|
Deyimler Sözlüğü (D - 2)
Deyimler Sözlüğü (D - 2. Sayfa)
-
dayağa idmanlı olmak
:
-
dayak yemeye alışmış olmak:
-
dayak atmak
:
-
dövmek, sopa ile dövmek:
-
dayak yemek
:
-
dövülmek, sopa ile dövülmek:
-
dayayıp döşemek
:
-
evi, odayı mobilya vb. ile döşemek:
-
dediği çıkmak
:
-
dediği şey gerçekleşmek.
-
dediğim dedik, öttürdüğüm (çaldığım) düdük
:
-
bir insanın sözünde direndiğini anlatmak için söylenen bir tekerl ...
-
dediğinden (dışarı) çıkmak
:
-
sözünü dinlememek:
-
dedikodu çıkarmak
:
-
birisi hakkında dedikodu ortaya atmak.
-
dedikodu sermayesi olmak
:
-
konuşma, sohbet konusu durumuna gelmek:
-
defibela kabîlinden
:
-
bir belayı savarcasına.
-
defter açmak
:
-
1) para yardımı veya gönüllü toplamaya girişmek; 2) hesap açmak, ...
-
defter tutmak
:
-
(Ticaret) işlem veya hesapları düzenli olarak bir deftere geçirme ...
-
defteri dürülmek
:
-
1) ölmek; 2) öldürülmek; 3) görevine son verilerek bir yerden uza ...
-
defteri kapamak (kapatmak)
:
-
1) söz konusu işi artık yapmaz olmak; 2) bir şeyle ilgiyi kesmek:
-
defterinde olmamak
:
-
sahip bulunmamak, tabiatında bulunmamak:
-
defterinde yazmamak
:
-
kitabında yer almamak.
-
defterini dürmek
:
-
1) öldürmek: 2) işine son vermek, işten çıkarmak; 3) başarısını k ...
-
değer biçmek
:
-
bir şeyin değerini belirtmek, bir şeye değer koymak.
-
değer düşümüne uğramak
:
-
değersizleşmek:
-
değer vermek
:
-
değerli saymak, önem vermek.
-
değiş etmek
:
-
(Halk Dili) bir şey verip yerine başka bir şey almak:
-
değme gitsin
:
-
anlatılması güç, anlatılamaz' anlamında kullanılan bir söz.
-
değnek gibi
:
-
çok zayıf ve ince.
-
dehşet saçmak
:
-
ortalığa korku vermek:
-
dehşete düşürmek
:
-
çok korkutmak, dehşete kapılmasına sebep olmak:
-
dehşete kapılmak (düşmek)
:
-
çok korkmak:
-
-
deke düşmek
:
-
hileye, oyuna gelmek:
-
dekolte konuşmak
:
-
(Teklifsiz Konuşma) açık saçık konuşmak.
-
deli bayrağı açmak
:
-
(Şaka) âşık olmak.
-
deli çıkmak
:
-
1) çıldırmak; 2) (Mecaz) çok sinirlenmek
-
deli dana (danalar) gibi dönmek
:
-
ne yapacağını bilemeyerek şaşkınca davranmak.
-
deli etmek
:
-
1) çılgına çevirmek: 2) sinirlendirmek; 3) sağlıklı düşünemeyecek ...
-
deli gibi
:
-
deliye yaraşır davranışta, delicesine:
-
deli kızın çeyizi gibi
:
-
bir arada sergilenen ve birbirine yakışmayan (eşya).
-
deli olmak işten değil
:
-
densiz davranışlar, güç durumlar veya duyulan öfke karşısında düş ...
-
deli pösteki sayar gibi
:
-
çok karışık, çok ayrıntılı, sıkıcı bir işle uğraşma.
-
deli Raziye gibi
:
-
delice davranışlarda bulunan (kız veya kadın).
-
deli saraylı gibi
:
-
acayip biçimde giyinen, takıp takıştıran (kimse):
-
deliğe tıkmak
:
-
(Argo) tutuklamak, hapsetmek:
-
delik deşik etmek
:
-
1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik açmak; 2) ...
-
delik deşik olmak
:
-
1) bir canlının vücudunda bir araçla birçok yara, kesik oluşmak: ...
-
delik eğirmek
:
-
(Argo) hapse girmek, tutuklanmak.
-
deliliğe vurmak
:
-
kendini deli gibi göstermek.
-
deliliği tutmak
:
-
delice davranmak.
-
delinin eline değnek vermek
:
-
kötülük yapabilecek bir kimsenin davranışlarını kolaylaştırmak.
-
deliye dönmek
:
-
1) çok sevinmek: 2) çok üzülmek
-
dem çekmek
:
-
1) kuşlar uzun ve güzel ezgiler çıkarmak: 2) (Şaka) içki içmek
-
dem dökmek
:
-
kadınlar aybaşında kan yitirmek.
-
dem tutmak
:
-
bir çalgıya başka bir çalgı veya sesle eşlik etmek:
-
deme gitsin
:
-
anlatılması güç, anlatılamaz' anlamında kullanılan bir söz:
-
demeç vermek
:
-
yetkili bir kimse bir konuda yayın organlarına açıklama yapmak, b ...
