eng

Atasözleri Sözlüğü (H)

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
H - 1. Sayfa
hacı hacı olmaz gitmekle Mekke'ye, dede dede olmaz gitmekle tekkeye :
bir işi görünüşte ve biçimsel olarak yapmakla o iş gerçekten yapı ...
hacı hacıyı Mekke'de, derviş dervişi tekkede bulur :
hedefleri, amaçları aynı olanların yolları aynı noktada kesişir.
haddini bilmeyene bildirirler :
çevresindekileri hiçe sayarak yetkili olmadığı konularda yüksekte ...
hak deyince akan sular durur :
bir anlaşmazlıkta adalet, tarafsızlık, hakkaniyet devreye girdiği ...
hak söz ağıdan acıdır :
eksikleri, yanlışları, yolsuzlukları bütün çıplaklığıyla ortaya k ...
hak yerde kalmaz :
emeğin karşılığı daima ödenir.
hak yerini bulur (yerde kalmaz) :
haksızlık er geç ortaya çıkar.
haklı söz, haksızı Bağdat'tan çevirir :
doğru söz, yanlış yolda çok ilerlemiş kişiyi bile yola getirir.
hâl hâlin yoldaşıdır :
aynı durumdaki kimseler, birbirlerinin hâlini daha iyi anlarlar.
halayıktan kadın olmaz, gül ağacından odun :
her şey, kendisinden beklenen görevi yapabilecek niteliklere sahi ...
halka verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı :
kendisinin inanmadığı ve tutmadığı öğütleri başkalarına kolayca v ...
hamala semeri yük olmaz :
insana kendi işi ağır gelmez.
hamama giren terler :
bir işe girişen, o işin güçlüklerini veya masraflarını göze almal ...
hancı sarhoş yolcu sarhoş :
kimin ne yaptığı ne ettiği belli değil.
hangi akla hizmet ediyor? :
ne gibi bir düşünce ile böylesine olmayacak, mantıksız bir iş yap ...
hangi dağda kurt öldü? :
birisinden beklenmeyen bir davranış görüldüğünde şaşma ve sitem b ...
hangi gün vardır akşam olmadık :
sona ermeyecek hiçbir iyi durum, yıldızı sönmeyecek hiçbir ünlü y ...
hangi rüzgâr attı? :
bir yere uzun süre uğramamışken beklenmedik bir zamanda gelenlere ...
hangi taş pekse (katıysa), başını ona vur :
kendi kusurun yüzünden zor bir duruma düştüğünde kendini suçla ve ...
hangi taşı kaldırsan, altından çıkar :
1) her işten anlar veya anladığı iddiasında bulunur; 2) her işe k ...
hanım kırarsa kaza, halayık kırarsa ceza :
buyurucu durumunda olanların yaptığı yanlışlık hoş görülür, buyru ...
haramın temeli olmaz :
haram kazanç, bir işe yaramadan telef olur gider.
haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar :
sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel o ...
harman (harmanını) yakarım diyen orağa yetişmemiş :
başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kimse, kötülüğünü yapmaya fı ...
harman döven öküzün ağzı bağlanmaz :
çalışanın emeğinin karşılığı verilmelidir.
harman dövmek keçinin işi değil :
önemli işler herkese yaptırılmaz.
harman sonu dervişlerindir :
herkesin bol bol yararlandığı şeylerin artakalanından alçak gönül ...
harman yel ile, düğün el ile :
her işin gerçekleşmesi birtakım koşulların bulunmasına bağlıdır.
harmanda dirgen yiyen sıpa, yılına kadar acısını unutmaz :
uygunsuz davranışlarından dolayı cezalandırılanlar uzun süre aynı ...
hasta ol benim için, öleyim senin için :
kişi kendisi için bir fedakârlıkta bulunan kimseye karşı sırası g ...
hasta olmayan, sağlığın kadrini bilmez :
insanlar sağlığın değerini ancak hastalıkta acı çekip iyileştikte ...
hastalık kantarla girer, miskalle çıkar :
hastalık birden ve çok zorlu gelir ama yavaş yavaş iyileşir.
hastalık sağlık bizim için :
insan sağ, esen olabildiği gibi hasta da olabilir.
hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir :
ağır bir hastaya bakmak o denli güçtür ki, kimi zaman hasta olmak ...
hastaya döşek sorulmaz :
bir kişiye, onsuz yapamayacağı belli olan bir şeyin gerekli olup ...
hatasız kul olmaz :
insan yanılmamak için ne kadar dikkat ederse etsin yine yanılır.
haydan gelen huya gider :
kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar.
hayır dile komşuna, hayır gele başına :
sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki başkaları da senin i ...
hayırlı evlat neylesin malı, hayırsız evlat neylesin malı :
çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendis ...
hayvan koklaşa koklaşa, insan konuşa konuşa :
insanlar konuşarak birbirlerini daha iyi anlarlar.
hayvan koklaşa koklaşa, insan söyleşe söyleşe :
insanlar konuşarak birbirlerini daha iyi anlarlar.
hayvan yularından, insan ikrarından (sözünden) tutulur :
yularından tutulan hayvan başka yöne sapamadığı gibi insan da söy ...
hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde :
hayvanların işe yarayıp yaramayacakları görünüşlerinden belli olu ...
hazıra dağlar dayanmaz :
sürekli harcama, en büyük birikimleri bile eritir.
hekimden sorma, çekenden sor :
bir sıkıntının acısını ancak onu çeken bilir.
hekimsiz, hâkimsiz memlekette oturma :
sağlığın güvencesi hekim, toplumun güvencesi hâkimdir, bu iki güv ...
helalzade barıştırır, haramzade karıştırır :
sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel o ...
