eng

Atasözleri Sözlüğü (7)

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
7. Sayfa
bir söyle on dinle :
az konuşup çok dinlemek yararlı olur.
bir sürçen atın başı kesilmez :
şimdiye kadar sizi memnun etmiş olan kişi bir kez yanlış iş yaptı ...
bir tepe yıkılır, bir dere dolar :
dünyada hiçbir şey kaybolmaz; birinin kaybettiğini başkası kazanı ...
bir tutam ot deveye hendek atlatır :
ufak bir para veya iyilik insana güç işler yaptırır.
bir uyuz keçi bir sürüyü boklar :
kötü yaradılışlı, kötü huylu kişi, çevresine hep kötülük aşılar, ...
bir varmış bir yokmuş :
masal gibi geçip gitmiş, artık hayal olmuş.
bir vuruşla ağaç devrilmez :
olumlu bir sonuç elde etmek için, tek bir girişimle yetinmemeli, ...
bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden :
oturmayacağını belirten konuk yatıya kalır, yemeyeceğini söyleyen ...
biri bilmeyen bini hiç bilmez :
küçük de olsa bir iyiliğin değerini bilmeyen, daha büyük iyilikle ...
biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar :
herkesin yararlanabileceği şeyden bazıları yararlanır da başkalar ...
birlikten kuvvet doğar :
toplu veya beraber davranmak daha büyük güç sağlar.
bitli baklanın da kör alıcısı olur :
işe yaramaz da olsa her şeyin isteklisi bulunur.
biz attık kemik diye, el kaptı ilik diye :
bizim işe yaramaz diye vazgeçtiğimizi başkaları değerli buldu.
biz bize benzeriz :
aramızda fark yok, özelliklerimiz veya tutum ve davranışlarımız a ...
biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz :
birbirimizi çok yakından tanırız, onun öyle bir üstün durumu olma ...
bizim gelin bizden kaçar, tutar ellere başını açar :
bize yabancı duran yakınımız, dostumuz, akrabamız başkalarına rah ...
bodur tavuk her gün (dem) piliç :
kısa boylular olduklarından daha genç görünürler.
boğaz dokuz boğumdur :
bir söz iyice düşünmeden söylenmemelidir.
bok boku kenefte bulur :
kötüler birbirlerini nerede bulacaklarını bilirler ve orada buluş ...
boka nispetle tezek amberdir :
çok kötü bir şeyin yanında, ondan daha az kötü olanı güzel görünü ...
bol bol yiyen bel bel bakar :
kazandığını ölçüsüzce harcayan ve ilerisi için bir şey artırmayan ...
borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek :
borçlu ve dertli bir biçimde yaşanılmaz; borçtan kurtulmanın yolu ...
borcun yoksa kefil ol, işin yoksa şahit ol :
tanıklık boş oturan kimselerin, kefillik ise parası çok olan kims ...
borç iyi güne kalmaz :
borcu ilk fırsatta ödemek gerekir.
borç ödemekle (vermekle), yol yürümekle tükenir :
birden ödenemeyen bir borç azar azar verilerek ödenebilir.
borç ödenir, kira ödenmez :
kiracı olmaktansa, borca girip ev sahibi olmak daha iyidir.
borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır :
borç zamanında ödenmezse borçluluk duygusu gevşer, hastalık uzun ...
borç vermekle, düşman vurmakla :
borç vermekle, düşman vurmakla yok edilir.
borç yiğidin kamçısıdır :
borç, kişiyi daha çok çalışmaya zorlar.
borç yiyen kesesinden yer :
borçla alışveriş yapan, aldıklarının parasını hemen ödemese de gü ...
borçlu ölmez, benzi sararır :
borç kişiyi öldürmez ancak hasta edecek kadar üzer.
borçlunun dili kısa gerek :
borcu olan kimse, alacaklısına karşı ileri geri konuşmamalı, aşağ ...
borçlunun duacısı alacaklısıdır :
borçlunun ölmemesi ve para kazanması için en çok dua eden alacakl ...
borçlunun yalımı alçak olur :
borçlu, özellikle alacaklısının yanında göğsünü gere gere gezemez ...
borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir :
yoksulluk ve sıkıntı içinde olup da bey adı taşımaktansa borçsuz ...
borçtan korkan kapısını büyük açmaz (küçük açar) :
borçlanmak istemeyen fazla açılmaz, giderlerini kısar, kendi duru ...
bostan gök iken pazar(lık) yapılmaz :
ayrıntıları belli olmayan bir iş için anlaşma yapılmamalı.
bostana dadanan eşeğin kuyruğu, kulağı olmaz :
çalıp çırpmayı alışkanlık edinen kimse yakalanıp ceza göre göre i ...
boş başağın başı dik olur :
bilgisiz olan üstün görünmek için kasılır.
boş başak dik durur :
bilgisiz olan üstün görünmek için kasılır.
boş çuval ayakta (dik) durmaz :
1) karnı doymayan kimse çalışamaz; 2) bilgisiz ve yeteneksiz bir ...
boş eşek yorga gider :
üzerinde bir görev bulunmayan kaygısız kişi, rahat rahat, istediğ ...
boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir :
çalışmak insanı tembellikten kurtarır.
boş ite menzil olmaz :
aylak kimsenin yeri yurdu belli değildir.
boş torba ile at tutulmaz :
çıkar veya karşılık gösterilmeden bir kimse bir yere bağlanmaz.
boşa kodum dolmadı, doluya kodum almadı :
içinden çıkılmayan güç bir durum karşısında söylenen bir söz.
boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş :
çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
boynuz kulaktan sonra çıkar, ama kulağı geçer :
bir konu üzerinde sonradan yetiştikleri hâlde kendilerinden önce ...
boyuma göre (boyumca) boy buldum, huyuma göre (huyumca) huy bulmadım :
bir kimse, beden yapısı, zenginlik vb. konularda kendisine uyanı ...
bozacının şahidi şıracı :
aynı düşüncede ve aynı yapıda olan insanlar birbirlerini korurlar ...
böyle başa böyle tıraş :
kişi nasıl birisiyse ona uygun biçimde davranılır.
böyle gelmiş böyle gider :
her zaman böyle olmuş, gene de böyle olacak.
bu abdestle daha çok namaz kılınır :
bir tutum veya davranışın etkisi sürekli olur.
bu kadar kusur kadı kızında da bulunur :
üzerinde durulmaya değmeyecek kadar küçük bir kusurdur.
bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! :
sözleri ve davranışları birbirini tutmuyor, çelişiyor.
bu sıcağa kar mı dayanır? :
aşırı harcamalarla eldeki imkânlar çok çabuk tükenir.
bugün bana ise yarın sana :
bugün birinin başına gelen kötü bir durum, daha sonra başka birin ...
bugünkü (akşamın) işini yarına (sabaha) bırakma (koyma) :
bugün yapılması gereken bir işin ertesi güne bırakılması iyi deği ...
bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir :
sağlanmış bir kazanç beklenen, umulan daha büyük bir kazanca feda ...
buğday başak verince orak pahaya çıkar :
gereksinim duyulan şey değer kazanır.
buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok? :
görüştüğün kimseyi ağırlayacak, onun istediklerini yapacak durumd ...
buğday ile koyun, geri yanı (kalanı) oyun :
çiftçi için koyun ve buğdaydan değerli bir şey yoktur.
buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince :
bir şeyin senin olduğundan kuşkun kalmaması için gereken bütün ko ...
buldukça bunar (bulmuş da bunuyor) :
bulduğuyla yetinmiyor da daha çoğunu istiyor.
buldum bilemedim, bildim bulamadım :
kişi elinde fırsat varken bundan yararlanmayı bilmez, yararlanma ...
büğersen göl olur, açarsan çöl olur :
birikim, ancak tutmayı bilirsen olur.
bükemediğin eli öp başına ko :
düşmanını yenemiyorsan ona hoş görünmeye çalışarak kötülüğünden k ...
bülbülü altın kafese koymuşlar, 'ah vatanım' demiş :
kişi, başka yerlerde ne kadar rahat ve mutlu olursa olsun yine de ...
