|
Atasözleri Sözlüğü (16)
Atasözleri Sözlüğü (16. Sayfa)
-
kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış
:
-
kardeşler ne kadar geçimsiz olsalar da kötü bir durumda birbirler ...
-
kardeş kardeşin ne öldüğünü ister, ne onduğunu
:
-
kardeş, kardeşe zarar gelmesini istemez ama onun kendisinden üstü ...
-
kardeşim olsun da kanlım olsun
:
-
kendisine çok büyük kötülük de yapsa insan kardeşinden vazgeçemez ...
-
kardeşten karın yakın (kulaktan burun yakın)
:
-
insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.
-
karga ile gezen boka konar
:
-
kişi kiminle arkadaşlık ederse ondan kendisine birtakım huylar ge ...
-
karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış
:
-
görgüsüz kişi, görgülü kişinin yaptığını yapmaya kalkışırsa becer ...
-
karga mandayı babası hayrına bitlemez
:
-
bir kimse başkasına hizmet ediyorsa bunda kendisinin de çıkarı va ...
-
karga yavrusuna bakmış 'benim ak pak evladım' demiş
:
-
herkesin kendi yarattığı şey çirkin de olsa gözüne güzel görünür.
-
karı koca bir sözle yakın, bir sözle uzaktır
:
-
bir kadınla bir erkek, birbirlerine bağlandıklarını bildiren bir ...
-
karı malı hamam tokmağıdır
:
-
bir erkek, karısının malından yararlanmayı düşünmemelidir.
-
karınca, zevali gelince kanatlanır
:
-
kişi durumunun gereklerine aykırı taşkınlıklarda bulunursa artık ...
-
karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar
:
-
kişi çalışıp kazanabildiği zamanı boş geçirmemeli, çalışamayacağı ...
-
karından kardeş yakın
:
-
insanın kendi yararı her şeyden önemlidir.
-
karının saçlısı, tarlanın taşlısı
:
-
kadının saçlı olanı ile tarlanın taşlı olanı makbuldür.
-
karnı tok it gölgede yatar
:
-
akılsız kişi bugün karnını doyurunca yarını düşünmez, yan gelir y ...
-
karpuz kabuğunu görmeden denize girme
:
-
bir işi en uygun zamanı gelmeden yapma.
-
karpuz kesmekle hararet sönmez
:
-
size kötülük yapmış olan bir kimseden başkasına zarar vermekle o ...
-
kartala bir ok değmiş, yine kendi yeleğinden
:
-
bir kimseye en büyük kötülüğü kendisine çok yakın olanlar yapar.
-
kasap et derdinde, koyun can derdinde
:
-
bir kişi önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka b ...
-
kasap, yağı bol bulunca gerisini yağlar
:
-
elinde kendisine gerekli olandan fazla şey bulunan kimse, bunu ge ...
-
kasavetsiz ağız anahtarsız açılır
:
-
sıkıntısı, kaygısı olmayan kimse, her konuda rahat konuşur.
-
kasım yüz elli, yaz belli
:
-
işin zor yanı atlatıldıktan sonra gerisi nasıl olsa gelir.
-
kasımdan on gün evvel ek, on gün sonra ekme
:
-
ekim zamanı kasımdan on gün önce biter, kasımdan on gün sonra eki ...
-
kaş ile göz gerisi söz
:
-
güzellik, her şeyden önce kaş ve göz güzelliğidir, vücudun başka ...
-
katıra 'baban kim?' demişler, 'dayım at' demiş
:
-
aşağılık duygusu içinde bulunan kişi, kendisini olduğu gibi göste ...
-
katrandan olmaz şeker, olsa da cinsine çeker
:
-
kötü asıllı şey ve kişi iyiye dönmez.
-
-
katranı kaynatsan olur mu şeker?
:
-
kişi, kendi özünü veya asıl özelliklerini değiştirmiş gibi görüns ...
-
kavak, yaprağını tepeden dökerse kış çok olur
:
-
kavak ağacının yaprakları tepeden dökülmeye başlar, aşağıdakiler ...
-
kavga bizim yorganın başına imiş
:
-
başkaları yüzünden zarar gören kimsenin söylediği söz.
-
kavgada kılıç ödünç verilmez
:
-
kişi, savunma silahını başkasına verip kendisini savunamayacak ve ...
-
kavgada yumruk sayılmaz
:
-
kavga sırasında hem dayak yenilir hem de atılır.
