|
Deyimler Sözlüğü (M - 1)
Deyimler Sözlüğü (M - 1. Sayfa)
-
maaş bağlamak
:
-
aylık bağlamak.
-
maaşa geçmek
:
-
aylığa geçmek.
-
macera aramak
:
-
başına geleceklerden habersiz, sonu bilinmeyen, tehlikeli, heyeca ...
-
maceraya atılmak
:
-
tehlikeli, yorucu, sıkıcı ve ne olacağı bilinmeyen bir işe kalkış ...
-
maç satmak
:
-
karşılaşma sonucunu belirlemek amacıyla meşru olmayan yollardan v ...
-
maça beyi gibi kurulmak
:
-
saygısızca yayılarak oturmak.
-
madalyonun ters tarafı (tersi, arka yüzü)
:
-
olumlu bir iş, bir durum veya bir olayın düşünülmesi, hesaba katı ...
-
madara etmek
:
-
kötü duruma düşürmek, yalanını, yanlışını çıkarmak.
-
madara olmak
:
-
kötü duruma düşmek, yalanı, yanlışı ortaya çıkmak.
-
mağdur etmek
:
-
zarara uğratmak.
-
mağdur olmak
:
-
zarara uğramak.
-
mahal kalmamak
:
-
gerek kalmamak, gereği olmamak.
-
mahal yok
:
-
yeri, gereği yok:
-
mahalle kahvesi gibi
:
-
havasız, gürültülü ve kalabalık (yer).
-
mahalleyi ayağa kaldırmak
:
-
bağırıp çağırarak konu komşuyu tedirgin etmek.
-
maharet kazanmak
:
-
beceri edinmek, ustalaşmak.
-
mahcup çıkarmamak
:
-
utandırmamak:
-
mahcup kalmak
:
-
utanmış olmak:
-
mahkeme açmak
:
-
mahkemede dava açmak.
-
mahkemeye düşmek
:
-
mahkemelik olmak:
-
mahkemeye vermek
:
-
dava açmak.
-
mahsur kalmak
:
-
1) bir yerden çıkamamak; 2) kuşatılmak, sarılmak, çevrilmek
-
mahşer gibi
:
-
çok kalabalık.
-
mahzur doğurmak
:
-
ortaya engel çıkarmak, sakınca yaratmak:
-
mahzur görmek
:
-
sakıncalı bulmak.
-
makara çekmek
:
-
ötücü kuşlar sürekli ötmek.
-
-
makara gibi
:
-
aralıksız (konuşma).
-
makaraları koyuvermek (zapt edememek, salıvermek)
:
-
(Teklifsiz Konuşma) kendini tutamayarak kahkahayla gülmeye başlam ...
-
makas almak
:
-
(Argo) yanağı orta parmak ile işaret parmağı arasına alıp sıkıştı ...
-
makas değiştirmek
:
-
1) tren yönünü değiştirmek; 2) (Mecaz) tuttuğu yol ve yöntemden v ...
-
makas vurmak
:
-
makasla kesmek.
-
makbule geçmek
:
-
çok beğenilmek, hoşa gitmek, işe yaramak:
-
makine çekmek
:
-
dikiş makinesinde dikmek.
-
makine gibi
:
-
çok çabuk, art arda, aynı biçimde yapılan veya olan.
-
makine gibi adam
:
-
düzgün, çok ve çabuk iş çıkaran adam.
-
makineli tüfek gibi
:
-
çok hızlı, birbiri ardınca:
-
makineyi bozmak
:
-
(Şaka) motoru bozmak.
-
maksat gütmek
:
-
bir işi yaparken gizli amaç beslemek:
-
maksat hasıl olmak
:
-
amaca ulaşılmak, amaç gerçekleşmek:
-
maktul düşmek (olmak)
:
-
vurulup ölmek, öldürülmek, katledilmek.
-
mal bulmuş Mağribî gibi
:
-
büyük bir zenginliğe kavuşmuşçasına büyük sevinç ve coşku ile' an ...
-
mal etmek
:
-
1) bir değer karşılığında sahip olmak: 2) kendi malı, eseri, bulu ...
-
mal kaldırmak
:
-
ürün elde etmek:
-
mal kapatmak
:
-
para karşılığında herhangi bir üretim alanındaki verimin sırf ken ...
-
mal meydanda
:
-
bir işin gizli bir yönünün olmadığını belirten bir söz.
-
mal olmak
:
-
1) bir şeye bir değer karşılığında sahip olmak: 2) bir iş, bir da ...
-
mal yapmak
:
-
servet sahibi olmak.
-
malı götürmek
:
-
herkesin göz diktiği bir çıkarı elde etmek.
-
malum değil
:
-
bilinmeyen konular için kullanılan bir söz.
-
malum ya!
:
-
bilinen şey' anlamında kullanılan bir söz:
-
malumu ilam etmek
:
-
bilinen ve açık olan bir şeyi söylemeye, açıklamaya kalkmak.
