oluşan (parmaklar şeklindeki) düzensi ...
firm yield :
Bir rezervuarın ömrü boyunca garanti edilebilen minimum verim.
firn (snow) :
Erime ve yeniden donma veya süblimasyon ve kristalleşme gibi çeşi ...
firn line :
Bir buzulun erime alanını birikme alanından ayıran sınır.
fissure spring :
Geniş çatlak veya kırıktan çıkan kaynak.
fissured rock model :
Topraktaki akışı birbirinden eşit uzaklıkta çatlakları bulunan pa ...
five-point method :
H derinliğindeki bir akarsudaki düşey kesitteki ortalama hızın su ...
flash flood :
Nispeten yüksek bir pik debisi olan kısa süreli taşkın.
flashy stream :
Ani taşkınları taşımak durumunda kalan akarsu.
flat-V weir :
Uzunluğuna profili üçgen veya başka bir şekilde olan geniş tabanl ...
float :
Destekli, kısmen veya tamamen suya batırılmış, düşey hareketiyle ...
float gauge; float gage (A) :
Esas olarak suyun yüzeyinde hareket eden, suyla birlikte yükselip ...
floating pan :
Bir su kütlesi üzerinde yüzen buharlaşma tavası.
flood :
(1) Bir akarsudaki su seviyesinin genellikle kısa bir sürede pik ...
flood channel :
(1) Taşkın sularını taşıyan kanal. (2) Yüksek akım dönemlerinde s ...
flood control :
Arazilerin taşkından korunması veya taşkının neden olacağı zararl ...
flood control reservoir :
Taşkın sularının geçici olarak depolanması ve mansaptaki kanal ko ...
flood control works :
Bir akarsuyun belirli bir yatakla sınırlandırılması veya planlanm ...
flood crest :
Bir kanaldaki taşkın sırasında su seviyesinin eriştiği en yüksek ...
flood forecasting :
Bir akarsu yatağı üzerinde belirlenen bir noktada yağıştan ve/vey ...
flood frequency :
Belirli bir debi veya seviyenin üzerindeki bir taşkının belirli s ...
flood marks :
Bir yapının veya nesnelerin üzerinde kalmış olup taşkınların eriş ...
Flood plain :
Bir akarsu boyunca uzanan ve sadece akarsudaki akım yatağın su ta ...
flood probability :
Belirli bir yılda, belirli bir seviye veya debiye eşit veya bu se ...
flood proofing :
Taşkın riski olan bir alanda taşkın zararını önlemek için kullanı ...
flood routing :
Bir nehir kolundan veya bir rezervuardan geçen bir taşkın dalgası ...
flood warning :
Belirli bir istasyon veya belirli bir nehir havzasında yakın bir ...
flood wave :
Bir yağış dönemi, kar erimesi, baraj yıkılması veya hidroelektrik ...
flooded area :
Akarsu akımı bir kanalın taşıma kapasitesini aştığında veya mansa ...
flooding :
(1) Bir akarsu veya diğer bir su kütlesinin kendisini doğal olara ...
floodwall :
Taşkın önleme amacıyla bir akarsuyu sınırlandırmak üzere yapılmış ...
floodway :
Taşkın suyu fazlasını (akarsu içerisinde güvenle taşınabilecek mi ...
flow net :
Akım ve eşpotansiyel çizgilerinden oluşan sistem. Komşu eşpotansi ...
flow pattern :
Belirli bir andaki akım çizgileri seti.
flow velocity :
Hareket eden bir sıvının, örneğin suyun bir noktadaki hız ve yönü ...
flow-duration curve :
Kronolojik sıra dikkate alınmaksızın bir akarsuyun akımının veril ...
flowmeter :
Bir boru veya açık bir kanalda debinin ölçülmesinde kullanılan al ...
flowmeter logging :
Özel olarak geliştirilmiş, düşük hızları ölçebilen muline benzeri ...
fluid line :
Hareketli bir akışkan sürekliliği içerisinde belirli bir akışkan ...
fluidization :
Hareketli bir sıvı içerisinde askıda duran ve sıvıyla birlikte ha ...
flume (measuring flume) :
Debi ölçümünde kullanılabilen ve belirgin bir şekilde tanımlanmış ...