bülbülün çektiği dili belası :
ilerisi düşünülmeden söylenen söz insanın başına dert açabilir.
büyük balık küçük balığı yutar :
güçlüler, güçsüzleri ezer.
büyük başın derdi büyük olur :
büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çok ...
büyük lokma ye büyük söz söyleme :
başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler sö ...
cahile söz (laf) anlatmak deveye hendek atlatmaktan güçtür (zordur) :
ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın deve hendekten atlatılamaz, cahil ...
cahilin dostluğundan arifin düşmanlığı yeğdir :
akılsız kimse iyi niyetli olsa dahi yaptığı işin ne gibi kötü son ...
cambaz ipte balık dipte gerek :
kişi, sadece uzman olduğu alanda çalışmalıdır.
cami ne kadar büyük olsa imam gene bildiğini okur :
bir yetkili kimse, çevresindekilerin düşüncesi ne olursa olsun ke ...
caminin (mescidin) mumunu yiyen kedinin gözü kör olur :
kendisini yetiştiren kimsenin malına hıyanet eden, el uzatan kims ...
can boğazdan gelir (geçer) :
insan yiyeceğine önem vererek güçlenebilir veya yemeden yaşamak m ...
can bostanda bitmez :
insan, canının değerini bilmeli, onu yıpratmamalıdır.
can candan şirindir (tatlıdır) :
bir kişi için kendi canı, başkasının canından daha tatlıdır.
can canın yoldaşıdır :
insan tek başına yaşayamaz, konuşup görüşmek için arkadaş arar.
can cümleden aziz :
insanın kendisi herkesten önce gelir.
can çekişmektense ölmek yeğdir :
bir işte çeşitli sıkıntı ve üzüntülerle karşılaşıp olağanüstü gay ...
can çıkmayınca (çıkmadan) huy çıkmaz :
insanı alışkanlıklarından, huylarından vazgeçirmek mümkün değildi ...
cana gelecek kaza (zarar) mala gelsin :
zarardan kurtulma olanağı yoksa, bunun cana değil, mala gelmesi y ...
cana gelecek mala gelsin :
zarardan kurtulma olanağı yoksa, bunun cana değil, mala gelmesi y ...
candan ahbap, kandan şarap olmaz :
kandan şarap yapılamayacağı gibi hiç kimse de tam anlamıyla içten ...
canı kaymak isteyen mandayı yanında taşır :
güzel yaşamak isteyen kişi, bu yaşayışın yükünü çekmeyi göze alma ...
canı yanan eşek attan yüğrük olur :
zarara veya kötülüğe uğrayan kimse acısını çıkarmak için aşırı ça ...
canımı sokakta bulmadım :
tehlikeye veya herhangi bir sıkıntıya katlanmaya niyetim yok.
cefayı çekmeyen sefanın kadrini bilmez :
sıkıntı çekmemiş olanlar, eriştikleri rahatlığın ve mutluluğun de ...
cemaat ne kadar çok olsa imam gene bildiğini okur :
bir yetkili kimse, çevresindekilerin düşüncesi ne olursa olsun ke ...
ceviz gölgesi yavuz gölgesi, söğüt gölgesi yiğit gölgesi :
ağaçların gölgeleri bile doğal özelliklerini yansıtır, koz, yani ...
cin tutana bir muska yeter :
çok kızmış birisini yatıştırmak için akıllı bir kimsenin sözlü ve ...
cins cinse çeker :
her insan veya yaratık az çok soyuna benzer.
cins horoz yumurtada öter :
çocuğun soyluluğu ve değeri daha bebekken her hâlinden anlaşılır.
cins kedi ölüsünü göstermez :
soylu kişi, acınacak kötü durumunu kimseye göstermez ve söylemez.
civcivde gözün, et yemeye yüzün olsun :
kişi, karşılık beklediği işten istediğini alabilmek için gereken ...
cömert derler maldan ederler, yiğit derler candan ederler :
başkalarının pohpohlamalarına kananlar mallarından ve canlarından ...
cömertle nekesin harcı birdir :
1) cömertin de cimrinin de sarıldığı kefen aynıdır; 2) cimri, ucu ...