Hukuk Terimleri Sözlüğü (5)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Hukuk Terimleri Sözlüğü (5. Sayfa)

Hacet :
Gerek; gereklilik
Hâcir :
Hicret eden; bir yerden başka bir yere göçen; sayıklayan (hasta)
haciz :
Borçlunun, borcunu kendi arzusu ile ödememesi durumunda, alacaklı ...
Hâdis :
Meydana gelen; çıkan; yeni çıkan
Hafiyyen :
Gizli olarak; saklı olarak; gizlice
Hafriyat :
Kazı; kazılar; toprak kazma; toprak çıkarma
Hail :
Duvar, çit, parmaklık, tahta perde gibi taşınmazları birbirinden ...
Haiz :
Sahip; elde bulunduran; taşıyan
Hak :
Hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış olan yetkilerdir
HAK EHLİYETİ :
Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan ölüm anına kadar ol ...
Hakikiye :
Hakikate mensup; gerçek; sahici; doğru; gerçekten
Hakk :
Doğruluk ve insaf; bir insana ait olan şey; dava ve iddiada hakik ...
Hakkaniyet :
Hak ve adalete uygunluk; doğruluk
hakkı hıyar :
seçimlik hak
Hakk-ı mesil :
Su yolu hakkı
Hakk-ı mürûr :
Geçit hakkı
Hakk-ı şuf'a :
Önalım hakkı
Hakk-ı şürb :
İçme hakkı; sudan yararlanmada sıra hakkı
Haksız fiil :
Hukuk düzeninin izin vermediği, zarar verici eylemlerdir
Haksız iktisap :
Bir kimsenin malvarlığında, haklı bir nedene dayanmaksızın başka ...
Halefiyet :
ardıl, yerine geçme, yerine geçen
Halel :
Bozma; bozukluk; eksiklik; zarar
Haleldar olmak :
Bozulmak; çiğnenmek
Hali sabıka irca :
Eski hale getirme
Halita :
Karışım
Harâc-ı mukaseme :
Arâzî-i hâriciyye mahsullerinden onda birden yarısına kadar alına ...
Harâc-ı muvazzaf :
Arâzî-i hâriciyye üzerine yerin tahammülüne göre,maktûiyet veçhil ...
Hariciye Vekâleti :
Dışişleri Bakanlığı
Hârîm :
Başkasının giremeyeceği,girilmesine izin verilmeyen ev bölümü; ha ...
Harnup :
Keçi boynuzu
hartama :
Pedavra; köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü ol ...
has :
Sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını ...
Hasârât :
Zararlar; ziyanlar; hasarlar
Hasb-el-kanun :
Kanun gereği
Hasb-el-memuriyye :
Memuriyet gereği
Hasebiyle :
Yüzünden; dolayısıyla; bu nedenle
Hasılat Kirası :
Kiraya verenin, bir bedel karşılığında, hasılat veren bir malın v ...
Hasîm :
İki düşmandan herbiri
Hâsim :
Hasmeden; kat'eden, kesip atan
Hasren :
Muhasara ederek; etrafını çevirerek
Hâss :
Özgü
Hatîa :
Günah; kabahat; suç; yanlış; yanlışlık
havale :
Yollama ödeyicisinin, para, değerli kağıtlar veya benzeri nesnele ...
Hâvi :
Kapsar; kapsayan; içeren; içerir
Havza-i fahmiyye :
Kömür havzası; kömür bulunan bölge
Haylûlet :
Engel olma; araya girme; yolu kapama
Hayr (hayır) :
İyilik; iyi; faydalı iş; yarar
Hayrât :
Sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler; sevap için kurulan müe ...
hazine :
Devletten ayrı bir kişilik oluşturmamakla beraber, bir taraftan b ...
Heder olma :
Ziyan olma
Hedm :
Yıkma; harap etme
hıfz :
Saklama; koruma
hibe :
Bağışlama
Hidematı amme :
Kamu hizmeti
Hilafı :
Tersi; aksi; zıddı
Hilkat :
Yaratılma; yaratılış; tabiat
Himaye :
Koruma; korunma; birine arka çıkma
Hini dava :
Dava sırasında
Hini hacet :
Gerektiğinde
Hisse-i şayia :
Yaygın hisse; ortak pay
hitâm :
Son; bitim; tükenme; nihayet
hizmet sözleşmesi :
İşçinin, belirli veya belirsiz bir zaman süresi içinde iş görmeyi ...
Hod-be-hod :
Kendi başına;kimseye danışmadan;kendiliğinden
Huda :
Aktarma
Hudûs :
Sonradan peyda olma
Hukuki İşlem :
Bir veya birden çok kişinin, hukuksal bir sonuca yönelttiği irade ...
Hukuki tağyir :
Bir kimsenin, kendisine ait olmayan menkul eşyalar üzerinde bazı ...
Hukukun şeklî kaynakları :
Hukuk Kurallarının hangi şekillere bürünmüş olarak bize verildiği ...
Hulâsa :
Özet
Hulûl :
Gelip çatma; girme; borcun vadesinin gelmesi
husule gelmek :
Doğmak; ortaya çıkmak; meydana gelmek; oluşmak
Husûmet :
Hasım olma durumu; hasımlık; düşmanlık; (davada) karşı taraf olma
Husûsat :
Bakımlar; işler; şekiller; yollar; konular; meseleler; maddeler
Hususî :
Özel; kişiye ait
Hüccet :
Senet; delil; belge
Hükkâm :
Hakimler; yargıçlar
hükmî şahsiyet :
Tüzel kişilik
hükümsüzlük :
Bir hukuki işlemin, kanunun öngördüğü şekilde yapılamaması veya k ...
Hüsnü ceryan :
İyi icra etmek
HÜSNÜNİYET :
İyiniyet
ıskat :
Düşürme; hükümden düşürme; yok etme; iptal
ıslah :
Düzeltme; davada tarafça düzeltme; iyileştirme; iyi bir hale geti ...
Islahât :
Düzeltme veya iyileştirme işleri
Istılâh :
Terim
Itlâk :
Salıverme; koyuverme; boşamak; demek; denilmek; tabir
ıttılâ :
Öğrenme; bilgilenme; haberdar olma; tanıma
Izrar :
Zarar verme; zarara sokma
Iztırâr :
Zorunluluk; çaresizlik
iade :
Geri verme; geri çevirme; eski duruma getirme
İade-i muhakeme :
Yargılamanın yenilenmesi
iaşe :
Yaşatma; besleme; geçinme
İbâre :
Deyiş; cümle; paragraf; bir bölüm söz
İbhâm :
Kapalı bırakma; açıklamama; belli etmeme; gizli kapaklı tutma
İbka :
Devamlı, sürekli kılma; yerinde bırakma
ibra :
Aklanma; temize çıkma; aklama; temize çıkarma Alacaklının, borçlu ...
İbraz :
Gösterme; meydana çıkarma; sunma
İbtida :
Başlama; başlangıç; ilkin; en önce; başta
İcâb :
Gerekme; gerek; bir sözleşme için ilk söylenen söz
İcabet etme :
Uyma

Hukuk Terimleri Sözlüğü İçerisinde Arama