hem kaçar hem davul çalar :
işi yapmaktan çekindiği hâlde yine de yapar.
her ağacın meyvesi olmaz :
dıştan başarılı, üretken gibi görülen herkes gerçekte öyle olmaya ...
her ağaç kökünden kurur (çürür) :
bir topluluğun dayandığı temel bozulursa o topluluk bozulur.
her ağaçtan kaşık olmaz :
özelliği olan bir iş için sıradan birisi kullanılamaz.
her çiçek koklanmaz :
her güzelle ilişki kurmak doğru değildir.
her çok azdan olur :
çoğu elde etmek için azları biriktirmek gerekir.
her dağın derdi kendine göre :
herkesin kendi durumuna bağlı olarak sorunları vardır.
her damardan kan alınmaz :
herkesten yardım istenmez, istense de alınamaz.
her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan :
sonunu düşünmeden sana zararı dokunma olasılığı bulunan davranışl ...
her düşüş, bir öğreniş :
kişi her yanlış davranışının acı sonucundan bir ders almalıdır.
her firavunun bir Musa'sı çıkar :
insanı, zalimce davranan birinden kurtaracak bir kimse her zaman ...
her gönülde bir arslan yatar :
herkesin kendine göre büyük bir emeli vardır.
her gün baklava börek yense bıkılır :
hep aynı şeyle uğraşmak insana bıkkınlık verir.
her gün bir olmaz :
bir günün işleri, durumları, şartları başka bir gününkine uymaz.
her gün papaz pilav yemez :
1) bir insanı hep aynı hileyle kandıramazsın; 2) insan zaman zama ...
her güzelin bir kusuru vardır :
her iyi şeyin hoşa gitmeyen bir yönü, her güzelin kusurlu bir tar ...
her horoz kendi çöplüğünde öter :
herkes ancak kendi çevresinde bir değer taşır ve sözünü orada geç ...
her işin (şeyin) başı sağlık :
insanın yapacağı her şey vücut sağlığına bağlıdır.
her işte bir hayır vardır :
kişi, kötümserliğe kapılmamak için olup biten her işi hayra yorma ...
her kaşığın kısmeti bir olmaz :
herkesin talihi, kazancı bir değildir.
her kimin bağı var, yüreğinde dağı var :
malı, mülkü veya evladı olanlar kaygı ve tasadan uzak olamazlar.
her koyun kendi bacağından asılır :
herkes kendi davranışlarından sorumludur, herkes hatasının cezası ...
her kuşun eti yenmez :
herkes zorbalığa boyun eğmez, buna karşı gelecekler de çıkar.
her sakaldan bir tel çekseler köseye sakal olur :
herkes biraz fedakârlık etse bir yoksul perişanlıktan kurtulur.
her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter :
her şey zamanında yapılmalıdır.
her şeyin yenisi, dostun eskisi :
dostluk eskidikçe güç ve değer kazanır.
her şeyin yokluğu yokluktur :
insana gerekli olan şey küçük ve değersiz de olsa yokluğunda kend ...
her taş baş yarmaz :
korkulan her şey tehlikeli değildir.
her taşın altına elini sokma, ya yılan çıkar, ya çıyan :
sonunu düşünmeden sana zararı dokunma olasılığı bulunan davranışl ...
her yerde okka dört yüz dirhem :
konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anla ...
her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır :
herkesin kendine özgü bir çalışma yöntemi, bir iş yapma biçimi va ...
her yiğidin gönlünde bir aslan yatar :
herkesin kendine göre büyük bir emeli vardır.
her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır :
hayat boyunca yükselme, düşme vb. durumlar birbirinin ardından ge ...
her zaman eşek ölmez, on köfte on paraya olmaz :
istenilen şeyi kolayca elde etme imkânı ortaya çıkınca fırsat kaç ...
her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez :
olaylar herkesin istediği biçimde meydana gelmez.
her ziyan bir öğüttür :
kişi, uğradığı her zarardan bir ders alır.
herkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını almış :
insanlar kendi akıllarını başkalarının aklından üstün görürler.
herkes bildiğini okur :
başkaları ne söylerse söylesin, herkes kendi düşünüşüne göre iş y ...
herkes davul çalar ama çomağı makama uyduramaz :
herkes iş yapar ama o işin gerektirdiği ustalığı gösteremez.
herkes ektiğini biçer :
nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
herkes evinde ağadır :
herkesin kendi evinde, kendi çevresinde saygınlığı vardır.
herkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine :
bir işin bilerek ters yapıldığını, yolunda yapılmadığını anlatır.
herkes kaşık yapar ama sapını ortaya (doğru) getiremez :
herkes bir iş yapar ancak istenildiği kadar güzel ve kusursuz olm ...
herkes kendi ayıbını bilmez :
insan kendi kusurunu göremez, bilemez.
herkes kendi ölüsü için ağlar :
hiç kimse başkasının acısını içinde duymaz, onun yüreğini sızlata ...
herkes ne ederse kendine eder :
nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
herkes sakız çiğner ama, Çingene kızı tadını çıkarır :
severek yapılan iş, insanı mutlu eder.
herkesin ağzı torba değil ki büzesin :
başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız.
herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz :
herkes aynı şeyi bilse ve yapabilseydi, geri kalan işleri yapacak ...
herkesin arşınına göre bez vermezler :
genel kurallar herkesin istek ve gereksinimine göre bozulamaz.
herkesin bir derdi var, değirmencininki su :
herkesin kendi yaşayışı ile ilgili bir derdi vardır, bir kişinin ...
herkesin ettiği yoluna gelir :
bir kimse başkasına ne yaparsa kendisi de aynı şeyle karşılaşır.
herkesin geçtiği köprüden sen de geç :
herkesin tuttuğu yoldan sen de git.