Deyimler Sözlüğü (T - 5)

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler Sözlüğü (T - 5. Sayfa)

tok tutmak :
açlığı uzun süre giderme veya doyurma özelliği olmak.
toka etmek :
1) el sıkışmak: 2) (Denizcilik) karşılıklı iki parçayı getirip bi ...
tokat (tokadı) yemek :
1) kendine tokat vurulmak: 2) (Mecaz) yenilgiye uğramak
tokat aşk etmek (eylemek) :
hızla vurmak:
tokat atmak (patlatmak) :
1) el içi ile vurmak; 2) (Argo) dolandırmak
tokmak gibi :
tıkız etli.
tombala çekmek :
tombala oynamak:
tomruğa atmak :
tutukevine koymak.
tomruğa vermek :
işkence aracına suçlunun ayaklarını geçirmek.
tongaya basmak (düşmek) :
kendisini kötü bir duruma düşürmek için hazırlanan bir düzene uğr ...
top atmak :
1) (Argo) batkınlığa uğramak, iflas etmek; 2) sınıfta kalmak
top etmek :
bir şeyi yığın durumuna getirmek.
top gibi gürlemek :
gürültülü bir biçimde bağırmak veya konuşmak.
top gibi patlamak :
birden gelen şaşırtıcı ve ürkütücü haber duyulmak.
top sürmek :
(Spor) kısa vuruşlarla, topu kaçırmadan karşı takımın kalesine ve ...
top yapmak :
(Spor) topu rakibe kaptırmadan takım oyuncuları arasında dolaştır ...
top yuvarlaktır :
(Spor) 'karşılaşma bitmeden sonuç belli olmaz, değişebilir' anlam ...
topa çıkmak :
(Spor) rakibin topu rahatça kullanmasına engel olmak için topa ha ...
topa tutmak :
1) üzerine topla ateş etmek: 2) (Mecaz) kötü eleştiri amaçlı sald ...
topaç gibi :
vücutça toplu ve sağlıklı (çocuk).
topal eşekle kervana katılmak (karışmak) :
(Teklifsiz Konuşma) yetkisi ve yeteneği olmadığı hâlde önemli bir ...
toprağa bakmak :
ölümü yakın görünmek.
toprağa düşmek :
ölüp gömülmek:
toprağa vermek :
ölüyü gömmek.
toprağı bol olsun :
Müslüman olmayanlar için 'ruhu sükûn içinde olsun' anlamında söyl ...
toprağı çekmiş :
sürekli olarak yaşadığı yerden kısa bir süre kalmak üzere gittiği ...
toprağına ağır gelmesin :
bir ölünün aleyhinde konuşulduğunda kullanılan bir söz.
toprak çekmek :
1) bir yerdeki toprağı başka bir yere taşımak; 2) (Mecaz) ölmek
toprak doyursun gözünü :
gözünü toprak doyursun.
toprak olmak :
1) ölümünün üzerinden çok zaman geçtiği için artık çürümüş olmak, ...
toprak paklar :
bir kimsenin yaptığı kötülükler ancak ölmesiyle son bulur' anlamı ...
topu atmak :
1) (Argo) iflas etmek: 2) sınıfta kalmak
topu dikmek :
1) topu ayakla hızlı bir biçimde havaya doğru atmak; 2) (Mecaz) ö ...
topu taca atmak (bırakmak) :
1)(Spor) karşılaşmada topu yan çizgi dışına çıkarmak: 2) (Mecaz) ...
topuk çalmak :
yürürken ayakların iç kemikleri birbirine çarpmak.
topuk kapmak :
dalmak.
topuk vurmak :
(Askeri) selamlamadan önce ayak topuklarını yan yana getirmek.
topuz gibi :
kısa ve tıknaz (kimse).
torbaya koymak :
(Teklifsiz Konuşma) sağlamak, elde etmek.
tornistan etmek :
1)(Denizcilik) gemi geri dönmek; 2) (Halk Dili) bir giyeceği ters ...
tortop olmak :
top biçimine girmek:
torun tosun (torba) sahibi olmak :
1) torunu olmak; 2) yaşlı olmak
tos vurmak :
alın veya boynuzla vurmak, süsmek:
tosun gibi :
tıknazca ve gürbüz.
toz almak :
bir yerin tozunu temizlemek.
toz etmek :
ezip harap etmek, ortadan kaldırmak.
toz kondurmamak :
bir şeyde herhangi bir kusurun varlığını kabul etmemek, bir şeyi ...
toz koparmak :
toz kaldırmak.
toz olmak :
1) toz durumuna gelmek; 2) (Argo) kaybolup gitmek, kaçmak, uzakla ...
tozdan dumandan ferman okunmamak :
ortalık çok karışık olmak.
tozu dumana katmak :
1) ortalığı altüst etmek: 2) toz kaldırarak hızla gitmek veya kaç ...
tozunu almak (atmak, silkelemek, silkmek) :
