eng

Vakıf Terimleri Sözlüğü (3)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Vakıf Terimleri Sözlüğü İçerisinde Arama

Vakıf Terimleri Sözlüğü (3. Sayfa)

İbtidâ-i Dâhil :
Bkz. İbtidâ-i hâric. 
İbtida-i Hâriç :
Vaktiyle Osmanlı medrese teşkilâtında ilk derecedir. Sıbyan mekte ...
İcâb-ı Vakıf :
Vakıf yapmak için söylenen ve mahalli örfe göre inşa-i vakfa (vak ...
İcâr :
Müsakkafat ve müstegallatın ücretle kiraya verilmesi demektir.
İcâre :
Fıkıh ıstılahında belirli menfaati, belirli karşılık mukabilinde ...
İcâre-i Muaccele :
İcare, ücret; icare-i muaccele ise peşin ödenen ücret demektir. İ ...
İcâre-i Müeccele :
Arz-ı mîrî (hazine yeri) ile icareteynli ve mukataalı vakıf mahal ...
İcâre-i Tavîle :
İcare-i vâhideli bir vakıf akarın muayyen sebeplerden biriyle üç ...
İcâre-i Vâhideli Akârât-ı Mevkûfe :
Ay ve sene gibi bir vakit ile muvakkat olarak mütevellisi veya te ...
İcâre-i Vâhideli Evkâf :
Mütevelliler ya da o makama kaim olanlar tarafından muayyen ve kı ...
İcâre-i Zemîn :
Mukataa demektir. Üzerinde bina, ağaç bulunmak mülahazasiyle icar ...
İcâreteyn :
Muaccel yani peşin, müeccel yani seneden seneye verilecek olan üc ...
İcâreteynli Evkâf :
İhtiyaca mebni müddetsiz icar olunan vakıf akarlar kıymetlerine y ...
İdâresi Mazbût Evkâf :
Mazbut vakıfların bir nev'idir. Tevliyetleri meşrutünlehleri uhde ...
İdhâl Ve İhrâc Şartı :
Vâkıfın, vakfı kurarken istediği zaman yeniden şartlar koymak vey ...
İdrâr :
Maaş ve tahsisât demektir, çoğulu idrârâttır. Müteaddit manalara ...
İhkâr :
Bir yer üzerinde bina yapmak ve ağaç dikmek üzere yıllık muayyen ...
İktâ' :
Hazineye ait arazinin rakabesi veya menfaati hazineden hakkı bulu ...
İktâât-ı Mevkûfe :
Salahiyetlileri tarafından hazinede istihkâkı olan bir zata mîrî ...
İmam :
Arkasında kendisine uyulup namaz kılınan zattır. Çoğulu eimmedir ...
İmâm-ı A'zam :
Ehl-i sünnetin ictihatlarını tasvip eylediği dört büyük müctehitt ...
İmam-ı Muhammed :
İmam-ı A'zam hazretlerinin mesai arkadaşlarındandır. Adı Muhammed ...
İmam-ı Yusuf :
Vakfiyelerde adı ve ictihadı geçer. İmam-ı A'zam hazretlerinin me ...
İ'mâr :
Bir yeri ihya ve bir binayı tamir ve ıslah etmek, mamur bir hale ...
İmâret :
Müteaddit manalara gelen ve Arapça olan bu kelime bir de mamur ma ...
İmâret Nâzırı :
İmarethânelerde yemeklere ve yemekhânelere nezaret eden kimsedir ...
İmâret-i Gayr-i Zarûriye :
Tezyinat gibi zaruri mahiyette olmıyan imarettir (onarımdır). 
İmâret-i Vakıf :
Vakfolunan şeyin vakıf zamanındaki bulunduğu hal üzere veya meşru ...
İmâret-i Zarûriye :
Bir vakfın kıymet ve vârid tını düşürecek noksan ve hasarı imar e ...
İnşâ-i Vakıf :
Vakıf tasarrufunu vücuda getiren sözdür. 
İrsâd :
Gözetme ve gözlemek manasınadır.
İrsâd-ı Gayr-i Sahîh :
Hazineye ait bir mülkün menfaati salahiyetlileri veya bunların iz ...
