|
Deyimler Sözlüğü (P - 1)
Deyimler Sözlüğü (P - 1. Sayfa)
-
pabucu dama atılmak
:
-
kendinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek.
-
pabucuna kum dolmak
:
-
pabucuna taş kaçmak.
-
pabucuna taş kaçmak
:
-
ortaya çıkan durum karşısında tedirgin olmak.
-
pabucunu dama atmak
:
-
kendinden üstün birini gözden düşürmek:
-
pabucunu eline vermek
:
-
dolaylı olarak kovmak.
-
pabucunu ters giydirmek
:
-
güç bir duruma sokarak telaşla kaçırmak.
-
pabuç eskitmek (paralamak)
:
-
bir iş için bir yere çok gidip gelmek, işi takip etmek.
-
pabuç kadar dili olmak
:
-
kabaca ve terbiyesizce karşılık vermek.
-
pabuç pahalı
:
-
1) birinin uğraşmaya kalktığı kimsenin, kendinden güçlü çıkması d ...
-
paçaları sıvamak
:
-
kolları sıvamak:
-
paçalarından akmak
:
-
pislik ve kir çok olmak.
-
paçası tutuşmak
:
-
telaşlanmak:
-
paçasından tutup atmak
:
-
hakaretle kovmak.
-
paçasını çekecek (toplayacak) hâli olmamak
:
-
güçsüz, beceriksiz olmak.
-
paçavra gibi
:
-
değersiz (kimse veya şey).
-
paçavrasını çıkarmak
:
-
paçavraya çevirmek.
-
paçavraya çevirmek
:
-
çok hırpalamak, dağınık, bozuk veya berbat bir duruma getirmek.
-
paçayı kaptırmak
:
-
1) yakalanmak, ele geçirilmek; 2) karıştığı ancak sonradan ayrılm ...
-
paçayı kurtarmak (sıyırmak)
:
-
kendini bir dertten, tehlikeden veya zor durumdan kurtarmak:
-
paha biçilmez
:
-
değeri ölçülemeyecek kadar yüksek:
-
paha biçmek
:
-
değerini tahmin etmek veya belirlemek:
-
pahalıya gelmek
:
-
fiyatı çok yüksek olmak:
-
pahalıya patlamak (mal olmak, oturmak)
:
-
çok para, özveri, emek gerektirmek, kolay elde edilememek veya za ...
-
pahaya çıkmak
:
-
pahalanmak, pahalılaşmak.
-
pahaya geçmek
:
-
değerli bir şeymiş gibi esirgenmek.
-
pala çalmak (sallamak)
:
-
uğraşmak, didinmek, çabalamak:
-
-
pala çekmek
:
-
palayı belinden çıkarıp vurmak.
-
pala sürtmek
:
-
çabalamak, uğraşmak:
-
palamarı koparmak (çözmek)
:
-
(Argo) kaçmak, sıvışmak:
-
palan vurmak
:
-
palanı hayvanın sırtına koyup bağlamak.
-
palavra atmak (savurmak, sıkmak)
:
-
1) (Argo) abartarak konuşmak, büyük başarılardan söz etmek: 2) uy ...
-
paldımı aşmak
:
-
başaramayacağı bir işe girişmek.
-
palet vurmak
:
-
dipte yüzerken yükselme amacıyla paletlerle suyu dövmek:
-
palyaço gibi
:
-
gülünç olacak derecede acayip kılıklı.
-
pamuk atmak
:
-
yay ve tokmakla pamuğu ditmek.
-
pamuk gibi
:
-
1) çok yumuşak; 2) iyi huylu, munis
-
pamuk ipliğiyle bağlı olmak
:
-
pamuk ipliğiyle bağlanmak.
-
pancar gibi olmak
:
-
yüzüne kan hücum edip çok kızarmak.
-
pancar kesilmek
:
-
pancar gibi olmak.
-
pandik atmak
:
-
elle sarkıntılık etmek.
-
pandik yemek
:
-
elle sarkıntılığa uğramak.
-
pandomim kopmak
:
-
izleyenler için eğlendirici bir kavga çıkmak.
-
paniğe kapılmak
:
-
çok korkmak:
-
paniğe vermek
:
-
büyük bir dehşete düşürmek, çok korkutmak.
-
panik yaratmak
:
-
korku, dehşet uyandırmak.
-
papağan gibi ezberlemek
:
-
anlamını bilmeden ezberlemek.
-
papağan gibi tekrarlamak
:
-
peş peşe, art arda söylemek:
-
papara (paparasını) yemek
:
-
azar işitmek:
-
papaz gibi
:
-
saçı, sakalı uzayıp birbirine karışmış (kimse).
