eng
Dil Bilgisi Terimleri Sözlükleri
Bilim Terimleri Sözlükleri
Teknik Terimler Sözlükleri
Sanat Terimleri Sözlükleri
Spor Terimleri Sözlükleri
Hukuk Terimleri Sözlükleri
Ekonomi Terimleri Sözlükleri
Eğitim Terimleri Sözlükleri
Çevre Terimleri Sözlükleri
Sağlık Terimleri Sözlükleri
Sosyal Terimler Sözlükleri
Tarihi Şahsiyetler
Sarı Sayfalar
Deyimler Sözlüğü (C - 1)
#
A
B
C
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
Ö
P
R
S
Ş
T
U
Ü
V
Y
Z
Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama
Deyimler Sözlüğü (C - 1. Sayfa)
caddeyi tutmak
:
1) herhangi bir sebeple bir yoldan geçişi engellemek, kapamak; 2)
...
cadı gibi
:
1) saçı başı dağınık, tırnakları uzun ve pis (kadın); 2) çok bece
...
cadı kazanı gibi kaynamak
:
dedikodu, kargaşa çok olmak.
cafcafından geçilmemek
:
her zaman ve her yerde gösteriş yapmak:
cahil kalmak
:
bilgi edinememek, bilgisi olmamak:
caka satmak
:
gösteriş yapmak, çalım satmak:
caka yapmak
:
gösterişli davranmak, fiyakalı durumda olmak:
cakasından geçilmemek
:
her zaman ve her yerde gösteriş yapmak:
cakasını bozmak
:
çalımına engel olmak, böbürlenmesini boşa çıkarmak.
cam gibi
:
1) arkası görünen, saydam, şeffaf; 2) donuk, cansız (göz)
cama çıkmak
:
pencereden görünmek.
camadan vurmak
:
fazla rüzgâra karşı yelkeni kasmak.
camadanı fora etmek
:
bağları koyuverip kısılmış yelkeni açmak.
camı çerçeveyi indirmek
:
etrafı kırıp dökmek, her şeyi parçalayıp dağıtmak:
cami olmak
:
toplamak, bir araya getirmek, bir arada bulundurmak:
cami yıkılmış ama mihrabı yerinde
:
yaşlandığı hâlde güzelliği bozulmamış (kadın)' anlamında kullanıl
...
can alacak nokta (yer)
:
bir şeyin en önemli yeri:
can alıp can vermek
:
ölüm sıkıntısı ve acısı içinde bunalmak.
can atmak
:
şiddetle arzu etmek, çok istemek:
can baş üstüne
:
istenilen şeyin büyük bir memnunlukla yapılacağını anlatan bir sö
...
can başına sıçramak
:
çok korkmak.
can beslemek
:
1) kaygısızca yiyip içip rahatına bakmak; 2) başkasının yiyeceğin
...
can borcunu ödemek
:
ölmek:
can bulmak
:
dirilmek, canlanmak:
can cana, baş başa
:
1) bir tehlike anında herkesin kendi canının, kendi başının kaygı
...
can çekişmek
:
1) ölmek üzere bulunmak: 2) sona ermek, tükenmek, bitmek
can damarından yakalamak
:
1) konuya en önemli yerinden yaklaşmak; 2) birinin en zayıf nokta
...
can derdinde olmak
:
zor bir durumdan kurtulmaya çalışmak:
can kalmamak
:
bitkin bir duruma gelmek, gücü tükenmek.
can kaygısına düşmek
:
her şeyden vazgeçip sadece kendi hayatını koruma veya kurtarma ça
...
can olmak
:
sevimli, hoş görünmek:
can sıkmak
:
1) bıkkınlık vermek: 2) huzur bozmak
can simidi olmak
:
birinin kötü durumda kalmasını engellemek.
can vermek
:
1) ölmek: 2) ruha güç vermek
can yakmak
:
1) zulmetmek, eziyet etmek: 2) bir kimseyi büyük zarar ve ziyana
...
cana (canına) can katmak
:
yaşama gücünü artırmak:
cana kıymak
:
öldürmek.
cana minnet saymak (bilmek)
:
bir lütuf olarak kabul etmek:
canavar gibi
:
1) iri yarı, saldırgan; 2) çok fazla:
canavar kesilmek
:
hırçınlaşmak, canavar gibi olmak:
canciğer kuzu sarması
:
içli dışlı, candan, pek içten:
canciğer olmak
:
birbiriyle çok yakın arkadaş olmak:
candan geçmek
:
ölmek:
canevinden vurmak
:
en etkileyici yönünden saldırmak:
canfes gibi
:
ince, taze ve sinirsiz (asma ve dut yaprağı).
canı acımak
:
1) çarpma, vurma vb. sonucu acı duymak: 2) üzülmek, rahatsız olma
...
canı ağzına (boğazına) gelmek
:
1) büyük bir tehlike karşısında ölecekmiş gibi bir korkuya kapılm
...
canı bayılmak
:
iç geçmek, takatsizlik göstermek.
canı burnuna (burnundan) gelmek
:
bir şey yaparken çok zorluk çekmek.
canı burnundan çıkmak
:
çok kızgın olmak, öfkelenmek:
canı cana ölçmek
:
başkasına yapılacak şeyi kendine yapılacak gibi düşünmek:
canı canına (içine) sığmamak
:
sabırsızlık göstermek, tahammül etmemek.
canı cehenneme
:
sevilmeyen bir kimse için duyulan öfke ve nefreti bildiren bir sö
...
canı çekilmek
:
1) vücudun herhangi bir organının canlılığı azalır gibi olmak; 2)
...
canı çekmek
:
bir şeyi istemek, istek duymak, arzulamak:
canı çıkmak
:
1) çok yorulmak veya çok zorluk çekmek: 2) ölmek
canı gelip gitmek
:
1) ayılıp bayılmak; 2) ümit ve ümitsizlik arasında kalıp heyecanl
...
canı gelmek
:
yeniden canlanmak, canı yerine gelmek.
canı gibi sevmek
:
çok güçlü bir sevgiyle bağlanmak:
canı gitmek
:
özen gösterilen, çok sevilen bir şeye zarar gelecek diye kaygılan
...
canı ile oynamak
:
tehlikeli işlerle uğraşmak.
canı ile uğraşmak
:
1) ağır hasta olmak, ölüm döşeğinde can çekişmek: 2) büyük sıkınt
...
canı istemek
:
heves duymak:
canı isterse
:
kabul etmezse etmesin' anlamında kullanılan bir söz.
canı sıkılmak
:
1) içi sıkılmak, yapacak bir işi olmamaktan tedirginlik duymak: 2
...
canı yanmak
:
1) çok acı duymak; 2) acı bir deneme geçirmek; 3) bir işte zarar
...
canı yerine gelmek
:
1) yorgunluğu geçmek; 2) sağlığını, gücünü kazanmak
canım dese canın çıksın diyor sanmak
:
birinin en gönül okşayıcı sözleri bile kendisine dokunmak, batmak
...
canımın içi
:
çok sevilen bir kimse için kullanılan bir söz:
canına acımamak
:
kendini düşünmeden, kendine bakmadan yaşamak.
canına değmek
:
1) çok hoşlanmak: 2) ruhu şad olmak
canına ezan okumak
:
bir kimsenin hakkından gelmek, öldürmek.
canına geçmek (işlemek veya kâr etmek)
:
çok etkilemek:
canına kastetmek
:
1) intihara kalkışmak; 2) birini öldürmeye hazırlanmak
canına kıymak
:
1) acımadan öldürmek; 2) kendini öldürmek:
canına minnet (olmak)
:
beklenilmeyen iyi bir durumla karşılaşıldığında duyulan memnunluğ
...
canına okumak
:
(Teklifsiz Konuşma) berbat ve perişan etmek:
canına susamak
:
ölmek istemek:
canına tak demek (etmek)
:
dayanamaz duruma gelmek, sabrı kalmamak:
canına tükürdüğümün (üfürdüğümün)
:
(Argo) kızgınlık ve öfke belirten bir söz.
canına yandığım (yandığımın)
:
(Argo) sevgi, hayranlık, öfke vb. duygular anlatan bir söz:
canına yetmek
:
katlanamayacak duruma gelmek, bezmek, bıkmak:
canından bezmek (bıkmak veya usanmak)
:
ölümü göze alacak kadar sıkıntı içinde olmak:
canından geçmek
:
ölmek için hazır olmak:
canını (bir yere) dar atmak
:
bir tehlikeden güçlükle kurtularak bir yere sığınmak.
canını almak
:
1) öldürmek: 2) canını verdirecek kadar memnun etmek; 3) sıkıntıy
...
canını bağışlamak
:
öldürülmesi gerekirken vazgeçmek.
canını burnundan getirmek
:
çok yormak, fazla çalıştırmak:
canını cehenneme göndermek (yollamak)
:
(Argo) öldürmek:
canını çıkarmak
:
hırpalamak, çok yormak, yıpratmak.
canını dişine almak (takmak)
:
1) her tehlikeyi göze alarak işe girişmek: 2) bütün gücünü harcay
...
canını sıkmak
:
sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu b
...
canını sokakta bulmak
:
sağlığı korumak gerektiğini anlatan bir söz:
canını vermek
:
1) kendini feda etmek: 2) hiçbir şey esirgememek; 3) bir şeye çok
...
canını yakmak
:
1) acı verecek bir biçimde cezalandırmak: 2) bir kimseyi, çok sık
...
canının derdine düşmek
:
ölüm korkusuna kapılmak.
canının içine sokacağı gelmek
:
çok hoşlanmak, çok sevmek.
cankulağı ile dinlemek
:
çok dikkatli dinlemek:
cansız düşmek
:
hastalık veya yorgunluk yüzünden bitkin bir duruma gelmek.