İrsâd-ı Sahih :
Hazineye ait olan bir mülkün rakabesi kemaken hazineye ait olmak ...
İrsâdî Vakıf :
Rakabesi Hazineye ait olan bir mülkün menfaatini salahiyetlilerin ...
İsraf :
İnsan malını lüzumundan fazla sarf etmekdir. Bkz: (tebzir) 
İstanbul Efendisi :
Bir zamanlar İstanbul Kadısı'na İstanbul Efendisi denmekte idi. D ...
İstibdâl :
Bu vakfı mülk ile mübâdele(değişmek) etmektir. Bu mülk, gayr-i me ...
İstibdâl-i Müseccel :
Tescîl olunan istibdâl demektir. İstibdâl şartları tahakkuk edip ...
İstikâr :
İhkâr manâsındadır.Bkz: İhkâr. 
İstinâbe :
Vakıfda istinâbe tevkil eylemek demektir. Ehil olmak şartiyle vak ...
İ'yâl :
Bir adamın beslediği kimselerdir. Bir çatı altında bulunmaları şa ...
Kâ'be :
Mekke-i Mükerremede kâin mukaddes binâdır ki Hazret-i Ibrâhim ve ...
Kabristan :
Cenaze defin edilmek için tefrik ve tahsis olunan yerdir. Tahsis ...
Kadı :
Hüküm manasında olan kaza maddesindendir Fıkıh lisanında halk ara ...
Kadı-asker :
Bazı vakfiyelerde Kadıaskerlerin tasdik ve mühürleri vardır. Bu c ...
Kaimmakâm-ı Mütevelli :
Mütevelli aleyhine dava açılmak veya mütevelli vekil bırakmaksızı ...
Kalenderhâne :
Kalender, dünya alakalarından elçekerek manevi hakikatlerden zevk ...
Kamerî Sene :
Ay'a göre kabul olunan senedir. Kamerî denmesi bu cihetledir. Cah ...
Kanat :
Yer altında su geçirilecek künk ve kâriz (lağam)dir.Çoğulu kanavâ ...
Kantara :
Köprü demektir. Cisr de bu manadadır. Kamus şârihinin beyanına gö ...
Kapan :
Vaktiyle yiyecek şeylerin toptan satıldığı yerlere kapan denmişti ...
Karâbet :
Baba veya ana her ikisi tarafından İslâmiyet devrini idrak eden s ...
Karn :
Devir ve yüz sene demektir. Buna asır da denir. Daha başka manala ...
Karnen Ba'de Karnin :
Devir devir, asır asır demektir. Süreklilik ifade eder. Fakat, te ...
Karz-ı Hasen :
Faizsiz para vermek demektir. Bazı vakfiyelerde sağlam kefil ve k ...
Kâse-şûy :
Bulaşık yıkayan, bulaşıkçı. Tekye, imâret ve hastahâne vakfiyeler ...
Kâtib-i Hâfız-ı Kütüb :
Kütübhânelerdeki kitapların miktar ve isimlerini kütüphâne defter ...
Kâtib-i İmâret :
İmârete giren ve çıkan erzak ve eşyâyı hususî defterine kayd eden ...
Kayyım :
Vakfın malını görüp gözetmek ve hıfz etmek üzere tayin olunan kim ...
Kefîl-i Meli :
Servet sahibi kefil demektir. 
Kehhâl :
Arapça kehl maddesindendir. Müteaddit manalara gelen kehl, göze s ...
Kendüm (gendüm) Kub :
İmârethâne ve hastahâne gibi hayır müesseselerinin muhtaç olduğu ...
Kennâs :
Kens maddesindendir. Kens Arapça süpürmek manasındadır. Kennâs ab ...
Kervansaray :
Büyük şehir ve kasabalar arasında kervanların konaklayıp kendi ve ...
Kışlak :
Kışın havasından, ot ve suyundan istifade olunan ve kar düşmeyen ...
Kıyye-vukıyye :
400 dirhem demektir. Arapça'da ukiyye veya vukiyye olarak kullanı ...
Kibs :
Bir yerin tarla haline getirilmesi için çukurlarına doldurulan to ...