flushing :
Akış hızının yetersizliği nedeniyle boru, lağım veya haznelerde b ...
fluvial dynamics :
Yüzey akış hidrolojisinin nehir yatağı malzemeleri üzerinde etki ...
fluvial morphology :
Yatak ve taşkın yatakları formasyonu ve su etkinliğiyle oluşan ak ...
foehn :
Genellikle bir dağın rüzgar almayan tarafında havanın alçalmasıyl ...
ford :
Bir akarsuyun araçla veya yaya olarak geçilebildiği sığ yer.
forebay :
Bir cebri boru veya iletim boru hattının başında yer alan havuz v ...
forecast :
Gelecekte oluşacak bir olayın meydana gelmesiyle ilgili istatisti ...
forecast (warning) lead time :
Bir tahminin yayınlanması (uyarısı) ile tahmine esas unsurun meyd ...
forecast updating :
Bir nicelikle ilgili olarak daha önceden yapılmış bir tahminin, t ...
forecast verification :
Tahmin hatalarının istatistiksel analizi yoluyla bir tahminin has ...
forecasting error :
Bir tahminle gözlenen değer arasındaki fark.
fork :
İki veya daha fazla akarsuyun daha büyük bir akarsuyu oluşturarak ...
fossil water :
Eski zamanlarda jeolojik bir dönemde şu andakinden farklı iklimse ...
fracture porosity :
Normal durumda daha geçirimsiz olan bir kayanın kırılması veya pa ...
fracture spring :
Bir kayadaki kırıktan çıkan kaynak.
frazil ice :
Su içerisinde asılı halde bulunan iğnemsi, tabakamsı ve disk benz ...
free acidity :
Sudaki kuvvetli asitlerin miktarı. Genellikle bir litrelik bir su ...
free nappe :
Atmosferik basınç altında kalan ve alt tarafındaki taşma yapısıyl ...
free water content of snow :
Kar tanecikleri arasındaki tabakalarda bulunan fakat kar tanecikl ...
free weir :
Kuyruk suyunun altında batık akımı olmayan savak.
freeboard :
Bir boru, rezervuar, hazne, kanal vb yapıdaki bir sıvı yüzeyinin ...
freeze-up :
Mevsimsel soğuma nedeniyle su yüzeyinde buz örtüsü oluşumu.
freezing point :
Bir sıvının belirli koşullar altında katılaştığı sıcaklık.
frequency analysis :
Hidrolojik olaylarla ilgili geçmiş kayıtların geleceğe yönelik ol ...
frequency curve :
Rasgele bir değişkenin alabileceği olası değerlerleri gösteren eğ ...
frequency distribution :
Bir populasyonun elemanlarının temsil ettikleri değişkenlerin ald ...
fresh water :
Düşük konsantrasyonda tuz içeren, tüketilmesi ve içilebilir su ür ...
fresh/salt-water interface :
Bir tatlı su kütlesini acı veya tuzlu su kütlesinden ayıran ve bu ...
freshet :
Kuvvetli yağışlar veya kar erimesi nedeniyle bir akarsuyun taşmas ...
freshwater barrier :
Tuzlu veya acı su girişimini önlemek amacıyla yeterli bir tatlı y ...
freshwater head :
Bir aküferde herhangi bir noktada bu noktaya bağlanan bir piyezom ...
freshwater lens :
Tuzlu yeraltı suyu üzerinde yüzen tatlı su kütlesi.
friction losses :
Su ve suyun içerisinde aktığı boru, kanal veya gözenekli ortam du ...
front :
(1) İki hava veya su kütlesini birbirinden ayıran yüzey. (2) Gene ...
frontal precipitation :
Havanın cephesel bir yüzey boyunca yükselmesi veya bu yüzeyin yak ...
frost :
0° C den soğuk olan nesneler üzerindeki su buharının süblimasyonu ...
Froude number :
Atalet kuvvetlerinin gravite kuvvetlerine oranını gösteren boyuts ...
fully penetrating well :
Bir aküferin tabanına kadar inen ve aküferin doygun kalınlığı boy ...
funicular water :
İri gözeneklerin içinde bulunan ve toprak katı parçacıklarının et ...