eng

Atasözleri Sözlüğü (19)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Atasözleri Sözlüğü İçerisinde Arama

Atasözleri Sözlüğü (19. Sayfa)

misafir kısmeti ile gelir :
misafirin geldiği evde ya yiyecek bulunur veya beklenmedik bir ye ...
misafir misafiri (dilenci dilenciyi) istemez (sevmez), ev sahibi ikisini de :
misafir, bütün ağırlamaların yalnız kendisi için olmasını istediğ ...
misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır :
Tanrı, misafirin yediğinden kat kat fazlasını, misafir ağırlıyor ...
misafir umduğunu değil bulduğunu yer :
konuk, ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram etmesini bekleyebi ...
misafir üç gün misafirdir :
misafir bir yerde üç gün kalırsa ne ev sahibi bunu fazla bulur ne ...
misafirin umduğu ev sahibine iki öğün olur :
misafir, ev sahibinin kendine çok şeyler ikram edeceğini umar ama ...
misafirlik üç gündür :
misafir bir yerde üç gün kalırsa ne ev sahibi bunu fazla bulur ne ...
misk yerini belli eder :
değerli kişi nerede olsa varlığını gösterir.
miyancının kesesi bol olur :
iki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse anlaşmaları kolay ol ...
mum dibine ışık vermez :
etkili kişi kendi yakınlarına yardımcı olamaz.
mum yanmayınca pervane dönmez (yanmaz) :
güzelin yoluna baş koyanların ortaya çıkması için o güzelin görün ...
müflis bezirgân eski defterleri karıştırır :
1) tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diy ...
müft olsun da zift olsun :
kimileri bedava bulduklarında yenmeyecek şeyleri yerler, işe yara ...
mühür kimde ise Süleyman odur :
bir işte yetki kimde ise kuvvet ondadır.
mürüvvete endaze olmaz :
yardım ve iyiliğin sınırı yoktur.
mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer :
cömert olmayan, iyilik yapmaktan hoşlanmayan biri, içinde yaşadığ ...
namaza meyli olmayanın kulağı ezanda olmaz :
kişi yapmak istemediği işin ayrıntılarıyla ilgilenmez.
nasihat istersen tembele iş buyur :
tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ...
ne dağda bağım var, ne çakaldan davam :
tuttuğum bir taraf yok ki ona saldıranların karşısında olayım.
ne dilersen eşine o gelir başına :
sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki başkaları da senin i ...
ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına :
kişi, kendisi için önceden yaptığı hazırlıkların verimini ileride ...
ne ekersen onu biçersin :
nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
ne karanlıkta yat, ne kara düş gör :
her konuda tedbirli ve ihtiyatlı olmak büyük yarar sağlar ancak t ...
ne oldum dememeli, ne olacağım demeli :
kişi bugün içinde bulunduğu parlak durumun sürüp gideceğini sanma ...
ne sakala minnet ne bıyığa :
insan en yakın akrabalarından bile yardım istemeyerek kendi imkân ...
ne şeytanı gör ne salavat getir :
gücün yetmediği işe kalkışılmamalı, kalkışılırsa da başkalarından ...
ne şiş yansın ne kebap :
iki taraf da gücendirilmesin veya korunsun.
ne verirsen elinle o gider seninle :
insanın bu dünyada yaptığı bir iyiliğin ahirette karşılığını göre ...
ne yârden geçilir ne serden :
insan ne kendinden ne de sevdiklerinden kolay kolay vazgeçemez.
ne yavuz ol asıl ne yavaş ol basıl :
olumlu veya olumsuz konularda aşırıya kaçmak seni zor durumda bır ...
nefesine güvenen borazancıbaşı olur :
başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişiniz.
nekesle cömerdin harcı birdir :
1) cömertin de cimrinin de sarıldığı kefen aynıdır; 2) cimri, ucu ...
nerede birlik, orda dirlik :
aralarında duygu ve düşünce birliği bulunan topluluklar, dirlik v ...
nerede bu bolluk :
bu işi yapmak sanıldığı kadar kolay değil, imkânlar sınırlı.
nerede çokluk, orada bokluk :
birlikte iş yapmak üzere toplanan kişiler çok olursa her kafadan ...
nerede hareket, orada bereket :
hareket olan yerde bolluk olur.
nereye gitsen okka dört yüz dirhem :
konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anla ...