-
-
demediğini bırakmamak (koymamak)
:
-
birisi için kırıcı, ağır, ileri geri konuşmak.
-
demek istemek
:
-
1) bir şeyi anlatmak istemek: 2) bir düşünceyi söylemek istemek
-
demek olmak
:
-
anlamına gelmek:
-
demem o (ki)
:
-
(Halk Dili) 'benim söylemek istediğim' anlamında kullanılan bir s ...
-
demir almak
:
-
1) (Denizcilik) gemi yola çıkmak için çıpasını denizden çekmek, g ...
-
demir atmak
:
-
1) (Denizcilik) gemi çıpasını denize salmak: 2) (Mecaz) bir kimse ...
-
demir gibi
:
-
1) çok sağlam: 2) çok güçlü, çok kuvvetli
-
Demir Taramak
:
-
gemi rüzgâr veya akıntı yüzünden çıpasını sürümek.
-
Demir Üzerinde
:
-
(Denizcilik) demirini almış ve kalkmaya hazır (gemi).
-
demirbaştan düşmek
:
-
demirbaş listesinden çıkarmak, kaydını silmek.
-
Demokles'in kılıcı
:
-
her an gerçekleşebilecek tehlike.
-
deneme tahtasına çevirmek
:
-
bir şey üzerinde bilgisizce tedavi, onarım vb. işler yapmak.
-
deneyim kazanmak
:
-
deneyimli duruma gelmek.
-
dengeli kılmak
:
-
huzura, düzene kavuşturmak:
-
dengesi bozulmak
:
-
1) dik durumdan düşecek duruma gelmek; 2) tanınan ve bilinen ölçü ...
-
dengi dengine
:
-
uygun olanıyla:
-
dengine getirmek
:
-
punduna getirmek.
-
dengiyle karşılamak
:
-
kendisine yapılan bir işin karşılığını aynı değerde iş yaparak ve ...
-
deniz bindirmek
:
-
denizde birden fırtına çıkmak.
-
deniz çıkmak
:
-
denizde fırtına olmak.
-
deniz durmak (düşmek)
:
-
denizdeki fırtına geçmek.
-
denizde kum, onda para
:
-
parası çok kimse, zengin' anlamında kullanılan bir söz.
-
denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapmak
:
-
gerçekte bulunmayan bir konu üzerinde varmış gibi savunuculuğunu ...
-
denizden (denizi) geçip çayda boğulmak
:
-
bir işte büyük güçlükleri yendikten sonra önemsiz bir sebeple baş ...
-
denizden çıkmış balığa dönmek
:
-
sudan çıkmış balığa dönmek.
-
-
denize açılmak
:
-
kıyıdan çok uzaklaşmak:
-
Denize Çıkmak
:
-
gezi veya av için kıyıdan ayrılmak.
-
denize dökmek
:
-
düşmanı denize kadar sürüp yok etmek.
-
denk düşmek
:
-
1) uygun vakit ve fırsat olmak; 2) rast gelmek:
-
denk gelmek
:
-
1) uygun düşmek, uygun gelmek: 2) rast gelmek, rastlamak
-
denk getirmek
:
-
uygun zamanını ve durumunu bulmak, rastlatmak:
-
denli densiz söz söylemek
:
-
uygunsuz, yakışıksız ve saygısız sözler söylemek.
-
depara geçmek
:
-
koşuya veya yarışa hızla başlamak:
-
depara kalkmak
:
-
koşu veya yarış içinde hızını birdenbire artırmak.
-
depo etmek
:
-
yığmak, biriktirmek.
-
der oğlu der
:
-
bir şeyin sürekli söylendiğini anlatan bir söz.
-
derde (derdine) derman olmak
:
-
soruna çözüm bulmak, sıkıntıyı geçirmeye çare göstermek:
-
derde (dertlere) düşmek
:
-
1) sorunla karşılaşmak; 2) (Mecaz) hastalanmak:
-
derde düçar olmak
:
-
kötü bir duruma düşmek.
-
derdest etmek
:
-
yakalamak:
-
derdine deva bulmak
:
-
sıkıntıyı çözümlemek, atlatmak, çaresizliği yenmek:
-
derdine yanmak
:
-
kendi durumuna üzülmek.
-
derdini çekmek
:
-
üzüntüsüne katlanmak.
-
derdini dökmek
:
-
derdini, sıkıntılarını ayrıntılı olarak anlatmak, dile getirmek:
-
derdini Marko Paşa'ya anlat
:
-
yakınmanı dinleyecek kimse yok' anlamında kullanılan bir söz:
-
dere tepe düz gitmek
:
-
engelleri aşarak gitmek:
-
derece almak
:
-
başarı göstererek ödül kazanmak.
-
dereceye girmek
:
-
yarışma, sınav vb.nde üst sıralarda yer almak.
-
dereden tepeden konuşmak
:
-
gelişigüzel konuşmak, rastgele konular üzerinde konuşmak:
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|