-
kavun kökeninde büyür
:
-
çocuk anne baba ocağında, herhangi bir kişi doğup büyüdüğü çevred ...
-
kavurga karın doyurmaz
:
-
gerçek gereksinimler, avutucu, oyalayıcı şeylerle karşılanmaz.
-
kaya uçmazsa, dere dolmaz
:
-
büyük gereksinimlerde çok fedakârlık yapmak gerekir.
-
kaybolan (zayi olan) koyunun kuyruğu büyük olur
:
-
elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür.
-
kayış bilir kotan ne çeker
:
-
ağır bir işin ne kadar güç yapıldığını ancak o işin yapılmasında ...
-
kaymağı seven mandayı yanında taşır
:
-
sevdiği şeyden yoksun kalmak istemeyen kişi, onu sağlayacak araçl ...
-
kaynana öcü, oğlu cici
:
-
gelinler kocalarını severler de kaynanalarını sevmezler.
-
kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başını yarar
:
-
kaynana ne kadar yumuşak huylu, ne kadar iyi davranışlı olursa ol ...
-
kaynayan kazan kapak tutmaz
:
-
içten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak ...
-
kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
:
-
büyük çıkarlar beklenen durumlarda küçük fedakârlıklar yapılmalıd ...
-
kaz kazla, daz dazla, kel tavuk kel (topal) horozla
:
-
herkes kendi durumuna uygun gelen kişilerle anlaşıp arkadaşlık ed ...
-
kaza geliyorum demez
:
-
kaza, beklenmedik zamanda, ansızın olur.
-
kazan kaynamayan yerde maymun oynamaz
:
-
hiçbir iş karşılıksız yapılmaz.
-
kazanırsan dost kazan, düşmanı anan da doğurur
:
-
sen dost kazanmanın yoluna bak, düşman kolay kazanılır.
-
kazanmayanın kazanı kaynamaz
:
-
kazancı olmayan kişinin evinde yemek pişmez.
-
kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu
:
-
sen başkasına kötülük yapma yolunu tutarsan başkası da sana kötül ...
-
keçi geberse de kuyruğunu indirmez
:
-
inatçı ölse de inadından vazgeçmez.
-
keçi kurttan kurtulsa gergedan olur
:
-
tehlikeler, zararlar olmasa her şey alabildiğine gelişir.
-
keçi nereye çıkarsa oğlağı da oraya çıkar
:
-
büyüklerin tuttuğu yol, küçüklere örnek olur.
-
keçide de sakal var
:
-
sakal, kişiye değer kazandırmaz.
-
-
keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer
:
-
değersiz kişiler kendilerini değerli ve en güzel şeye layık görür ...
-
keçiye can kaygısı, kasaba yağ kaygısı
:
-
bir kişi önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka b ...
-
keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur
:
-
gözü doymayan hırslı insanlar küçük bir çıkar için bütün varlığın ...
-
kedi götünü görmüş, 'yaram var' demiş
:
-
bazı insanlar hiç olmayacak bir şeyi kendisine dert edinir.
-
kedi kıçına bakar da 'yaram var' dermiş
:
-
bazı insanlar hiç olmayacak bir şeyi kendisine dert edinir.
-
kedi olalı bir fare tuttu
:
-
en sonunda bir iş başarabildi.
-
kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
:
-
kişi yolsuz olduğunu bildiği bir işi yaparken kendini mazur göste ...
-
kedi yetişemediği (uzanamadığı) ciğere pis (murdar) dermiş
:
-
kişi, elde edemediği şeyi istemiyormuş, beğenmiyormuş gibi görünü ...
-
kedinin boynuna ciğer asılmaz
:
-
bir kimseye, kullanıp zarar vereceği, kendine mal edip ortadan ka ...
-
kedinin gideceği samanlığa kadar
:
-
uygunsuz iş yapan kişi, ne kadar kaçarsa kaçsın, gideceği yer bel ...
-
kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler
:
-
cezalandırılan kimse suçunun ne olduğunu bilmelidir ki o suçu bir ...
-
kedinin kanadı olsaydı, serçenin adı kalmazdı
:
-
saldırganlar istediklerini yapabilecek durumda olsalardı, zayıfla ...
-
kedinin usluluğu sıçan görünceye kadar
:
-
atılgan kişilerin sessiz ve eylemsiz durmaları, onları çileden çı ...
-
kediye 'bokun kimya' demişler, üstünü örtmüş
:
-
iyilik sevmeyen, karşısındakinin iyi olmasını istemeyen kişi, ata ...