nikâhta keramet vardır :
nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar.
nisan yağar sap olur, mayıs yağar çeç olur :
nisan yağmuru ekinlerin sapını geliştirir, mayıs yağmuru ise başa ...
nisan yağmuru; altın araba, gümüş tekerlek :
nisan da yağan yağmur ürünleri bereketli kılar, çiftçiyi zengin e ...
niyet hayır, akıbet hayır (selamet) :
her girişilen işin niyeti önemlidir, iyi niyetle girişilen bir iş ...
od ile su, dilsiz yağıdır :
yangın ve sel felaketi tıpkı düşman gibidir, sessizce, haber verm ...
oduncunun gözü omçada :
herkes işine yarayan şeyi elde etmeye çalışır.
oduncunun gözü omçada, dilencinin gözü çömçede :
herkes işine yarayan şeyi elde etmeye çalışır.
oğlan anası kapı arkası, kız anası minder kabası :
eve gelin geldikten sonra oğlanın anası kapı dışarı edilecek kada ...
oğlan atadan (babadan) öğrenir sofra açmayı, kız anadan öğrenir biçki biçmeyi :
erkek çocuk, erkeklerin yapması gereken şeyleri babasından, kız ç ...
oğlan dayıya, kız halaya çeker :
oğlan çocuğunun yüzü de, huyu da dayısına, kız çocuğunki ise hala ...
oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün :
çoğu zaman doğacak çocuğun oğlan olması istenir, onun için oğlan ...
oğlan yetir, kız yetir; ağır yükü sen götür :
çocuk büyütmek, evi yönetmek hep annenin görevi olduğundan anne o ...
oğlanınki oğul balı, kızınki bahçe gülü :
torun oğlandan olursa 'oğul balı', kızdan olursa 'bahçe gülü' diy ...
oğlum deli malı neylesin, oğlum akıllı malı neylesin :
çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendis ...
oğlumu (evladımı) ben doğurdum amma gönlünü ben doğurmadım :
bir kimse evladına emredip birçok şey yaptırır ancak onun gönlüne ...
okka her yerde dört yüz dirhem :
konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anla ...
olacakla öleceğe çare bulunmaz :
insanın alnına yazılmış olan şeyler önlenemez.
olan dört bağlar, olmayan dert bağlar :
zengin, giyinir, kuşanır, istediği gibi yaşar; fakirse yoksulluğu ...
oldu olacak, kırıldı nacak :
her şey olup bitti, iş işten geçti.
olmaz olmaz deme, olmaz olmaz :
hiçbir şey için 'olmaz' deme, dünyada olmayacak şey yoktur.
olsa ile bulsayı ekmişler, yel ile yuf bitmiş :
şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diyerek istediğimiz sonuca var ...
olsayı bulsaya vermişler, hiç doğmuş :
şu iş şöyle olsa, bu iş böyle olsa diyerek istediğimiz sonuca var ...
on beşinde kız, ya erde gerek ya yerde :
kız on beş yaşına ulaştığında evlendirilmelidir, evlendirilmezse ...
on para on aslanın ağzında :
para kazanmak çok güçleşti.
onmadık (talihsiz) hacıyı deve üstünde (Arafat'ta) yılan sokar :
amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ...
onmadık yılın yağmuru harman vakti yağar :
zamanında olduğunda büyük yarar sağlayacak bir durum, zamanı geçt ...
ortak gemisi yürümüş, elti gemisi yürümemiş :
bir erkeğin karıları birbirleriyle anlaşabilirler ancak kardeşler ...
ortaklık öküzden, başlı başına buzağı yeğdir :
kişinin malı çok ama bunlar ortak malıysa yalnız kendisine ait az ...
osurgan (osuruklu) göte arpa ekmeği bahane :
1) zaten zayıf, hastalıklı kişi sağlığının bozulmasını önemsiz et ...
otu çek, köküne bak :
kişinin kimliğini öğrenmek için soyunu sopunu bilmek gerekir.
otuz iki dişten çıkan, otuz iki mahalleye yayılır :
bir ağızdan çıkan söz, başkalarının ağzına geçer, her tarafa yayı ...
oynamasını bilmeyen kız 'yerim dar' demiş; yerini genişletmişler, gerim dar' demiş :
kendisinden beklenen işi beceremeyen kişi, çeşitli engellerin işi ...
oynaşına inanan avrat, ersiz kalır :
çok önemli işini bir başkasına yaptırabileceğine inanmış olan kiş ...
