eng

Deyimler Sözlüğü (B)

A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
B - 1. Sayfa
baba değil, tırabzan babası :
çocuklarına karşı babalık görevlerini yerine getirmeyen, onlara h ...
babalık fırın has işler :
babasının parası ile geçinenlere sitem olarak kullanılan bir söz.
babana rahmet :
(Teklifsiz Konuşma) yapılan bir iş, bir davranış karşısında 'Alla ...
babasının (babalarının) çiftliği :
bir malı veya kuruluşu yalnızca kendi çıkarlarına araç yapanlar i ...
babasının hayrına :
hiçbir çıkar gözetmeksizin:
babasının kızı :
her yönüyle babasına benzeyen kız çocuğu.
babasının oğlu :
her yönüyle babasına benzeyen erkek çocuğu.
babasız oğlan doğurmak :
bir işte aşırı zorluk, büyük güçlük çekilmesine rağmen başarılı o ...
bacağına geçirmek :
bir şeyi aceleyle giymek.
bacak kadar :
ufacık:
bacakları kopmak :
çok yorulmak.
bacakları tutmaz olmak :
yürüyemeyecek duruma gelmek.
bacaklarını uzatmak :
hiçbir şey yapmadan, hiçbir şeyle ilgilenmeden oturmak, tembel te ...
bacası tütmek :
ailenin yaşamı sürüp gitmek.
bacası tütmez olmak :
aile dağılmak veya işi bozulmak.
badem gibi :
taze ve gevrek (salatalık).
badem olmak :
(Argo) sonu kötü olmak, kötü bitmek.
bağ bozmak :
bağın üzümlerini toplamak.
bağın vurmak :
çökmemesi için kazı duvarlarını bağınlarla desteklemek.
bağırıp çağırmak :
öfkeyle bağırmak.
bağırsakları bozulmak :
ishal olmak.
bağışıklık kazanmak :
1) bazı mikroplara karşı aşı veya doğal yolla dirençli duruma gel ...
bağlanıp kalmak :
tutulmak, sevdalanmak:
bağlı kalmak :
uymak, tabi olmak:
bağrı yanmak :
1) üzüntü çekmek, çok acı duymak: 2) çok susamış olmak
bağrına basmak :
1) kucaklamak: 2) biriyle ilgilenerek onu koruyup kayırmak, yetiş ...
bağrına taş basmak :
sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak:
bağrını delmek :
çok dokunmak, içine işlemek.
bağrını ezmek :
üzülmek, dertlenmek:
baharı başına vurmak :
(Alay) gençliğin verdiği coşkuyla gereksiz veya aşırı davranışta ...
bahis açmak :
belli bir konuda konuşmaya başlamak:
bahse girmek (tutuşmak) :
görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesin ...
bahsi geçmek :
1) bir konu üzerinde konuşulmuş olmak; 2) söz konusu edilmek:
bahsi kapamak :
bir konu üzerindeki konuşmayı kesmek.
bahsi kaybetmek :
ileri sürülen, savunulan görüşün yanlış olduğu ortaya çıkmak.
bahsi kazanmak :
ileri sürülen, savunulan görüşün doğru olduğu belli olmak.
bahsi tazelemek :
konuşmayı aynı konu üzerine getirmek:
bahtı açık olmak :
herhangi bir konuda şansı yaver gitmek, talih yüzüne gülmek:
bahtı açılmak :
talihi dönüp uygun duruma veya arzulanan sonuca gelmek.
bahtı bağlı olmak :
1) talihi kapalı olmak; 2) kız için evlenecek istekli çıkmamak
bahtı kapanmak :
1) talihsizliğe uğramak, istenen sonuca ulaşmamak; 2) evlenememek
bahtı kara olmak :
sürekli olarak talihi yaver gitmemek, mutsuz olmak.
bahtına küsmek :
talihsizliğinden yakınmak.
bakır çalmak :
bakır kapta oluşan bakır tuzları nedeniyle yemek insanı zehirleme ...
bakış atmak :
kısa bir süre bakıp geçmek:
bakkala bırakma! :
bir işi 'bakalım' diyerek savsaklamak isteyenlere söylenen bir sö ...
bakla dökmek (atmak) :
bakla ile fala bakmak.
bakla kadar :
çok iri (böcek).
baklava börek olsa yemem :
fazlasıyla tok olunduğunda söylenen bir söz.
baklayı ağzından çıkarmak :
açık söylemekten kaçındığı bir sorunu sonunda açıklamak:
baktıkça alır :
güzelliği birdenbire göze çarpmaz' anlamında kullanılan bir söz.