-
-
mana çıkarmak
:
-
1) yersiz bir yargıya varmak, yanlış değerlendirmek; 2) bir söze, ...
-
mana vermek
:
-
kendince bir yargıya varmak, yorumlamak.
-
manasına gelmek
:
-
anlamına gelmek.
-
manaya gelmek
:
-
anlam bildirmek.
-
manda gibi
:
-
çok iri ve hantal.
-
manda gibi yayılmak
:
-
dikkatsizce ve bütün ağırlığıyla oturmak.
-
manda gibi yemek
:
-
çok ve acele ile yemek.
-
mandepsiye basmak (düşmek)
:
-
aldatılmak, tuzağa düşürülmek:
-
maneviyatı bozulmak
:
-
moral gücü sarsılmak.
-
maneviyatını kırmak
:
-
moral gücünü sarsmak.
-
manevra yapmak
:
-
1) bir araca istenilen hareketi yaptırmak: 2) (Askeri) askerî bir ...
-
mangal gibi yüreği olmak
:
-
cesareti çok olmak:
-
mangalda kül bırakmamak
:
-
yapamayacağı işleri yapabilirmiş gibi söylemek.
-
mâni düzmek (yakmak)
:
-
1) mâni okumak; 2) müzik eşliğinde mâni söylemek
-
manken gibi
:
-
vücut ölçüleri düzgün ve ince olan.
-
mantar atmak
:
-
(Argo) yalan söylemek, martaval atmak.
-
mantar gibi (yerden) bitmek
:
-
birdenbire veya kendiliğinden ortaya çıkmak.
-
mantar gibi üremek
:
-
hızla çoğalıp yayılmak:
-
mantara basmak
:
-
(Argo) birinin hazırladığı oyuna düşmek, oyuna gelmek.
-
manzara koymak
:
-
televizyon yayını sırasında beklenmeyen kesinti aralarını doldurm ...
-
mapusa düşmek
:
-
hapse girmek.
-
mapushaneye düşmek
:
-
hapse girmek.
-
maraza aramak
:
-
çekişmek, olay çıkarmak için bahane aramak:
-
maraza çıkarmak
:
-
kavgaya yol açmak, kavga çıkarmak, anlaşmazlığa yol açacak işler ...
-
marifet göstermek
:
-
ustalığını ortaya koyabilmek:
-
-
Marmara çırası gibi yakmak (yanmak)
:
-
perişan etmek, mahvetmek veya perişan olmak, mahvolmak.
-
mars etmek
:
-
1) tavla oyununda karşısındakine hiçbir pul toplamaya fırsat verm ...
-
mars olmak
:
-
1) tavla oyununda pul toplamaya fırsat bulamadan oyunu kaybetmek; ...
-
marsık gibi
:
-
koyu esmer, kömür gibi, simsiyah.
-
mart havası gibi
:
-
kararsız, huysuz (kimse).
-
mart içeri, pire dışarı
:
-
tedirgin edici biri geldiğinde gitmeye kalkan kimseler için kulla ...
-
mart kedisi gibi
:
-
çapkın ve azgın olan.
-
martaval atmak (okumak)
:
-
inanılmayacak sözler söylemek, yalan söylemek.
-
maruz bırakmak
:
-
bir olayın veya bir durumun etkisinde bırakmak:
-
maruz bulunmak (olmak)
:
-
bir olayın veya bir durumun etkisinde bulunmak.
-
maruz kalmak
:
-
bir olay veya bir durumla karşı karşıya olmak:
-
masal âleminde yaşamak
:
-
1) gerçek olmayan, gerçekleşmesi güç olan şeyler düşünerek yaşama ...
-
masal gibi
:
-
olmayacak biçimde.
-
masal okumak (anlatmak)
:
-
inandırıcı olmayan, oyalayıcı sözlerle kandırmaya çalışmak.
-
masaya oturmak
:
-
bir anlaşmazlığı çözümlemek üzere bir araya gelmek, toplanmak.
-
maskara etmek
:
-
1) bir kimseyi veya şeyi gülünç ve şerefsiz duruma düşürmek: 2) b ...
-
maskara olmak
:
-
gülünç bir duruma düşmek.
-
maskesi düşmek
:
-
gerçek niyeti ve niteliği ortaya çıkmak.
-
maskesini atmak
:
-
amaçlarını gizlemesini bilen kimse, bu tutumunu bırakarak gerçek ...
-
maskesini düşürmek (kaldırmak)
:
-
gizli amaçlarını, gerçek kişiliğini ortaya çıkarmak.
-
masraf etmek
:
-
para harcamak.
-
masraf görmek
:
-
alışveriş veya ödeme işlerini yapmak.
-
masraf kapısı açmak
:
-
para harcamayı gerektiren bir işe girişmek.
-
masrafa girmek
:
-
bir iş veya yapım için çok para harcamak:
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|