eng

Atasözleri Sözlüğü (11)

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
11. Sayfa
el yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır :
başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayam ...
el yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu bozdoğan armudu sanır :
başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayam ...
elçiye zeval olmaz :
bir kimseden başka bir kimseye herhangi bir haber ulaştıran, bu a ...
elde bulunan beyde bulunmaz :
beylerde olmayan öyle şeyler vardır ki halkta bulunur.
eldeki yara, yarasıza duvar deliği :
bir kimsenin acı ve sıkıntısı başkasına dert gibi görünmez.
elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz :
kişi yalnızca kendi kazancına güvenmeli, başkasının yardımını bek ...
elden vefa, zehirden şifa :
zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan da yardım ve iy ...
ele verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı :
kendisinin inanmadığı ve tutmadığı öğütleri başkalarına kolayca v ...
eli boşa 'ağa uyur' derler; eli doluya 'ağa buyur' derler :
armağansız gelen kişiye yüz verilmez, armağanla gelen kişi ise gü ...
elifin hecesi var, gündüzün gecesi var :
kolay ve düzgün başlayan bir iş hep öyle sürüp gitmez, güçlüklerl ...
elin ağzı torba değil ki büzesin :
başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız.
elinle ver, ayağınla ara :
ödünç aldığı şeyi geri vermeyi geciktiren veya vermeyenler için s ...
elma da alma da demesini biliriz :
şartlara göre uygun davranırız.
elmanın dibi göl, armudun dibi yol :
dıştan birbirine benzeyen her şeye aynı işlem uygulanamaz, her bi ...
elmayı çayıra, armudu bayıra :
elma fidanını düz ve sulak yere, armut fidanını bayıra, su tutmay ...
elmayı say da ye, armudu soy da ye :
armut kabuğu soyularak elma da aşırı gidilmeden sayıyla yenilmeli ...
elmayı soy da ye, armudu say da ye :
armut kabuğu soyularak elma da aşırı gidilmeden sayıyla yenilmeli ...
elti eltiden kaçar, görümceler bayrak açar :
eltiler birbirlerinden uzak dururlar, görümceler gelinlerle kavga ...
elti eltiye eş olmaz, arpa unundan aş olmaz :
arpa unundan yemek yapılamadığı gibi eltilerin de iyi geçinmeleri ...
emanet ata binen tez iner :
ödünç alınmış araçlarla girişilen işler çok kez yürütülemez.
emanet eşeğin yuları gevşek olur :
bir kimseye emanet edilen şeyin o kimse tarafından iyi korunmadığ ...
emanet hayvanın (eşeğin) kuskunu (paldımı) yokuşta kopar :
eğreti olarak kullanılmak üzere verilen şey uydurma olur, hiç umu ...
emanete hıyanet olmaz :
emanet olarak bırakılan şeyi titizlikle korumak gereklidir.
emek olmadan yemek olmaz :
yaşayabilmek, harcayabilmek için çalışıp kazanmak gerekir.
emmim dayım kesem, elimi soksam yesem :
bir kimsenin rahatça harcayabileceği para, başkalarının verdiği d ...
er ekmeği er kursağında kalmaz :
bir kimseden iyilik gören kişi mertse bunun altında kalmaz, kendi ...
er ekmeği, meydan ekmeği :
kadın, kocasının kazancını rahatça yer.
er giden, işine; geç giden, boşuna :
işine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder.
er kocar, gönül kocamaz :
kişi ihtiyarlar ama gönlü taze kalır, sevgisi eksilmez.
er lokması er kursağında kalmaz :
insan, gördüğü iyiliği karşılıksız bırakmaz.
er olan ekmeğini taştan çıkarır :
azimli kimse geçim yolunu bulmak için en güç işlerle bile uğraşma ...
er oyunu üçe kadar :
birinci ve ikinci denemede başarılamayan iş için son kez üçüncü d ...
erdiğine erer, ermediğine taş atar :
sataşkan, edepsiz kimse amacına ulaşamadığında her türlü kötülüğü ...
erenlerin sağı solu olmaz :
ne zaman ne yapacağı belli olmayan kimseler için kullanılan bir s ...
ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma :
insan hiçbir şeyi incelemeden, gözü kapalı biçimde almamalıdır.
ergene karı boşamak kolay :
bir işin içinde olmayanlar o işteki güçlükleri küçümserler.
erim er olsun da yerim çalı dibi olsun :
kadının kocasının fakir olması önemli değildir, yeter ki aile sor ...
erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat (pişir) aşını :
davranışlarını içinde bulunduğun koşullara uydur.
erinenin oğlu kızı olmamış :
bir şeyi elde etmek için çalışmalı, tembel tembel oturmamalıdır.
erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer :
kendini bir erkeğe beğendirmek isteyen kadın, ona güzel yemekler ...
erkek arslan arslan da dişi arslan arslan değil mi? :
güçlülük ve yüreklilik yalnızca erkeklerde değil kadınlarda da va ...
erkek getirmeyi, kadın yetirmeyi bilmeli :
erkek çalışıp kazanmakla, anne tasarruflu olmakla yükümlüdür.
erkek koyun kasap dükkânına yakışır :
miskin erkek, yaşamaya layık değildir.
erkek sel, kadın (avrat) göl :
erkek, parayı bilinçsizce harcama eğiliminde olsa bile kadın buna ...
erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır :
tehlikeden kaçan kazançlı çıkmış.
erkeklik öldü mü? :
haksızlığa karşı koymak, mertlik göstermek gerekiyor.
erkeklik sende kalsın! :
karşısındakinin yakışıksız davranışına uyup da tatsızlık çıkarma, ...
erken kalkan (çıkan) yol alır, er evlenen döl alır :
yapacakları işe erken başlayanlar kazançlı olurlar.
erken kalktım işime, şeker kattım aşıma :
işine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder.
esirgenen (sakınan) göze çöp batar :
üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.
eski çamlar bardak oldu :
devir değişti, eski tutumların değeri kalmadı.
eski dost düşman olmaz olsa da dürüst olmaz :
aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirl ...
eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez :
aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirl ...
eski düşman dost olmaz :
birçok nedenin birbirini izlemesiyle sürüp gelmiş olan eski düşma ...
eskisi olmayanın yenisi (acarı) olmaz :
yeni bir şey edinildiğinde eskisi hemen elden çıkarılmamalıdır.
eskiye rağbet (itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı :
her şeyin yenisi sevilir.
esmere al bağla, karşısına geç ağla :
esmer insana kırmızı renkli giysi yakışmaz.
esrik devenin çulu eğri gerek :
kişi, durumuna uygun davranmalıdır.
eşeğe altın semer vursalar yine eşektir :
insanlık değerinden yoksun kişi, kılık kıyafetle, makam ve mevkiy ...
eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış :
kaba ve ahmak kişinin hoşa gitsin diye söylediği sözler ve yaptığ ...
eşeği dama çıkaran yine kendi indirir :
yanlış yapan kimse, yanlışı yine kendisi düzeltir.
eşeği düğüne çağırmışlar, 'ya odun eksik ya su demiş' :
bir işi yapmamak için bahane bulmayı anlatan bir söz.
eşeği düğüne çağırmışlar, 'ya su lazımdır ya odun' demiş :
bir işi yapmamak için bahane bulmayı anlatan bir söz.
eşeği süren (tırmalayan) osuruğuna katlanır :
kaba bir kimse ile birlikte olan, ondan gelecek kötü davranışları ...
eşeği yoldan çıkaran sıpanın oynaması :
çocuklarının düzensiz davranışı, anne babayı rahatsız eder.
eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa :
kimseyi ilgilendirmeyen işleri kendi kendine karar verip yapmalıs ...