1) bir şeyi silerek tozdan temizlemek; 2) (Teklifsiz Konuşma) döv ...
töhmet altında kalmak :
suçu işlediği düşünülmek:
tövbeler olsun! (tövbesi!) :
bir kimsenin herhangi bir işten çok pişman olarak tekrarlamama ka ...
tövbesini bozmak :
tövbe ettiği herhangi bir işe, duruma yeniden dönmek.
trafik kilitlenmek :
herhangi bir sebepten dolayı araç yolu tıkanmak, işlemez duruma g ...
transa geçmek (girmek) :
kendinden geçmek, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya vey ...
transit geçmek :
1) bir yerden, dinlenmeden, beklemeden, durmadan geçmek; 2) mal g ...
treni kaçırmak :
bir şeyi elde etme, bir işi gerçekleştirme fırsatını ve imkânını ...
tribünlere oynamak :
iş yapmadığı hâlde kendini iş yapıyor gibi göstermek.
tu kaka etmek :
hafife alıp bir kenara itmek, önem vermemek, kötülemek:
tu kaka olmak :
hafife alınıp bir kenara itilmek, önem verilmemek, kötülenmek:
tuğra çekmek :
Osmanlı Devleti'nde ferman, berat ve resmî belgelere tuğra koymak ...
tulum çıkarmak :
1) hayvanın derisini yarmadan çıkarmak; 2) çoğunluk sistemine day ...
tulum gibi :
her yanı şiş, şişman.
tumba etmek :
1) (Denizcilik) sandalı, omurgası yukarı gelecek biçimde çevirmek ...
tumturak yapmak :
vurgulamak, önemini belirtmek, etkili olmasını sağlamak:
tun tun kaçmak :
gizlice kaybolmak:
tundan tuna atmak :
bir kişiyi uzaklara sürüp dolaştırmak.
tur atlamak :
spor karşılaşmalarında çok puan toplayarak veya kurada kazanarak ...
tur atmak :
1) dolaşmak, dolaşıp gelmek, dönmek: 2) şampiyon olunca veya gali ...
tur bindirmek :
1) (Spor) uzun mesafeli pist yarışlarında hızlı olanlar, yavaş ol ...
tura çıkmak :
gezinti yapmak:
turfa olmak :
değerini yitirmek, çürümek:
turnayı gözünden vurmak :
umulmadık bir kazanç veya çıkar sağlama imkânı ele geçirmek:
turp gibi :
sağlığı yerinde.
turşu gibi olmak :
çok yorgun düşmek.
turşu kurmak (yapmak) :
turşuluk sebze veya meyveleri kavanoz, fıçı vb.ne yerleştirmek:
turşu olmak :
1) yiyecek bozulmak, ekşimek; 2) (Mecaz) güçsüzleşmek, bitkinleşm ...
turşusu çıkmak :
1) çok yorulmak: 2) ezilmek, parçalanmak
turşusunu kurmak :
bir şeyin elden çıkarılması gerektiği hâlde buna bir türlü kıyama ...
turşuya dönmek :
çok yorulmak, bitkinleşmek:
turu geçmek :
elemeli karşılaşmalarda bir üst tura yükselmek.
tuşa getirmek :
1) güreşte hasmı sırtüstü yere sermek; 2) (Mecaz) yenmek, mağlup ...
tut kelin perçeminden :
(Teklifsiz Konuşma) çözümü güçlük gösteren bir durum karşısında s ...
tut ki :
varsay ki.
tutarağı tutmak :
huysuzluğu depreşmek, aşırı istekte bulunmak:
tutkal gibi :
sırnaşık ve yapışkan (kimse).
tutkuya kapılmak :
aşırı istek ve eğilim içinde olmak.
tutsak düşmek :
esir olmak, hükmü altına girmek:
tuttuğu altın olsun :
her işin olumlu gitsin, refah içinde yaşa' anlamında kullanılan b ...
tuttuğu dal elinde kalmak :
dayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz ...
tuttuğunu koparmak :
becerikli olmak, giriştiği her işte başarı sağlamak.
tutunacak bir dal aramak :
güvenilecek, dayanılacak bir insana ihtiyaç duymak:
tutunacak dalı olmak :
güveneceği bir kimse veya şey bulunmak.
tutuya bırakmak (koymak) :
ödünç para almak için değerli bir şeyi rehin olarak vermek, rehin ...
tuvalet (tuvaletini) yapmak :
sidik veya dışkıyı vücuttan dışarı atmak.
tuz buz olmak :
tuzla buz olmak.
tuzağa düşmek :
birileri tarafından hazırlanan kötü bir duruma uğramak, oyuna gel ...
tuzak kurmak :
1) bir şeyi yakalamak için düzenek hazırlamak; 2) (Mecaz) birini ...

Deyimler Sözlüğü İçerisinde Arama