-
kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır
:
-
senden çekinen, korkan kişi, çok sıkıştırırsan sana karşı gelir.
-
kefen alacak adam yüzünden belli olur
:
-
bir kimsenin herhangi bir eyleme girişeceği, o eyleme girişmesini ...
-
kefenin cebi yok
:
-
ölürken mal veya para götürülmez.
-
kel başa şimşir tarak
:
-
birçok gereksinimi varken gereksiz özenti ve gösterişle uğraşanla ...
-
kel ilaç bilse kendi başına sürer
:
-
kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz.
-
kel ölür, sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur
:
-
bir kimse veya bir şey yok olduğunda değer kazanır.
-
kel yanında kabak anılmaz
:
-
bir kişinin yanında, uzaktan da olsa onun kusurunu hatırlatabilec ...
-
kele köseden yardım olmaz
:
-
kişi, kendisinin yardıma muhtaç olduğu konuda başkasına yardım ed ...
-
kelin ayıbını takke örter
:
-
birçok kimsenin kusurunu zenginlik, makam vb. durumlar örter.
-
kelin medarı olsa kendi başına olur
:
-
kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz.
-
kelin merhemi olsa başına sürer
:
-
kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz.
-
-
kelle sağ olsun da külah bulunur
:
-
kişi yaşasın da elbet bir iş sahibi olur.
-
kem söz, kalp (kem) akçe sahibinindir
:
-
kötü söz söyleyenindir.
-
kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz
:
-
kibar çevrede yetişmemiş olanlar ne kadar özenseler de kibarlığın ...
-
kendi düşen ağlamaz
:
-
kendi zararına kendisi neden olanın yakınmaya hakkı olmaz.
-
kendi söyler kendi dinler
:
-
ne söylediği anlaşılmaz, söylediği şeylere önem verilmez.
-
kepenek altında er yatar
:
-
insanları giydiğine bakarak değerlendirmek yanlışlara yol açar, d ...
-
kes parmağını çık pazara, em (merhem, ilaç) buyuran çok olur
:
-
kişinin bir ihtiyaç içinde bulunduğunu gören herkes ona değişik y ...
-
keseye danış, pazarlığa sonra giriş
:
-
ödeyecek paranız yoksa bir şey satın almaya girişmeyin.
-
kesilen baş yerine konmaz
:
-
kesin olarak yapılıp sonuçlandırılan iş, eski durumuna getirileme ...
-
keskin sirke küpüne (kabına) zarar
:
-
öfkeli, sert kimsenin zararı kendisinedir.
-
keskin zekâ keramete kıç attırır
:
-
zeki kimse, bir işin nereye varacağını keramet sahibi kimseden da ...
-
kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş
:
-
soyunu, yetiştiği yeri veya çevreyi hor görenler için kınama yoll ...
-
keyif benim, köy Mehmet Ağa'nın
:
-
hiçbir şeyi tasa etmiyorum, işlerim yolunda.
-
kılavuzu karga olanın burnu boktan kalkmaz
:
-
kötü kimsenin arkasına düşen kişinin başı dertten kurtulmaz.
-
kılıç kınını kesmez
:
-
sert ve öfkeli kişi yanındakilere zarar vermez.
-
kılık kıyafet köpeklere ziyafet
:
-
giyinişi ve görünüşü kötü ve tiksindirici olanlar için söylenen b ...
-
kılık kıyafetle adam adam olmaz
:
-
kılık kıyafet, değeri olmayan kişiye değer kazandırmaz.
-
kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan
:
-
kişi arkadaşlık ettiği kimseden etkilenir.
-
kırk gün taban eti, bir gün av eti
:
-
avcılar bir av avlayabilmek için dağ demez, taş demez, günlerce t ...
-
kırk hırsız bir çıplağı soyamamış
:
-
sömürenler, asalaklar ne kadar usta olurlarsa olsunlar, sömürülec ...
-
kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş
:
-
salgın ve öldürücü hastalık da olsa eceli gelmeyen ölmez.
-
kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak
:
-
vakti geçmiş, artık işe yaramayacak durumda.
-
kırkından sonra azanı teneşir paklar
:
-
yaşlandıklarında ahlakları bozulanlar artık düzelemezler.
-
kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar
:
-
yaşlandıktan sonra bir şey öğrenmeye, yeni bir iş yapmaya başlaya ...
Atasözleri Sözlüğü İçerisinde Arama
|