eşeğin ölümü köpeğe ziyafettir (düğündür) :
bir kişinin uğradığı zarar kimi zaman bir başkası için çıkar kayn ...
eşeğin sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin :
kötü bir sonuç meydana geldiğinde sorumlu olmamak için işi, sahib ...
eşek (eşkin) eve gelmiş, yorga yolda kalmış :
düzenli ve sürekli çalışan güçsüz kimse, düzensiz ve süreksiz çal ...
eşek at olmaz, ciğer et olmaz :
soysuz kişi soylu olmaz, bayağı şey üstün nitelik kazanmaz.
eşek bile bir düştüğü yere bir daha düşmez :
aptal kişi bile başına gelen felaketten ders alır, o felakete yol ...
eşek çamura çökerse sahibinden gayretlisi olmaz :
bir kimsenin işi bozulduğunda, durumunu düzeltmek için en büyük ç ...
eşek eşeği ödünç kaşır :
çıkarcı, başkasına yardım ederken ileride onun da kendisine yardı ...
eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır) :
bilgisiz, görgüsüz kimse ince, güzel şeylerin zevkine varamaz, de ...
eşek kocamakla tavla başı olmaz :
anlayışsız kişi ne kadar yaşlanırsa yaşlansın baş olacak bir olgu ...
eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz :
aslında niteliksiz olan bir şeye ne yapılsa değişmez.
eşek kuyruğu gibi ne uzar ne kısalır :
durumunda, çalışmasında hiçbir gelişme görülmeyen kimseler için k ...
eşkıyanın (ihtiyarın, fukaranın) düşkünü, beyaz (hasa) giyer kış günü :
daha önce iyi bir durumda olan kişi bu konumunu kaybettiğinde uyg ...
et kanlı gerek, yiğit canlı :
kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır.
et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır? :
bozulan şeyi düzeltecek etken vardır ancak bu etken bozulmuşsa ar ...
et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır :
bilgili ve görgülü kişi, iş başında ve zengin olmasa da bilgisiz ...
et tırnaktan ayrılmaz :
yakın hısımlar arasındaki bağ kolay kolay kopmaz.
etek öpmekle dudak aşınmaz :
çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarma ...
eti senin, kemiği benim :
çocuğu ben doğurdum ama onu eğitmek sana düşüyor.
etle tırnak arasına girilmez :
aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir.
etme bulma dünyası :
kötülük eden kötülük bulur.
etme bulursun, inleme ölürsün :
nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
etme bulursun, inleye inleye ölürsün :
nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
ev alanla evlenene Allah yardım eder :
evlenene ve ev yapana herkesin kolaylık göstermesi, onlara Allah' ...
ev alma, komşu al :
komşuluk ilişkileri, iyi bir komşuya sahip olma çok çok önemlidir ...
ev sahibi mülk sahibi, hani nerede bunun ilk sahibi :
kişi malını mülkünü kaybederim korkusuyla kendini üzüntüye kaptır ...
ev sahibinin bir evi, kiracının bin evi var :
evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği ...
evdeki pazar (hesap) çarşıya uymaz :
önceden tasarlanan bir iş umulduğu gibi sonuçlanmaz, düşünüldüğü ...
evi ev eden avrat :
bir evin dirlik ve düzenini kadın sağlar.
evimiz bezden, ne umarsın bizden :
kendisi yardıma muhtaç olandan yardım beklemek boşuna umutlanmakt ...
evladı ben doğurdum ama gönlünü ben doğurmadım :
bir kimse evladına emredip birçok şey yaptırır ancak onun gönlüne ...
evladın var mı, derdin var :
çocuklarının sıkıntıları, hastalıkları ana baba için sürekli dert ...
evlenenle ev alana Allah yardım eder :
evlenene ve ev yapana herkesin kolaylık göstermesi, onlara Allah' ...
evli evine, köylü köyüne :
artık dağılalım, herkes evine, işine gitsin.
evlinin bir evi var, kiracının bin evi var :
evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği ...