|
Deyimler Sözlüğü (L - 1)
Deyimler Sözlüğü (L - 1. Sayfa)
-
Laçka Etmek
:
-
1)(Denizcilik) bir halatı koyuverip boşaltmak; 2) (Mecaz) gevşetm ...
-
laçka olmak
:
-
1) vida, mil vb. makine parçaları aşınarak veya yuvaları genişley ...
-
lades tutuşmak
:
-
tavuğun lades kemiğini birer ucundan karşılıklı tutup kırarak lad ...
-
ladesli olmak
:
-
lades oyununa tutuşmak:
-
laf açmak
:
-
söz etmek, söz açmak, konuya girmek:
-
laf altında kalmamak
:
-
söz altında kalmamak.
-
laf anlamaz
:
-
1) söz dinlemeyip kendi bildiğinde inat eden; 2) kaba, aptal (kim ...
-
laf anlatmak
:
-
sözünü dinletmek, karşıdakini ikna edinceye kadar konuşmak:
-
laf aramızda
:
-
başkaları bilmesin, duymasın' anlamında kullanılan bir söz.
-
laf atmak
:
-
1) söyleşmek, konuşmak: 2) uzaktan, dolayısıyla dokunacak söz söy ...
-
laf çakmak (çarptırmak, dokundurmak)
:
-
üstü kapalı bir biçimde karşısındakine bir şeyler ima etmek:
-
laf çıkarmak
:
-
1) yeni bir şey söylemek, ortaya atmak: 2) dedikodu yapmak
-
laf çıkmak
:
-
dedikodu başlamak.
-
laf dinlemek
:
-
söz dinlemek.
-
laf düşmemek
:
-
söz düşmemek.
-
laf etmek
:
-
söz etmek:
-
laf işitmek
:
-
azarlanmak, birisi kendisine darılmak:
-
laf kaynayıp gitmek
:
-
söz boşa söylenmek, anlaşılmaz olmak, hiçbir etki yapmamak:
-
laf ola beri gele!
:
-
konuşulan konu ile ilgili olmayan bir söz söylendiğinde veya bir ...
-
laf olmak
:
-
dedikodu çıkmak.
-
laf olsun âdet yerini bulsun
:
-
konuşacak herhangi bir konu bulunmayıp rastgele söz sarf edildiği ...
-
laf oturtmak
:
-
karşı tarafa gerektiği yerde, beklenilmeyen bir durumda, esaslı v ...
-
laf söyledi bal kabağı!
:
-
(Alay) gereksiz yere ve aptalca söz söyleyen kimse için kullanıl ...
-
laf taşımak
:
-
dedikodu ederek laf götürüp getirmek.
-
laf yakıştırmak
:
-
konuşma sırasında yerinde söz söylemek, gerekeni ifade etmek.
-
laf yapmak
:
-
dedikodu yapmak.
-
-
laf yetiştirmek
:
-
birinin söylediklerine olur olmaz karşılık vermek, çene yarıştırm ...
-
laf yok!
:
-
mükemmel, çok güzel, kusursuz, eleştirilecek bir tarafı yok' anla ...
-
lafa boğmak
:
-
bir konu üzerinde konuşulurken ilgisiz, gereksiz ve anlamsız bir ...
-
lafa dalmak
:
-
uzun süren bir sohbette bulunmak, çok konuşmak:
-
lafa karışmak
:
-
biri veya birileri konuşurken bir başkası konuşmak, konuşmaya kat ...
-
lafa tutmak
:
-
yersiz, zamansız ve sürekli konuşarak meşgul etmek, oyalamak.
-
lafı ağzına tıkamak
:
-
birinin rahatça konuşmasını engelleyip susturmak, söylemesine imk ...
-
lafı ağzında bırakmak
:
-
birinin konuşmasını kesmek, sözlerini bitirmesine fırsat vermemek ...
-
lafı ağzında gevelemek
:
-
söylemek isteğini söyleyememek.
-
lafı ağzında kalmak
:
-
sözü ağzında kalmak.
-
lafı bağlamak
:
-
bir konu üzerinde son sözü söylemek.
-
lafı değiştirmek
:
-
başka konuyu dile getirmek, başka bir şeyden söz etmek:
-
lafı dolandırmak
:
-
sözü uzatmak:
-
lafı döndürüp dolaştırmak
:
-
sözü uzatmak:
-
lafı geçmek
:
-
1) sözü etkili olmak, sözü dinlenmek; 2) bahsedilmek:
-
lafı kıçından anlamak
:
-
konuşulan konuyu yanlış, ters anlamak.
-
lafı kıçından dinlemek
:
-
konuşulan konuyu ilgisiz, üstünkörü veya önem vermeden dinlemek.
-
lafı kısa kesmek
:
-
söyleyeceğini kısa veya özet olarak belirtmek, az ve öz konuşmak.
-
lafı mı olur?
:
-
1) 'şimdi onun sırası değil, daha önemli konular var' anlamında k ...
-
lafı sulandırmak
:
-
bir konu üzerinde ciddiyetle durup konuşurken araya ilgisiz, anla ...
-
lafı uzatmak
:
-
konuşmayı gereksiz bir biçimde başka sözlerle sürdürmek:
-
lafını (lafınızı) balla kestim
:
-
bir kimsenin sözünü kesmek gerektiğinde 'izin verin' anlamında ku ...