bal alacak çiçeği bilmek (bulmak) :
çıkar sağlanabilecek yeri veya şeyi bilmek, bulmak.
bal dök de yala :
bir yerin çok temiz olduğunu anlatan bir söz:
bal gibi :
1) pek tatlı; 2) şüpheye yer bırakmadan, çok iyi, adamakıllı:
bal mumu gibi erimek :
çok zayıflamak.
bal mumu yapıştırmak :
söz, davranış vb.nin unutulmaması için bir işaret koyup dikkati ç ...
balık kavağa çıkınca :
(Alay) hiçbir zaman.
ballı börek olmak :
çok iyi anlaşmak.
balo vermek :
balo hazırlamak, düzenlemek:
balon uçurmak :
ilgililerin ne diyeceklerini ve nasıl davranacaklarını anlamak am ...
balon yapmak :
bisiklet, araba vb.nde lastiğin yüzeyinde şişlik oluşmak.
balta değmemiş (girmemiş, görmemiş) :
içinden hiç ağaç kesilmemiş, sık ve gür (orman, koru).
balta vurmak :
balta ile kesmek, parçalamak:
baltası kütükten çıkmak :
bir engelden, bir sıkıntıdan kurtulmak.
baltayı taşa vurmak :
farkında olmayarak birine dokunacak sözler söylemek, pot kırmak:
balya yapmak :
balyalamak.
balyoz gibi :
çok ağır, ezici (kol veya yumruk).
bana bak! :
(Teklifsiz Konuşma) 'beni dinle' anlamında kullanılan bir seslenm ...
bana da ... demesinler :
bir işin kesinlikle yapılacağını belirtmek için söylenen bir söz:
bana da mı lolo :
bir sözün, bir tutumun veya davranışın gerçek ve geçerli olmadığı ...
bana mısın dememek :
hiçbir şey etkili olmamak, hiçbir şeye aldırış etmemek:
banda almak :
bir sesi, ses cihazı ile bant üzerine kaydetmek.
banka gibi :
çok zengin (kimse).
bankaya yatırmak :
bankadaki hesabına para koymak, biriktirmek:
banko geçmek :
yarışlarda, toto, loto vb. oyunlarda, bir atın veya sayının kesin ...
bant çözmek :
manyetik bir bant üzerine alınmış sesleri yazıya aktarmak, deşifr ...
bant doldurmak :
bir banda ses kaydetmek.
bar tutmak :
bar oynamak için hazırlanmak ve oyuna başlamak.
barajı aşmak :
herhangi bir sebeple konulmuş olan koşulu yerine getirip başarı s ...
bardağı taşıran damla :
sabır tüketen aşırı davranış veya durum:
bardağı taşırmak :
sabrını tüketmek:
bardaktan boşanırcasına yağmak :
yağmur çok şiddetli yağmak:
barış görüş olmak :
(Halk Dili) her türlü dargınlığı unutarak barışmak.
barut fıçısı gibi :
1) çok kızgın, sinirli (kimse): 2) kavgaya yol açacak (durum)
barut gibi :
1) öfkeli, huysuz, sert, aksi (kimse): 2) pek ekşi; 3) acı
barut kesilmek (olmak) :
çok öfkelenmek.
barut kokusu gelmek :
savaş tehlikesi sezilmek.
barutla oynamak :
tehlikeli işlerle uğraşmak.
bas tutmak :
ince sesli çalgılara tek perdeden eşlik etmek.
basamak yapmak :
bir kişiyi, bir durumu bulunduğu konumdan daha yükseğine erişmek ...
basıp geçmek :
1) önde gideni geçmek: 2) önem vermeyerek uğramamak
basıp gitmek :
birdenbire gitmek, aklına koyduğu şeyi yapmak üzere bulunduğu yer ...
basireti bağlanmak :
iyi düşünemez, gerçeği göremez bir duruma düşmek:
baskı yapmak :
1) bir kimseyi bir işi yapmaya zorlamak, zor kullanmak; 2) (Spor) ...
baskıda kalmak :
yağmur yağdıktan sonra toprağın üst kısmı sertleşerek tohumlar fi ...
baskın çıkmak (gelmek) :
karşılaştırma konusu olan kimseyi geçmek, ona karşı üstünlüğünü g ...
baskın vermek :
ani ve habersiz girmek, saldırıda bulunmak:
baskın yapmak :
1) suç işlendiği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansız ...
baskına uğramak :
1) düşmanın beklenmedik bir saldırısıyla karşılaşmak; 2) bir yerd ...
bastığı yeri bilmemek :
1) çok sevinmek; 2) şaşkınlıktan nerede olduğunu seçememek, durum ...