öcün iyisi, bağışlamaktır :
kötü bir davranış veya sözü, aynı biçimde karşılık vererek cezala ...
öfke baldan tatlıdır :
öfkeye kapıldığında bağırıp çağırmak insanı rahatlatır.
öfke ile kalkan ziyanla (zararla) oturur :
öfkesine kapılarak iş gören sonunda güç duruma düşer.
öksüz güler mi meğer yanıla :
işleri ters giden kimsesiz kişinin yüzü gülmez, yüzünü güldürecek ...
öksüz hırsızlığa çıkarsa ay ilk akşamdan doğar :
talihsiz kimse bir şeyden yararlanmaya kalkışsa karşısına akla ge ...
öksüz kuzu toklu (öveç) olmaz :
kimsesiz, koruyucusuz kimse ilerleyemez.
öksüz neden güler? Yanılır da güler :
işleri ters giden kimsesiz kişinin yüzü gülmez, yüzünü güldürecek ...
öksüz oğlan (çocuk) göbeğini kendi keser :
koruyanı, yardım edeni bulunmayan kişi, işini kendi başına görmek ...
öksüz oynaşa çıkmış, ay akşamdan doğmuş :
talihsiz kimse bir şeyden yararlanmaya kalkışsa karşısına akla ge ...
öksüzün karnına vurmuşlar (öksüzü dövmüşler) 'vay arkam' demiş :
bir kimsenin haksızlığa uğramaması için arkası, koruyucusu bulunm ...
öküz öldü, ortaklık bozuldu (bitti) :
iki ortak veya taraf arasındaki yakınlığın dayandığı sebep yok ol ...
öküz, yem bitince çifte gideceğini bilir :
çalışmanın önemini kavramak için aç kalmak gerekmez.
öküze boynuzu yük olmaz (ağır gelmez) :
insan kendi yakınlarını ve kendi işlerini yük saymaz.
ölenle ölünmez :
çok sevilen birinin ölümünden sonra fazla yas tutulmamalıdır çünk ...
ölme eşeğim, ölme (yaza yonca bitecek) :
umutsuz bir bekleyişi anlatmak için söylenen bir söz.
ölmek var, dönmek yok! :
neye mal olursa olsun bu iş yapılacak, yapılmasından kaçınılmayac ...
ölmüş de ağlayanı yok :
çok kötülüğe uğramış, desteği ve yardım edeni bulunmayan kişi içi ...
ölmüş koyun (eşek) kurttan korkmaz :
her şeyini kaybetmiş olan kişinin düşmanına bir şey kaptırmaktan ...
ölü evinde ağlamasını, düğünevinde gülmesini bilmeli :
insan içinde bulunduğu çevrenin durum ve koşullarına uygun biçimd ...
ölüm bir kara devedir ki herkesin kapısına çöker :
her eve gelin girmeyebilir ama ölüm kesinlikle girer.
ölüm dirim (kalım) bizim için :
insan nasıl olsa öleceğini düşünmeli, işlerini ona göre düzene ko ...
ölüm hak miras helal :
ölümün olağan olması gibi mirasın da paylaşılması olağandır.
ölüm ölüm de, hırlamaya ne borcum var? :
sıkıntı, üzüntü, keder, dert veya yoksulluk çekmektense ölüm daha ...
ölüm var dirim var :
insan nasıl olsa öleceğini düşünmeli, işlerini ona göre düzene ko ...
ölüm yüz aklığı (-dır) :
yüz kızartıcı bir yaşantı içinde bulunanların durumunu ancak ölme ...
ölümden öte köy yoktur :
her insan bir gün öleceğini bilmeli, sonu gelmez istekler peşinde ...
ölüme çare bulunmaz :
ölüm dışında, çaresiz gibi görünen her güç işin bir çıkar yolu va ...
ölümle öç alınmaz :
düşmanların ölümünden sevinç duymak insanlığa yakışmaz.
ölümü gören hastalığa razı olur :
küçük bir zarara uğramayı kabul etmezse çok büyük bir zarara uğra ...
ölümün yüzü soğuktur :
araya ölüm girdiğinde sevgi de, düşmanlık da sıcaklığını yitirir.