-
papaz olmak
:
-
çıkarları ters düştüğü için sürtüşmek.
-
papaz uçurmak
:
-
(Argo) içkili eğlence düzenlemek:
-
-
papaza dönmek
:
-
saçı ve sakalı uzamak, darmadağın olmak.
-
papaza kızıp oruç (perhiz) bozmak
:
-
başkasına kızıp kendisine zarar verecek iş görmek.
-
papazı bulmak
:
-
beklemediği kötü bir sonuçla karşılaşmak, belasını bulmak:
-
papazlık etmek
:
-
ders vermek, ikna edici sözlerle kandırmak:
-
par par yanmak
:
-
yüksek ateşi olmak; bir yanıp bir sönmek; ışıl ışıl parlamak.
-
para basmak
:
-
1) darphanede, basımevinde metali veya kâğıdı para durumuna getir ...
-
para bozmak
:
-
büyük parayı ufak paralarla değiştirmek.
-
para çekmek
:
-
bir yere yatırılmış paradan bir bölümünü geri almak:
-
para çıkarmak
:
-
1) para basmak; 2) başka yerde bulunan kimseye posta veya banka i ...
-
para çıkışmamak
:
-
para yetişmemek:
-
para dökmek (akıtmak)
:
-
çok para harcamak:
-
para dönmek
:
-
rüşvetle iş yapılmak.
-
para etmek
:
-
değeri olmak.
-
para etmemek
:
-
1) değeri pahasına satılamamak; 2) etkisi olmamak, işe yaramamak:
-
para getirmek
:
-
kazanç sağlamak:
-
para ile değil
:
-
çok ucuz.
-
para kesmek
:
-
1) para basmak; 2) (Mecaz) çok para kazanmak:
-
para kırmak
:
-
çok kazanmak:
-
para pul tutmamak
:
-
hesabını bilmemek, birikim yapmamak.
-
para saçmak
:
-
gereğinden çok para harcamak:
-
para saymak
:
-
ödemek.
-
para sızdırmak (koparmak)
:
-
zorlayarak veya kandırarak birinden para almak:
-
para tutmak
:
-
para biriktirmek.
-
para yapmak
:
-
para kazanıp biriktirmek:
-
para yatırmak
:
-
gerektiğinde almak üzere bir yere para vermek.
-
-
para yedirmek
:
-
1) gereksiz olarak başkasına çok para harcamak; 2) rüşvet vermek
-
para yemek
:
-
1) gereksiz olarak çok para harcamak; 2) çok para harcatmak; 3) g ...
-
paradan çıkmak
:
-
para harcamak zorunda kalmak:
-
paranın üstü
:
-
satın alınan şeyin tutarından artan para.
-
parantez açmak
:
-
söz veya yazının içine, sözü edilen konu ile ilgili bir bölüm koy ...
-
parasını çıkarmak
:
-
anaparayı kurtarmak, masrafını çıkarmak.
-
parasını sokağa atmak
:
-
değeri olmayan bir mala para vermek.
-
parasıyla rezil olmak
:
-
para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığı ...
-
parasızlık çekmek
:
-
para yönünden sürekli sıkıntı içinde olmak:
-
paraya çevirmek
:
-
herhangi bir şeyi para ile değiştirmek.
-
paraya kıymak
:
-
gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak.
-
paraya para (pul) dememek
:
-
1) çok para kazanır olmak; 2) elde edilen parayı az bulmak; 3) bo ...
-
paraya sıkışmak
:
-
parasız kalmak, para sıkıntısı içinde olmak.
-
parayı basmak (bastırmak)
:
-
para vermek:
-
parayı denize atmak
:
-
parayı boşuna harcamak, israf etmek.
-
parçalı bohça gibi
:
-
birbirini tutmaz parçalardan oluşan.
-
parmağına dolamak
:
-
bir konuyu, bir kimseyi ele alıp sürekli uğraşmak, diline dolamak ...
-
parmağını bile kıpırdatmamak (oynatmamak)
:
-
bir iş için hiçbir davranışta bulunmamak.
-
parmağını yaranın üzerine basmak
:
-
asıl derdi veya bir derdin asıl sebebini göstermek.
-
parmağının ucuyla (ucunda) çevirmek
:
-
bir işi kolayca ve ustalıkla yapabilmek.
-
parmak atmak
:
-
sorun yaratmak.
-
parmak bozmak
:
-
çocuklar arasında arkadaşlığı sona erdirmek, küsmek.
-
parmak ısırmak
:
-
büyük şaşkınlık duymak:
-
parmak kadar
:
-
çok küçük:
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|