-
lafını bilmek
:
-
akıllı uslu konuşup başkasını rahatsız etmemek, yerinde, güzel ve ...
-
lafını etmek
:
-
birinden veya bir konudan söz etmek, onunla ilgili olarak konuşma ...
-
lafını kesmek
:
-
birinin sözünü bitirmesine fırsat vermeden araya girmek:
-
-
lafını şaşırmak
:
-
ne diyeceğini bilememek, şaşırarak başka şeyler söylemek.
-
lafını yabana atmamak
:
-
söylenen söze değer vermek:
-
lafını yedirmek
:
-
iddialı olarak söylediği sözü geri alma zorunda bırakmak.
-
lafını yemek
:
-
verdiği sözden, söylediği sözden vazgeçmek:
-
lafta kalmak
:
-
bir iş düşünce aşamasında kalıp gerçekleşmemek.
-
laftan anlamak
:
-
söyleneni dinleyip uymak veya uygulamak:
-
laga luga etmek (veya yapmak)
:
-
boş konuşmak.
-
lağımla atmak
:
-
bir kayayı delip içine patlayıcı maddeler koyduktan sonra bu madd ...
-
lahavle çekmek (okumak)
:
-
lahavle' sözünü söylemek:
-
lakap takmak
:
-
bir kimseye onun bir özelliğini belirtecek bir ad vermek:
-
lakayıt kalmak
:
-
ilgisiz davranmak, aldırmamak:
-
lakırtı ağzından dökülmek
:
-
isteksiz konuşmak.
-
lakırtı çıkarmak
:
-
laf çıkarmak:
-
lakırtı etmek
:
-
1) konuşmak: 2) dedikodu konusu etmek
-
lakırtı taşımak
:
-
laf taşımak.
-
lakırtı yetiştirmek
:
-
bir söze karşılık vermekte gecikmemek:
-
lakırtısı ağzında kalmak
:
-
konuşan kimsenin, bir başkasının söze başlaması veya ani bir olay ...
-
lakırtısı mı olur?
:
-
konuşulan bir şeyin önemsizliğini veya yersizliğini anlatmak için ...
-
lakırtısını etmek
:
-
hakkında konuşmak:
-
lakırtıya boğmak
:
-
gereksiz ve boş sözlerle konuşmayı uzatmak.
-
lakırtıya tutmak
:
-
konuşarak oyalamak:
-
lakırtıyı ağzına tıkamak
:
-
birinin sözünü bitirmesine imkân vermeden onu ters bir karşılıkla ...
-
lakırtıyı ezip büzmek
:
-
konuşmasını beceremeyip aynı şeyleri tekrarlamak.
-
lakırtıyı kesmek
:
-
susmak:
-
laklak etmek
:
-
karşılıklı, gelişigüzel, havadan sudan konuşmak.
-
-
lal etmek
:
-
konuşamaz duruma sokmak, susturmak:
-
lala paşa eğlendirmek
:
-
işini gücünü bırakıp karşısındakinin hoş vakit geçirmesini sağlam ...
-
lâm elif çevirmek (çizmek)
:
-
kısa bir süre dolaşıp gelmek:
-
lamba açmak
:
-
kapı, pencere kenarlarında genellikle dik açılı girinti açmak.
-
lambayı açmak
:
-
1) ışığı yakmak; 2) lambanın fitilini yükseltip ışığını çoğaltmak
-
lâmı cimi yok
:
-
değişmez, kesin, başka yolu yok' anlamında kullanılan bir söz:
-
lanet etmek
:
-
ilenmek, kötülüğünü istemek:
-
lanet okumak
:
-
bir kimsenin Tanrı'nın merhametinden yoksun kalmasını dilemek:
-
lapa gibi
:
-
yumuşak, gevşek bir biçimde:
-
lapa vurmak
:
-
ağrıyı kesmek, iyileştirmek amacıyla lapa koymak.
-
larp diye
:
-
ansızın:
-
lastik gibi
:
-
1) çevik: 2) az pişmiş, sert (et)
-
latife götürmek
:
-
şaka kaldırmak:
-
Lava Etmek
:
-
1) bir filikayı ilerletmek; 2) (Mecaz) birini çekiştirmek
-
layığını bulmak
:
-
1) dengini, yaraşır eşini bulmak; 2) hak ettiği cezayı bulmak:
-
layık görmek
:
-
yakıştırmak, uygun görmek:
-
lazım gelmek (olmak)
:
-
gerekmek:
-
leb demeden leblebiyi anlamak
:
-
daha söze başlanırken ne denmek istenildiğini çabucak anlamak.
-
leblebiden nem kapmak
:
-
en küçük bir olay veya davranıştan olumsuz etkilenmek:
-
lehinde söylemek (bulunmak)
:
-
1) iyiliğini söylemek; 2) hakkında iyi söz söylemek, desteklemek
-
leke getirmek
:
-
yüz kızartacak, onur kıracak durumla karşılaşmaya yol açmak.
-
leke sürmek
:
-
birine onurunu sarsacak biçimde iftirada bulunmak, suç yüklemek, ...
-
leş gibi
:
-
1) çok pis (yer); 2) rahatsız edici, ağır (koku); 3) tembel veya ...
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
|