Kilerdâr :
Yiyecek ve içecekleri muhafaza, verilecek ve sarf edilecek yerler ...
Kise :
Vaktiyle yüz akçeye bir kise; yüzbin akceye bir yük; on yüke bir ...
Kurbet :
Cenab-ı Hakka yakınlık ve ibadettir. Cenab-ı Hakka kurbet ve ibad ...
Kürsi Şeyhi :
Cuma günleri büyük camilerde Cuma namazından sonra cemaate va'z v ...
Leyle-i Berât :
Bu gece Şaban ayının onbeşinci gecesidir ki rahmet ve gufran gece ...
Leyle-i Kadr :
Vakıf denince Allah'a kurbet ve ibadet, kurbet ve ibadet denince ...
Leyle-i Mi'râc :
Fahr-i Kainât aleyhi ekmelüt-tahiyyât Efendimizin Mescid-i harâmd ...
Leyle-i Regâib :
Receb'in ilk Cuma gecesidir; ister birinci, ikinci ya da yedinci ...
Li-eb :
Baba bir demektir. Li-eb kardeş, baba bir kardeş ve li-eb amuca v ...
Li-ebeveyn :
Ana baba bir demektir. Li-ebeveyn kardeş, ana baba bir kardeş, li ...
Li-üm :
Ana bir demektir. Li-üm kardeş; ana bir kardeş, li-üm amca ve hal ...
Lonca  :
İtalyanca'dan alınmış bir kelimedir. Aslında oda manasında olup ...
Lüzûmî Vakıf :
Vakfın feshi kabil olmayacak bir halde bulunmasıdır. Vakfın cevaz ...
Mahall-i Sadaka :
Sadaka alabilecek durumda olan kimsedir. Fakirler, miskinler gibi ...
Mahall-i Vakf :
Mevkûf lafzının mürâdifidir. Vakıf tasarrufu kendi üzerine vârid ...
Mâhi'n-nukûş :
Mâhî, yok etnıek manasında olan mahv maddesindendir. Nukuş, nakşı ...
Mahkeme-i Evkâf :
Vakfiyet, tevliyet, icâreteynle tasarruf gibi davalar1a gayr-i me ...
Mahlûl :
Mutasarrıfının intikal sahibi bırakmaksızın vefatı gibi bir sebep ...
Mahlûl Gedik :
Mutasarrıfının haklarından azâde kalarak rakabe mâlikine rücu' ed ...
Mahlûl Muaccelesi  :
Mukataa-i kadîmdeki müstegallât-ı vakfiye ile icâreteynli vakıf ...
Mahyacı :
Minareler arasına geceleri kandillerle dinî, ahlakî ve ictimâî ve ...
Maklûan Kıymet :
Yıkıldıktan sonra bina enkazının ve sökülen ağacın kıymetleridir. ...
Mal :
İnsan tabiatının meyledip ihtiyaç zamanı için biriktirilen şeydir ...
Mal-ı Vakf :
Vakfa ait mal demektir.
Ma'lûm :
Vazife demektir. Çoğulu meâlîmdir. Mütevellinin ma'lûmu denince m ...
Mâniun-nukuş :
Cami', medrese, türbe ve helâ gibi binaları dolaşârak bunların du ...
Mansur Mütevellî :
Mütevellî olması hakkında vâkıf tarafından bir şart olmayan münhâ ...
Masârıf-ı Vakf :
Vakfın menfaatleri kendilerine meşrût olan cihetlerdir. Buna meşr ...
Meberrât :
Meberre'nin çoğuludur. Meberre iyilik ve ihsan demektir. Aslı ola ...
Mebniyyen Kıymet :
Ebniyenin, yerinde bulunduğu halde kıymeti demektir ki arz bir ke ...
Meclîs-î Şer' :
Hakimin muhâkeme veya bir takrîr dinleme için akd eylediği celse ...
Mefhûm-ı Muhâlif :
Kendisinden sükût olunan şeyin hükmünde mantûka yani söylenen hük ...
Meli :
Mallı, zengin demektir. Mesela, vâkıf bir ciheti hayre "Hayır cih ...